Nedir olay? Çamlıca'nın Subaşı Camii'nde kadınlı erkekli bir grup iki yıldır özel bir bölümde yan yana ve başı açık namaz kılıyormuş.Hoşgörü, ibadet özgürlüğü falan birden unutuldu. Ortalık ayağa kalktı. Çok çok Diyanet'i ilgilendirecek konunun içine siyaset ve devlet de girdi. Cami imamı karakola çağrıldı, ifadesi alındı. Olay büyük! Neden? Başbakan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu'nun eşi de namaz kılanlar arasındaymış da ondan! Telaşın sebebini Zapsu açıklıyor:- Üniversitelerde türbana karşı olanlar şimdi, "Bakın, siz türbanlı kızların üniversiteye girerken türbanlarını çıkarmasına karşı çıkıyorsunuz. Ama eşleriniz camiye bile başı açık girebiliyor. Demek ki üniversiteye girerken de türban çıkarılabilirmiş" diyebilirler...Aslında laik kesimin gündeminde bu konu yok. Ama din tacirleri fındık tacirine şunu diyebilir:"Yahu türbanı hayatın her alanına sokalım diye göbeğimiz çatlıyor, senin eşin camide bile başını açarak bizi güç duruma düşürüyor..." Telaşın sebebi işte bu.Türbanlı bir hanımın Çankaya'ya çıkmasına halk alıştırılırken Danışman Bey'in eşinin başı açık namaza durması... Bu da ayrı talihsizlik.Bakar mısınız, ileri ülkelere acilen yetişmesi gereken Türkiye 21. yüzyılda hangi endişeler, hangi ilkel tartışmalarla vakit öldürüyor. Gazete ve televizyonlar olayı bir gizli örgüt yakalanmış heyecanı içinde duyurdu... Maliye Bakanı Unakıtan, "Mal varlığı açıklaması siyaseti zedeler" demiş. Haramzade olmayınca neden zedelesin? Ankara'da aşırı hız yapan halk otobüsü Dışişleri mensuplarının aracına çarptı, 8 memur yok yere yaşamını yitirdi. Halk otobüslerinin büyük kentlerde minibüsler gibi tehlike saçtığını dün yazdık. Denetim falan yok. Derken sabah şu haber gözümüze ilişti: "Ankara Trafik ve Maliye ekipleri sabah 06.00 ile 09.00 saatleri arasında büyük bir operasyon yürüttü. 161 otobüse ceza kesti, 54 otobüsü trafikten men etti..."Denetlemenin yapılması için ille de 8 günahsızın ölmesi mi gerekirdi? Ayrıca diğer kentler ne olacak? Aklınız neredeydi? Ne güzel dostumuzdun sen Sevgili Mümtaz Sevinç... Yıllar önce Nevizade Sokağı'nda bir meyhanede Varlık Özmenek tanıştırmıştı bizi. Birbirimizi pek sevmiştik... Öyle ki o gecenin sonunda kazaklarımızı değiştirmiş, bir daha iade fırsatımız da olmamıştı. Her karşılaşmada birbirimize, "Benim kazak duruyor mu?" diye sorar gülüşürdük. Duyarlı bir aydın, sevecen bir dosttun sen. Hiç kimseyi kırdığını duymadım. Son olarak Feriye Lokantası'nda bir davette görüştük. Katilin yanındaydı. Adeta genel kural oldu Sevgili Mümtaz şu günlerde... Ölmemesi gerekenler ölüyor hep... Hep iyiler... Mümtaz Sevinç... İran'la dalaşmaya başlayan Amerika'nın bu ülkeyi alt edecek ne parası var ne askeri. Üstelik Irak'ta rezil olmuş durumdalar. ABD'nin stratejik ortağı İsrail'in de İran'la başa çıkacak gücü yok. O yüzden İran'la kendi adlarına dalaşacak ya da bir savaş durumunda destek olacak enayi arıyorlar. İlk akla gelen ülkelerden biri elbet Türkiye. Amerikalı yetkililerin biri gitmeden diğeri geliyor Ankara'ya... Koltuklarını ABD'ye bağlamış yetkilileri ikna etmek zor değil. Önemli olan halkı ikna etmek. İran'la arada bir problem olmalı (yoksa da yaratmalı) ki halk belaya bulaşmaya ikna olsun. Derken dünkü Cumhuriyet'te Bahadır Dilek imzalı şu satırları okuyoruz:"...Alpogan'ın ABD'ye, Türkiye'nin İran füzelerinin tehdidi altında olduğu ve acilen füze savunma sistemiyle koruma altına alınması yönünde hazırlanan raporu da götürdüğü öğrenildi. Cumhuriyet'in ulaştığı bilgilere göre Alpogan, temasları sırasında, olası bir İran operasyonuna ilişkin olarak ABD'ye verilecek desteğin koşullarını ortaya koydu. Alpogan'ın Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nca hazırlanan 'Füze Raporu'na dayanarak 'İran'ın füze sistemleri Türkiye açısından endişe verici bir durum arz etmektedir. Kaygı duymamamız mümkün değil' mesajı verdi."* * *Şahap füzeleri 30 yıldır İran'ın elindedir. Bugüne dek bu füzelerin tehdidi söz konusu olmadı. Şimdi neden oluyor?Belli ki Ankara İran'a karşı ABD'nin yanında yer tutmaya hazırlanıyor. Şahap füzelerinin tehdidi ancak o durumda söz konusu olabilir. Tehditle birlikte kamuoyunu İran'a karşı bilemenin yolu da açılıyor. ABD'yi Saddam'a karşı destekledik. Irak yakıldı, yıkıldı. O yangın bizi de vurdu, PKK terörü hortladı, Kürt sorunu ağırlaştı. Şimdi İran konusunda ABD'ye destek verip hem bölgenin hem ülkemizin başına yeni belalar açmaya mı niyetlendik? Kendi kendimize bu kadar düşman mıyız?NOT: Türk kamuoyunu Irak'a karşı kışkırtmak için Saddam'ın Scud füzeleri tehdit gibi gösterilmiş, NATO'dan Patriot füzeleri istenmişti. O da yapay bir tehdit senaryosuydu... m.asik@milliyet.com.tr İran'la peşrev...