Necmettin Erbakan Kanal D'de önceki gece Güneri Cıvaoğlu'nun kendisiyle yaptığı röportajda öyle pembe tablolar çizdi ki... İzleyenler mutlaka "Allahım şu Hoca'nın aklını bir geceliğine bize ver de hiç değilse bu gece rahat uyuyalım" diye düşünmüştür... Öylesine umutlu ve pembeydi tablo...
Örneğin son 10 yılda 3,5 milyar dolarlık özelliştirme yapılmıştı... Ve Hoca'nın bu yılki denk bütçesinde 6 milyar dolarlık özellaştirme öngörülüyordu. Acaba 10 yılda yapılanın iki katı özelleştirme bir yılda nasıl yapılacaktı?
- Ohooo sizin haberiniz yok, dedi Hoca, özelleştirme çoktan başladı. Limanlar peşpeşe satılıyor. Bırakın herşeyi, devletin 10 milyar dolarlık arsasını satışa çıkarttık... Tek başına bu yeter...
Dün sabah iktisatçı bir dostumuzu arayıp müjdeyi verdik:
- Devlet 10 milyar dolarlık arsa satacakmış. Tek başına bu satış Türkiye'yi kurtaracakmış. Ne dersin?
Dostumuz programı izlememiş. Müjdeyi alınca önce sevindi! Ancak biraz düşününce homurdanmaya başladı. Peşinden dedi ki:
- Bak dostum, Türkiye'de arsaya yatırılacak 10 milyar, 5 milyar hatta 1 milyar dolar bile yoktur. Ama diyelim ki Sabancı, Koç, Doğan Holding, Enka Holding vesaire biraraya geldiler. Bu yıl yapacakları yatırımlardan vaz geçerek devletten 5 milyar dolarlık arsa aldılar. Devlet bu parayı alıp yatırıma sevketse mesele yok. Ama devlet bu parayı yatırıma sevketmeyecek. Ya ne yapacak? Memur maaşını ödeyecek... O zaman ne olacak? Yatırım ve üretime gidecek olan 5 milyar dolar üretken olmayan bir alana gömülecek, memurun birkaç ayını kurtarmaktan başka hiçbir işe yaramayacak. Ülke 5 milyar dolarlık yatırımdan olacak...
Son söz... Hayallerle devlet yönetilse Karagöz ustası Hayali Küçük Ali zaten bu işi kimselere bırakmazdı...
Başbakan Erbakan'ın önceki gece Kanal D'de Güneri Civaoğlu'nun röportajı sırasında verdiği müjdelerden biri de şuydu:
- İran'dan gelecek doğal gaz önümüzdeki yıl bu vakitler devreye girecek ve Güneydoğu'nun enerji ihtiyacını karşılayacaktır...
Bu müjdeye kim sevinmez... Ancak Hoca'nın hayal ile gerçeği sürekli karıştırdığı da malum. O yüzden arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu bir uzmanı, BOTAŞ eski Genel Müdürü (ANAP milletvekili) Hayrettin Uzun'u arıyor... Uzun, daha soru tamamlanmadan Erbakan'ın müjdesi için "Tamamen hayal" diyor ve ekliyor:
- Sözü edilen su boru hattı değil ki, çeşmeyi açtığınızda vatandaş kullansın! Gaz için ülke içinde alt yapı yatırımları ve santraller de yapmanız lazım. 1 milyar dolarlık boru hattı yapıyorsanız, 6 - 7 milyar dolarlık da altyapı gerekir. Bugün bir santral yapmaya başlasanız 3 - 4 yıldan önce bitiremezsiniz..
Hayrettin Uzun, "altyapı" derdinin yanında, "İran'ın samimiyetsizliğinin" de ayrı bir sorun olduğu görüşünde. Bakınız ne diyor:
- Bence İran içine düştüğü yalnızlıktan dolayı Türkiye'yi kullanıyor, samimiyetsiz davranıyor. Yapılan anlaşma şöyle: İran, Türkmenistan'dan gaz alacak; bu gazı kendi ülkesinde kullanacak, artan bölümünü Türkiye'ye verecek. Vermek için de kendi sınırları içinde yatırım yapacak. Peki İran'ın bu yatırım için parası var mı? Yok.. Bu iş için milyar dolarlara ihtiyacı var; ama Batı'yla kavga ettiği sürece bunu bulması mümkün değil. Peki şu an satabilecek gaz var mı elinde?. Yok.. 70 milyar metreküp üretimi var, 40 milyar metreküpünü kendi kullanıyor. Kalanın büyük bölümünü de petrol alanlarına (petrol üretiminde gerekli basıncı sağlamak için) pompalıyor.
