Bilvesile Erich Frommun Özgürlük Korkusu kitabından birkaç satır okuyalım bakalım:"... bu gerçek, çağdaş insanın, ne istediğini bildiği yanılgısı içinde yaşadığı, ama aslında istemesi gerekeni istediğidir. Bunu kabul edebilmek için, şunu anlamak gerekir ki, kişinin gerçekten ne istediğini bilmesi o kadar kolay değildir, tersine, insanın çözmek zorunda olduğu en güç sorunlardan biridir. Bu görevden telaş içinde kaçarak hazır bazı amaçları, kendi amaçlarımızmış gibi benimseriz. İsteklerimizin - aynı zamanda duygu ve düşüncelerimizin de - hangi ölçüde bize ait olmadıkları ve tepeden inme olduklarını fark etmedeki güçlük, otorite ve özgürlük sorunuyla yakından ilgilidir. Yakın çağlar tarihi boyunca, Kilisenin otoritesinin yerini devlet otoritesi, devlet otoritesinin yerini vicdan, günümüzde de vicdan otoritesinin yerini, genel uyum araçları olarak sağduyu ve kamuoyu otoriteleri almıştır. Eski açık otorite biçimlerinden kendimizi kurtaramadığımızdan, yeni bir otoritenin kurbanı olduğumuzu görememekteyiz. Kendi kararlarını veren bireyler olduğumuz yanılgısı içinde yaşayan robotlar haline dönüştük..." Ünlü bir meslektaşımız ateistmiş, Kuran okumuş, dine inanmış. Kimisi de malum, siyaseten hidayete eriyor, solcuyken sağcı oluyor. İnsanoğlu hayatının bir noktasında rotayı değiştirebiliyor. Bu değişimin ne kadarı kendi iradesiyledir? Böyle değişimlerde hangi etkenler rol oynuyor? Rahşan Ecevit, ülkede onca sorunu bırakmış, "Din elden gidiyor" demiş. AKPliler de, "Din ticareti elden gidiyor" diye üzülmüşlerdir. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü, 10.11.2004 tarih ve 120007124 sayılı talimatla, İhracatçı Birliklerini uyarıyor:"... 600 kod numarası ile tanımlanan Kıbrıs Rum Kesimi adlı ülkenin açıklamasının Kıbrıs olarak değiştirilerek açık konuma getirilmesi..."Yani... Bundan böyle resmi yazışmalarda "Kıbrıs Rum Yönetimi" değil, "Kıbrıs" denecektir. Tanıma öyle aniden olmaz, böyle yavaş yavaş, adım adım olur. Tanışma faslı... Özgür Sezgün, TEDAŞ Balıkesir Müdürlüğüne girebilmek için önce yazılı, sonra sözlü sınava girdi. Göreve 8 kişi alınacaktı. Okurumuz yazılı sınavda 4üncü sıradaydı. Sözlü sınav sonucunda ise ilk 8 bir yana, 4 kişilik yedek listeye bile girememişti. Mülakat sonuçlarını istedi. TEDAŞ vermedi.İnternette "memurlar.net" adlı çok iyi hazırlanan bir site var. Bu sitede her gün bu tür öyküler yayımlanıyor. Yazılıdaki iyiler çoğu kez sözlüde eleniyor. Torpili olmayan ağzıyla kuş tutsa nafile. Böyle mi yetişeceğiz ABye... Torpil standardı... CHP Yüksek Disiplin Kurulunun Mustafa Sarıgül lehindeki kararı üzerine Genel Başkan Deniz Baykalın olağanüstü kurultay kararı alması nasıl yorumlanmalı?CHPli muhaliflerden Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu, telefonda diyor ki:- Sayın Genel Başkanın olağanüstü kurultaya gitme kararını duyunca çok şaşırdım. Sarıgülün ihraç istemini kabul etmeyen Yüksek Disiplin Kurulu, son kurultayda Deniz Beyin belirlediği isimlerden oluşmuştu. Deniz Bey, kendi arkadaşlarının verdiği kararı da beğenmemiş oluyor.Şu yorum da parti yönetiminde görevli Deniz Baykal yanlısı bir siyasetçinin:- Sayın Genel Başkan bu kararı alırken parti organlarına danışmadı. Tak başına karar verdi ve bana göre yanlış yaptı. Baykal, Yüksek Disiplin Kurulu kararını içine sindiremese bile saygı duymalı... Hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmeliydi. Ama şimdi hem parti içi kurumlara ve demokrasiye saygı duymayan bir görüntü sergiledi hem de partiyi çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Sarıgülü bu kadar ciddiye almak zaten baştan beri yanlıştı. Disiplin Kurulu üyesiyle ilgili rüşvet iddiası da bence kurultay ilanı için yeterli sebep değildir... * * *Kurultay kararı yalnız CHP değil, Türkiye açısından da çok zamansız oldu. CHP, AB konusunda bir genel görüşme hazırlığındaydı. Kıbrısta şubatta Meclis, nisanda Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Kıbrısta ver - kurtulcuların kazanmaması için verilecek mücadelenin Türkiyedeki merkezi CHP olacaktı.. Olağanüstü Kurultay, gündemi şimdi bambaşka yönlere çekecek... Üstelik partide çatlak yaratacak, beraberinde bölünme tehlikesini getirecek. Baykalın gazabı Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde, yüzde 3lük vergi mükellefiyle sonuncu olmuş. Bu da gösteriyor ki, 30 OECD ülkesi içinde en fazla uyanık bizde... m.asik@milliyet.com.tr