Bozcaada'da "Bozcaada Müftülüğü" imzasıyla duvarlara asılan ilanı Gündüz Mutluay dostumuz göndermiş. Okuyalım:
"Mevlana gibi gören, Yunus gibi seven, gönlü sevgiyle dolu bir nesil için, çook çalışmamız gerekiyor çooookkk.....
Bozcaada'nın güzel insanları!
İlçe Müftülüğü olarak, Yaz Kur'an eğitimine katılan öğrencilerimizle birlikte düzenlemiş olduğumuz - Uçurtma şenliği - ne tüm uçurtma severleri davet ediyoruz.
Vizyonumuz:
- Hurafelerden uzak, Akılcı, Hoşgörülü, Gönlünde korkuya değil sevgiye yer veren, Kendisiyle barışık kaliteli bireylerin yetişmesine katkıda bulunmaktır.
Karşılaştığınız problemleri onu yaratan düşünce tarzı ile çözemezsiniz
Einstein
Çeşme'de birkaç gün kaldığımız tatil köyünde duvara küçük bir kağıt asılmıştı:
- Tatilde okuduğunuz kitapları lütfen kitaplığımıza hediye ediniz...
Biz de okuduğumuz kitapları odada bıraktık... Ki kitaplığa eklensin.
Ayrılırken gençten biri kitapları koşarak arkamızdan getirdi:
- Bunları unutmuşsunuz?
- Kitaplığa bıraktık...
- Kitaplıkta Türkçe kitap yok ki abi... Hepsi İngilizce...
- Niye?
- Türk müşteriler kitap okumadağı için kitaplıkta Türkçe kitap bulunmuyor abi... Siz en iyisi alıp bunları götürün...
Laforizma...
Vergi numaralı hayat resmen başladı!..
Bakanlara da birer "Vurgun numarası" vermeli...
Depremzedenin rantını yiyen bir bakanın artık fay hattı çatlamış demektir!..
Cihan Demirci
Foça'da Rasgele Şenliği'nin ilk gecesinde kıyıya bağlanmış bir teknede Muammer Ketencoğlu ve arkadaşları rebetikalar söylüyor... Kıyıda toplanan halk yarı hüzün, yarı coşku ile akşam meltemine karışan müziğe eşlik ediyor... Melen emena Çakici/ Yar fidan Boylu/ Leondari stin kardia... Derken kıyıdan tekneye haber gidiyor:
- Söyleyin şunlara Rumca şarkıları bıraksınlar Türkçe şarkılar söylesinler...
Haberi gönderen kişi mi? Ahmet Ertürk... Foça Kaymakamı...
Konserin adı zaten "İzmir'den Pire'ye Rebetikalar"... Programda Türkçe şarkı yok... Varsın olmasın Kaymakam Bey tekneye bir kez daha haber gönderiyor... Olmadı, bir kez daha.. O arada da zaten konser sona eriyor...
Aydın Engin'in Cumhuriyet'te yazdığı bu olayı okurken birkaç gün önce Çeşme'de bir bar sahibinin "Yunan müziği var mı?" sorusuna verdiği "Buralarda çalınmaz" yanıtını anımsıyoruz...
Ege'nin karşı yakası çok yakın.. Ama sesi ve müziği duyulmuyor...
Herhalde bizim müzik de karşı tarafa ulaşmıyor...
Biraz tarihin yarattığı koşullar... Biraz devlet politikaları... Geçen yıllar içinde iki halk birbirine karşı sağırlaşmış... Fakat... Artık bu politikaları tersine çevirmenin... Birlikte şarkı dinleyip söylemenin vakti değil mi?
MHP’nin "Ya sev, ya terk et" sloganı artık demode!...
Yeni slogan: "Ya siyaset, ya ticaret"...
Birtan Altınbaş' ın 1991 yılında Ankara'da gözaltında kuşkulu ölümü polisce "duvardan düşerek", "kendini yaralayarak", "açlık grevi sonucu" gibi çelişkili açıklamalarla izah edilmişti. Olayın davası birkaç gün önce sonuçlandı ve mahkeme gerçek sebebi açıkladı: "İşkence"...
Aralarında halen Devlet Bakanı Faruk Bal' ın danışmanı olan İbrahim Dedeoğlu' nun da bulunduğu dört polisi mahkeme 4.5'ar yıl hapse mahkum etti.
Edremit'te gözaltında ölen ve intihar ettiği söylenen 16 yaşındaki çocuğun gerçek ölümü de muhtemelen 10 yıl sonra açıklanacaktır... Ve çok muhtemelen gerçek sebebin yukardaki türden olduğu ortaya çıkacaktır...
Ve bu arada benzeri kuşkulu ölümler sık sık görülecektir... Ne zamana kadar mı? Polis kendi içinde işkence yapanları, görev yasalarının dışına çıkarak vatandaşa eziyet edenleri korumak yerine cezalandırmaya başlayıncaya kadar...
Ve o zamana kadar... İşkencecileri korumaya yönelik bu tavır yalnız polisin imajını değil değil ülkenin iç ve dış imajını da kirletmeye devam edecektir...
Ankara Ticaret Odası'nın başlattığı "TL'ye Dönüş" kampanyası iyi gidiyor. Bir ölçüde faydalı olacağına kuşku yok. Bu arada işin mizahı da eksik olmuyor tabii... Diyarbakır'da halkı dinlemeye giden arkadaşlarımızın kulağına bir özel radyodan şu slogan ilişmiş:
- Türkün Türk Lirasından başka dostu yoktur...