- Yani iş hayli karışık?..
- Hem de nasıl! İran'la 35 yıldır petrol için, uzun yıllardır da doğal gaz için görüşüyor; anlaşmalar imzalıyoruz. Sonuç ortada.. Bu, ancak "samimi" yaklaşım ve ciddi uygulamayla sonuç alınacak, gerçekten karmaşık bir iş. Siz Türkiye'de boru hattını tamamlar, santraller dahil 5 - 10 milyar dolarlık yatırım yaparsınız.. Ama yarın İran gazı veremezse tüm yatırımlarınız ortada kalır. Önemli olan gaz kadar, onun arz güvenliliğinin - sürekliliğinin olmasıdır.
Tansu Hanım'la Meral Akşener Hanım'a kucak dolusu teşekkürler... Durduk yerde hiç güleceğimiz yokken yüzümüzü güldürdüler. Hatta bizleri kahkahaya boğdular.
Sabancı cinayeti sanığı Mustafa Duyar iki hafta önce Şam'da teslim olmuş. Geçen Cuma Türkiye'ye getirilmiş. İstanbul'da sorgulanıyor. Pazar akşamı Sabah gazetesi haberi alıp manşetine çıkıyor. Sabah'ın Ankara baskısı dönerken Tansu Hanım'ın bu durumdan haberi oluyor. Derhal Meral Akşener ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan'ı yanına alarak saat 23:15'te basın toplantısı yapıyor. Diyor ki:
- Emniyetimiz, polisimiz çok ciddi bir çalışmayı sürdürmüşler Sabancı Cinayeti sanığı Mahmut Duyar'ı ele geçirmişlerdir...
Oysa... Adı Mahmut değil Mustafa olan sanığı kimse yakalamamış. Kendisi iki hafta önce Şam Büyükelçiliğine teslim olmuş. Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Akşener bunlardan habersiz görünüyor. Ellerinde alelacele edinilmiş kulaktan dolma bir bilgi var. Büyük ihtimalle haberi kendi kaynaklarından değil Sabah gazetesinden telefonla almışlar. Günlerden Pazar, belki yetkili bulamadılar. Meral Akşener telefonla Sakıp Sabancı'yı arayıp müjdeyi verirken de Mustafa Duyar'ı polisin yakaladığını söylüyor. Üst katların durumdan habersiz olduğu izlenimini Erbakan da doğruluyor. Tansu Çiller'in basın toplantısı yaptığı saatlerde Kanal D'de Güneri Civaoğlu ile canlı yayında olan Erbakan bu konuyu ilk kez orada öğrenmiş gibi davranıyor.
***
Sanık Şam'da teslim olmuş. Çiller ve Akşener "polisimiz yakaladı" demiş. Kamuoyu dün için için gülüyor, herkes bunu konuşuyor. Hem İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısının olaydan habersizliğine gülüyor. Hem iktidarın Susurluk'u unutturma ve kendiliğinden gelişen bir olayı kendi başarısına dönüştürme çabasına gülüyor. Bu gülücükler Çiller - Akşener ikilisinin canını sıkıyor. Meral Akşener dün yaptığı basın toplantısıyla çelişkiye açıklık getiriyor:
- Güvenlik görevlilerimiz sanığı Şam'da adım adım izlemiş, sıkıştırmış, onu Elçiliğimize teslim olmaya mecbur bırakmıştır...
İster misiniz şu günlerde bu tür takip altında olduğunda kuşku bulunmayan Apo da gidip Şam Büyükelçiliğine teslim olsun. Olur mu olur...
Şaka bir yana... Böylesi bedava başarılarla itibar kazanmaya çabalayan bir iktidar, dağ gibi yığılmış ciddi sorunların çözümünde ciddi olabilir mi? Bizim kafamızı bu soru kurcalıyor...