Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Gaziantep'in Nizip ilçesinde telefonlar kesik.. Yüzler asık... Bir küçük (!) zimmet olayı ilçedeki telefon muhabbetinin içine limon sıkmış. Yüzleri ekşitmiş. Ne olmuş, nasıl olmuş diye sorulacak olursa...
       Efendim İlçenin Telekom Müdürü İdris Ünal ile Yardımcısı Ali Güzel anlaşılan "memur hayatı" ndan bıkmışlar... Rahmetli'nin "Benim memurum işini bilir" ilkesine uygun biçimde tezgahı genişletmiş... Devletin kasasına girecek parayı kendi ceplerine irtibatlamışlar.
       Vatandaş abone ücretini vezneye yatırıyor, faturasını veya makbuzunu alıyor, fakat para devletin kasasına değil Müdür ile yardımcısının cebine giriyor.
       Uzunca birsüredir devam eden bu durum son haftalarda çakılmış. Bazı itirazlar için Telekoma başvuran kimi yurttaşların ellerindeki faturanın İdarede kaydının bulunmaması dikkati çekmiş. Durum Genel Müdürlüğe duyurulmuş. Müfettiş tahkikatı sonucu Ünal - Güzel ikilisinin marifeti tabak gibi ortaya çıkmış.
       Olayı soruşturan müfettiş Ahmet Kahraman'la telefonlaştık:
       - Soruşturma birkaç gün içinde tamamlanacak. Sözü geçen iki kişi hakkında suç duyurusunda bulunacağız, dedi...
       Mesele burada bitiyor mu? Tersine burada başlıyor.
       Geçmişte borcunu ödemiş birçok yurttaş ödememiş görünüyor. Telefonları kesiliyor. Bu yurttaşlar Telecom'a başvurduklarında:
       - Faturanızı ibraz edin telefonunuzu açalım, yanıtıyla karşılaşıyor.
       Faturasını bulan yurttaş gösterip telefonunu açtırıyor.
       Fakat faturayı saklamamış ya da kaybetmiş olanlar parayı yeniden ödemek zorundalar. Çünkü kayıtlarda borçlarını "ödememiş" görünüyorlar.
       Nizipliler haklı olarak... Ankara'nın devreye girmesini... İki zimmetçi müdürün suçunu günahsız aboneye ödetmemek için gerekli adımların atılmasını istiyorlar. Haklılar. Durumu Ankara'ya iletiyoruz.

       CHP Ankara milletvekili Ali Dinçer, Batı Avrupa Birliği Bilim ve Uzay Komitesi'nin Türkiye temsilcisi olarak geçenlerde Atina'daydı. Avrupalı 12 parlamenterin katıldığı toplantının molasında garson, Ali Dinçer' e de sordu:
       - Ne içersiniz efendim? Soğuk bir içki ya da Grek kahvesi?
       - Grek kahvesi, lütfen...
       Dinçer'in yanında oturan Hollandalı bayan senatör Goldenblom ;
       -Sayın Dinçer, dedi, bir Türk olarak, bütün dünyanın Türk kahvesi diye bildiği bir kahveye burada Grek kahvesi denmesi sizin canınızı sıkmıyor mu?
       - Yooo dedi, Dinçer, Türk kahvesi denseydi, canım o zaman sıkılırdı!
       - Neden?
       - Neden olacak ki? Çünkü arada dağlar kadar kalite farkı var!

       DSP'li Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ı arayanlar nasıl bulur?
       Özay Şendir, Finansal Forum'daki köşe yazısında kolay bir tarif veriyor:
       - Elinize herhangi bir gazete alıp Ecevit'in fotoğrafını bulun. Bülent Beyin sağında, solunda, arkasında ya da yanında gördüğünüz kişi mutlaka Hüsamettin Özkan'dır...

       Emel Ersan'ın insanı duygulandıran girişimi, Cumhuriyet gazetesinin spor sayfasında tek sütunluk bir haberin içine sıkışmıştı. Kendisini Adana büromuz aracılığıyla aradık. Newyork'ta bulduk. Konuştuk... Biraz daha dugulandık.
       Emel Ersan 29 yaşında bir Türk kızı... Newyork'ta avukatlık yapıyor. Annesi ve babası 30 yıl ABD'de kaldıktan sonra iki yıl önce ana yurtları Adana'ya kesin dönüş yapmışlar. Emel Ersan iş yaşamını terkedemediği için orada kalmış. Ama yüreği Türkiye'de... Kendi ülkesi, kendi insanı için birşeyler yapabilme heyecanıyla dolu. Ne yapsın? Onu kararlaştırmakta da gecikmemiş.
       Gençlik yıllarında yüzme sporuyla haşır neşir olmuş... Yüzme ve ilk yardım öğretmeni diploması da almış. Adana'da her yaz çok sayıda çocuğun yüzme bilmediği için kanallarda, kanaletlerde boğulup öldüğünü duyuyor, biliyor. Önceki yıl Türkiye'ye gelmiş. Yetiştirme yurtlarındaki kimsesiz çocukları ve fakir semtlerdeki gariban ufaklıkları toplamış. Toplam 110 kişilik bir sınıf oluşturmuş. Kendi imkanlarıyla havuz kiralamış. Gerekli malzemeyi kendi imkanlarıyla satın almış. Ve bu 110 çocuğa iki hafta boyunca ders vererek yüzme ve ilk yardım öğretmiş. Bu yıl yine gelmiş... Yine kimsesiz ve fakir çocukları toparlamış... Bu defa iki hafta süreyle 75 çocuğa yüzme öğretmiş. İki yıldır üç haftalık tatilini Adana'da geçiren ve bunun iki haftasını yüzme bilmeyen çocuklara ayıran Emel Hanım telefonda:
       - Yüreğimde nasıl bir huzur oluşuyor bilemezsiniz, dedi, bu çocuklar artık suda boğulmayacak. Daha da önemlisi aldıkları ilk yardım dersi sayesinde boğulan insanları gördüklerinde kurtarabilecekler.
      
Herkes bulunduğu yerde çok değil... bir adım atsa... herkes hemcinsleri ve yurttaşları için sahip olduğu imkanların birazını kullansa... Ne çok hayat kurtulur, ne çok insan mutlu olurdu. Emel Ersan çocuklara yüzme öğretmenin ötesinde büyüklere de insanlık ve yurttaşlık dersi vermiş Adana'da... Yürekten kutluyoruz. Bu soylu davranışın toplumca algılanmasını diliyoruz.




Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr