Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son haftalarda, laikliğe sahip çıkma sürecinde bir isim özellikle dikati çekiyor: DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak... Budak, Türk - İş Başkanı Bayram Meral , TESK Başkanı Derviş Günday ve diğer demokratik kuruluşlarn liderleriyle birlikte, MGK toplantısının çok öncesinde siyasi liderleri dolaşmaya, laik demokrasiyi korumak üzere onları hareketlendirmeye çalışıyordu. CHP ve DSP liderleri bir tek kez DİSK'in kapısından içeri girmemiş de olsa, Budak ve Meral alıngan davranmadılar, bu partilerin kapısını çaldılar, liderleriyle görüştüler. Onları demokratik laik rejime sahip çıkmaya çağırdılar. Bu süreçte Rıdvan Budak'ın sözcükleri çok özenle seçerek özlü konuşmalar yaptığını gözledik. Örneğin, kavram kargaşaları arasında çoğu kişi "şeriat"ın karşıt kavramı olarak "laikliği" dile getirirken Rıdvan Budak bu hataya düşmüyor... Şeriatın karşısına kavram olarak "demokrasi" yi koyuyor. Gerçekten de şeriat düzeni yalnız laikliği ortadan kaldırmayı hedeflemiyor. Laiklik demokrasinin ayaklarından biri sadece. Şeriat, tümüyle "demokrasi" yi ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Rıdvan Budak konuşmalarında bu "doğru" nun üzerine ısrarla basıyor. Diğer sözleri de yerli yerine oturuyor. Kulağımıza yalnız emekçi çevrelerin değil, diğer demokrat çevrelerin, hatta işveren çevrelerinin de Rıdvan Budak'ı övdüğü, takdir ettiği haberleri ulaşıyor. Türkiye'nin her alanda akil, dengeli, bilinçli, mücadeleci liderlere ihtiyacı var. Rıdvan Budak bu alanda pırıl pırıl bir örnek oluşturuyor. Başarılı mücadelesinin devamını diliyoruz...

Ankara Radyosu'nda her Cumartesi "Hafta Sonu" adıyla bir müzik ve eğlence programı yayınlanır. Bu program içinde bir de "Yanlışı Bul" adlı yarışma vardır.
Dinleyenlerden, sunulan skeçteki maddi yanlışı bulmaları ve telefonla bildirmeleri istenir.
Doğru yanıt verenler arasında çekilen kurada üç kişi ikişer milyonluk para armağanını kazanır.
Bir Cumartesi program sürerken bir telefon gelir. Telefondaki ses, prodüktör Handan Yüney'e "Biraz önce sunduğunuz oyundaki yanlış şudur" der ve ekler:
"Şimdi de önümüzdeki hafta yayınlanacak skeçteki yanlışı bildiriyorum!"
Yanıt doğrudur. Handan hanım şaşırır elbet ve sorar kiminle görüştüğünü. Yanıt gelir karşıdan.
"Ben Savaş Büke. Bildim değil mi? Skeçler için verdiğiniz telif ücretleri pek az! İki milyon da bu yolla kazanmak istedim..."
Bu sözlerden sonra tahmin ettiğinizi umuyoruz. Uzunca bir süredir bu oyunları mizah yazarı dostunuz Savaş Büke yazmaktadır. Ve elbette Büke'nin yanıtları değerlendirmeye alınmamıştır. Ama öğrendik ki telif ücretleri artırılmış...

Mersin Üniversitesinden bir profesör dostumuz arıyor:
- Bak, diyor, şu anda üniversitemiz maaş vermek dışında hiçbir harcama yapamıyor... Maliye Bakanlığı beş kuruş para vermiyor. Posta masraflarını kendimiz ödüyoruz. Günlük gazete alamıyoruz. Telefonlarımızın bir kısmı kesildi, bir kısmı kesilecek...İnşaatlarımız durdu. Elektriklerimizin kesilmesini rica minnet önledik... Yolluk ödeyemiyoruz.
- Neden?
- Maliye'ye sebebini sorduğumuzda "bütçe açılmadı" diyorlar...
- O ne demekmiş?
- Bütçe geçen yılın sonunda TBMM'den geçti... Her yıl en geç 1 şubata kadar bütçe açılır, harcamalara izin çıkardı. Ancak bu yıl aradan iki ayı aşkın zaman geçtiği halde bütçe açılmıyor. Son yıllarda örneği görülmemiş bir durum var ortada. Birçok harcamayı biz cebimizden yapıyoruz. Böylece dar bütçelerimizle devlete kredi açmış ya da yardım yapmış oluyoruz...
Diğer üniversitelerde durumu soruşturduk...
Bütün üniversiteler aynı durumda...
Bütçe TBMM'den geçeli iki ay olduğu halde üniversite bütçelerine konulan paraların harcanmasına izin çıkmıyor...
Erbakan'a sorarsanız bütçe bu yıl denk, hatta fazla bile veriyor! Uygulamaya bakarsanız... "Parasızlık" geçen yıllara rahmet okutacak kadar had safhada..
Yalanla devlet yönetiminin mumu iki ayda sönüyor görüldüğü gibi...