- Fransada "Frank" diye ayrı bir ırk yok.. O yüzden Alzaslı, Korsikalı, Bröten "Ben Fransızım" diyebiliyor. "Türk" ismi ise hem ayrı bir ırkı hem ülkedeki üst kimliği ifade ediyor. Burada karışıklık doğuyor. Bir Kürt hangi ülkeden olduğu sorulduğunda Türk diyemiyor, "Kürtüm" dediği zaman da sorun çıkıyor. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Kıbrısta bile Türkiyeden gelip yerleşenlerin adı Türk değil, Türkiyeli. Avrupalılar da ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza Türk demiyor, Türkiyeli diyor. Onun için Türkiyelilik adı alt kimlikleri kurtarır, hepimizi bir potada birleştirir. Böylece, Türkiyeyi bölmek isteyenlerin de ellerinden en büyük kozlarını almış oluruz.***Öyle mi olur? Yoksa bu tartışma bir ayrışma sürecinin başlangıcı mı olur?İyice düşünüp taşınmak, neyi ne zaman tartışacağımızı iyi hesaplamak zorundayız. Prof. Baskın Oranın başkanlığında hazırlanan "Azınlıklar Raporu"nda yer alan "Türkiyelilik" kavramı özellikle tartışılıyor. Böyle bir kavrama gerek var mı? Neden bir Fransıza Fransalı denmiyor da Türke Türkiyeli denebiliyor? Prof. Baskın Oranın soruya yanıtı: Bir bayrak tasarımı!.. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahinin demeci:- Şikeye bulaşan herkes yanar. Bu tür girişimlere nefes aldırmayacağız. Soralım... Geçen sezonun son 2 haftasındaki maçlar buram buram şike kokuyordu. O kadar ki... Rizespor-Akçaabat maçının devre arasında Rizespor Teknik Direktörü Yılmaz Vural dayanamadı, hem maçı hem görevini terk etti. Kimse oralı olmadı. Hiçbir soruşturma açılmadı. Akıllar başa yeni mi geldi? Yoksa dostlar alışverişte görsün hesabı mı? Şikeci yanacak! Tiyatro oyuncusu Zeynep Tokuşla jinekoloğu Alp Nuğoğlu arasında duygusal ilişki başlayınca, "Etik mi, değil mi?" sorusu gündeme geldi.Profesör Oğuz Lav anlattı... Bir hekim benzer bir olaydan sonra vicdanıyla hesaplaşıyormuş. Vicdanı diyor ki:- Hüdai sen hekimsin, hastanla ilişkiye girmemeliydin?- İyi ama başka hekimler giriyor...Vicdanı ses veriyor:- İyi ama sen veteriner hekimsin Hüdai... Jinekolog ve hastası Başbakan Erdoğan, Airbus töreninden sonra, "Yüzümüz gülüyor" demiş. ABye alma vaadiyle bize 2.8 milyar dolarlık uçak satan Alman ve Fransızların yüzü daha fazla gülüyordur... Haldun Ertem Ekonomi muhabiri arkadaşımız Nedim Şener, aynı zamanda iyi ve cesur bir yazar... Son kitabı "Kod adı Atilla"da, Alaattin Çakıcı merkezli karanlık olayları, kirli ilişkileri, siyasi dalavereleri belgelere dayanarak ayrıntılarıyla anlatıyor... Kitabı okurken, geçmişte okuyup unuttuğunuz gazete manşetlerinin birbirine eklenince heyecanlı bir polisiye kitap oluşturduğunu görüyor, elinizden bırakamıyorsunuz...Kitabın önemli bölümlerinden biri Türkbank ihalesinin hikâyesidir...Türkbank ihalesi, Türk siyasetinde önemli dönüm noktalarından biridir...Alattin Çakıcı, Çiller iktidarının Türkbank ihalesini istediği gibi düzenlemesine engel olmuştur. Daha sonra işbaşına gelen Mesut Yılmaz önceleri dürüst bir ihale yapmak istemiş, ancak sonradan ihalenin Korkmaz Yiğite verilmesi için çaba göstermeye başlamıştır.Korkmaz Yiğitin arkasında Alaattin Çakıcı vardır. Çakıcı, ihaleye girecek diğer işadamlarını çeşitli tehditlerle ihaleden uzak tutmuştur.Mesut Yılmazın hesabı ise Korkmaz Yiğitin hem Türkbankı hem de bir kısım medya organını satın alarak kendisine siyasi destek sağlaması yönündedir.İhalenin son günlerine doğru Çakıcı - Korkmaz Yiğit ilişkisi iyice açığa çıkar...Ne var ki, Mesut Yılmaz ve etkisindeki bürokratlar oralı olmazlar.Bu süreç Mesut Yılmazın gensoru ile düşürülmesine kadar uzanır...Ama 1999da Ecevitin kurduğu hükümette Mesut Yılmaz yine vardır.Yılmaz ve Güneş Tanerin Yüce Divana gitmesi, DSPnin de oylarıyla önlenir.1999 - 2002 süreci de bankaların hortumlandığı bir dönem olarak tarihe geçer.Nedim Şenerin kitabı etraflı bir savcı iddianamesidir aynı zamanda... Kod adı Atilla THYnin 36 adet Airbus uçak siparişi karşılığında Fransa, Türkiyenin AB üyeliğine ikna olmuş! Alacağımız Airbuslar hurdaya çıkmadan ABye girebilsek bari? m.asik@milliyet.com.tr Arif Ayhan