Cumhurbaşkanı Erdoğan , Almanya ve ABD’nin Türkiye’yi dinlemeleri konusunda:
- Büyük ülkeler dinler, diyor...
- Peki küçük ülkeler ne yapar?
- Onlar da dinlemeye karşı önlem alır.. Örneğin önemli konular “Silent Room” yani “sağır oda” adı verilen ses geçirmez odalarda yapılır, ses karıştırma cihazları kullanılır ki başkaları duymasın...
Ayrıca dinlenen ülkeler dinleyicilerden “özür dilemelerini ve dinlemeye son vermelerini isterler” ki Almanya bunu yaptı. ABD hem özür diledi hem dinlemeyi kestiğini açıkladı. Bizde ise bu yolda söz veren yok. Bizim böyle taleplerimiz olduğunu da duymadık.
ABD gibi ülkeler operasyonlarda aldıkları bilgileri ne yapıyorlar? Bunları sızdırarak dinledikleri ülkeyi sıkıştırıyorlar... Daha da vahimi... Aldıkları bilgilerden yararlanarak örtülü operasyonlara da gidebiliyorlar...
Örneğin acaba 2011 seçimleri öncesi CHP’de Deniz Baykal, MHP’de ise 10 milletvekiline düzenlenen kaset tuzağı acaba bu tür örtülü operasyon muydu? Amaç her iki partinin gücünü kırmak ve sert yanlarını törpülemek olabilir miydi? Üzerinde düşünelim....
Yandaş marifeti!
Skandallar nasıl başarı öyküsüne dönüştürülür?
Yandaş basın bu konuda giderek ustalaşıyor. Son günlerden iki örnek; Almanya’dan sonra ABD’nin de ülkemizi dinlediği, en gizli kalması gereken sırlarımızı öğrendiği... ABD’nin öğrenmekle kalmayıp elde ettiği bilgileri İngiltere, Yeni Zelanda, Kanada ve Avusturya ile paylaştığı ortaya çıkmış.
Yandaş gazete bunu nasıl mı vermiş?
“Bütün dünyanın gözü kulağı Türkiye’nin üzerinde.”
Bir başka haber... “Paralelci” diye gözaltına alınan polis memuru, polis arabasına bindirilirken gazetecilere;
- Reza soytarısına darbe yaptım, diye sesleniyor. Gözaltına alınma nedenini kendince bu şekilde açıklıyor. Yandaş gazetede sözler kısaltılıyor (!), şu başlıkla veriliyor.
“Darbeciyim”
SOMA’da sefalet
Soma’da dün bir madenci daha kurban verildi... Metin Keskin iş kazası, pardon iş cinayetinde hayatını kaybetti.
Soma’da son durumu CHP milletvekili Özgür Özel aktarıyor:
“Soma faciasının üzerinden 4 ay geçti. Torba yasa hâlâ Meclis’te bekliyor. Kaldı ki, torba yasa geçse bile sorunları çözmüyor. İş sağlığı, iş güvenliği ve iş kazalarını önlemeye dönük alınan tedbirler sıfır! İşçi sağlığı, iş güvenliği iş kazalarının önlenmesi ile ilgili hiçbir şey yapılmadı bugüne kadar. Aynı risklerle devam ediliyor. 13 Mayıs sabahı 301 emekçinin öldüğü maden ne kadar güvenli ise şu anda diğer madenler de o kadar güvenli. Her gün 50 bin madencimizi ölüme yoluyoruz. 13 Mayıs’tan bu yana adeta her hafta bir madenci ölüyor, ama onlar hâlâ kılını kıpırdatmıyorlar.
Bugüne kadar esas yapılması gereken de madencilik mevzuatını yenilemekti. Ama, tek bir kanun, tek bir yönetmelik hâlâ değiştirilmedi.
KUTSAL
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP grup toplantısında CHP’li Engin Altay’ın iç tüzük kitabını Meclis Başkanı’na fırlatmasını protesto ederken kitap ve kalemin kutsal olduğunu söylüyor. Kitabın neden kutsal olduğunu şöyle anlatıyor:
“Kitap kutsaldır. Kitap kâğıttan yapılır, kâğıt ağaçtan ağaç da topraktan. Yani insanla kitap aynı mayadır.”
Bu durumda semizotu, ıspanak, havuç, maydanoz gibi maddeler de kutsal olmuyor mu?
Onlar da topraktan geliyor ya...
Davutoğlu devam ediyor:
- Bu fırlatılan kitap nereye fırlatıldı? Meclis Başkanlığına. O makam itibarıyla geçmiş tüm Meclis başkanlarına ve Gazi Mustafa Kemal’e atılmıştır.
Ahmet Bey her lafı ve hareketi hassas noktalara taşımakta becerikli görünüyor...
Ulusalcılar uluSAĞcılara karşı.
SOL, solda sıfır...
***
Yeni Türkiye’nin yeni dış politikası:
Yurtta BAĞIRIŞ dünyada BAĞIRIŞ!
Erdinç Utku
OK
Kemal Kılıçdaroğlu iki akşam once Maltepe’de Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin Kezban Merey’le düğününe gidiyor. Düğünden ayrılırken gazeteci Derya Derviş kendisine merak ettiği bir konuyu soruyor:
- CHP’nin altı okunu nasıl yorumlayacaksınız?
Kemal Bey çok sinirleniyor:
- Randevu alıp gel, nasıl yorumlayacağımı o zaman anlatırım, diyor...
O sırada korumalar devreye girip Derya Derviş’i itip kakmaya başlıyor.
Kemal Bey belli ki 6 oktan rahatsız...
Bilir misiniz... 1950 seçimleri öncesi İsmet İnönü 6 oku kaldıracağını vaat etmiş...
Ancak seçimi Demokrat Parti’nin kazanmasıyla 6 ok da kurtulmuş...
Kemal Bey’in aklından geçen de aynı şey olabilir mi?