Paşa'ya davet...

Marmarisspor ile bir Yunan takımının Rodos adasında depremzedeler yararına yapmayı planladıkları futbol maçı iptal edildi. Sebep... Maçı izlemek isteyen 7'inci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e Yunan yetkililerin "Buraya gelirseniz tatsız olaylar çıkabilir, lütfen gelmeyin!" şeklindeki mesajı...
Evren Paşa'nın uğradığı bu muameleden etkilenen Londra'da yaşayan okurumuz Mustafa Yürekli bir not göndermiş:
- Yurt içinde oturmaktan sıkıldığı anlaşılan Sayın Evren'i bütün masrafları tarafımdan karşılanmak üzere Londra'ya davet ediyorum... Bir Yunan adasında bulacağı bütün güzellikleri kendisine burada sağlamaya çalışacağım, demiş...
Nazik daveti Kenan Paşa'ya iletiyoruz... Okurumuz notunda belirtmemiş ama İngiltere'den sonra bir de bedava İspanya gezisi çok mümkün görünüyor. Kaçırılmayacak bir fırsat...

Var olanı toplama...

Gazeteler, hükümetin yeni vergiler koymaya hazırlandığını yazıyor. ANAP İstanbul milletvekili Bülent Akarcalı, bu haberlere karşı "Önce var olan vergileri toplasalar daha iyi olacak" diyor. Sonra da şu örneği veriyor:
- Bu yaz, İstanbul'dan İskenderun'a kadar olan turistik bölgelerimizde inceleme yaptım. Vatandaşa yaptığı alışveriş karşısında kendiliğinden fiş veren işyeri oranı yüzde 5'i geçmedi. Oysa işyeri sahibi yapılan alışverişin KDV'sini vatandaştan anında alıyor. Ama fiş verilmediği için bu para devlete gitmiyor, işyeri sahiplerine kalıyor. Yaptığım hesaplamalara göre yalnızca İstanbul'da KDV kaçağından devletin bir günlük vergi kaybı 1 trilyon liraya yakın...

Bir kahraman herhangi bir insandan beş dakika daha cesur olandır.
Ralph Waldo Emerson

Sular ısınıyor...

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz partisinin önceki geceki MKYK toplantısında, "En fazla demokrasi bizim partimizde vardır!" diye konuştuktan sonra "Bu ne lahana turşusu!" dedirten şu öneriyi getiriyor:
- MKYK'mız, örgütleri feshetme yetkisini Teşkilat Başkanımıza devretsin!..
Kibar insan... "Yetkiyi bana devredin" diyecek değil ya...
"Teşkilat Başkanı'na devredin" diyor...
Devredilince ne olacak? Mesut Bey, yıllardır yaşanan seçim hezimetlerinin tek sorumlusu partinin il ve ilçe örgütleriymiş gibi, işine gelmeyenleri, kafasına uymayanları bir bir görevden alacak...
Ancak beklenmeyen bir gelişme oluyor.
MKYK üyeleri bu yetkiyi vermiyor...
Toplantıda başka çarpıcı olaylar da yaşanıyor. Örneğin Vehbi Dinçerler, kamuoyunda artık açık açık konuşulmaya başlanan enerji ihaleleriyle ilgili iş takipçiliği iddialarını gündeme getirerek aynen şunları söylüyor:
- Enerji ihaleleriyle ilgili şahsınıza yönelik birtakım söylentiler var. Lütfen artık susmayı bırakınız da bu söylentileri cevaplayınız...
Hazret, yanıtlama işini Enerji Memuru, pardon Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'e havale ediyor. Ersümer, laf olsun torba dolsun kabilinden birşeyler söylüyor, ama kimse tatmin olmuyor.
Son MKYK toplantısı ANAP'ta suların giderek ısınmaya başladığını gösteriyor.

Çağlar yargılar...

17 Eylül 1999 tarihli Hürriyet'te haber:
"Çağlar memleketinde yargılanmak istedi..."
Bir ay sonra... 15 ekim 1999 tarihli Hürriyet'te haber:
"Çağlar Bursa'da yargılanacak..."
İnterbank avukatları İstanbul'daki mahkemenin bu kararına isyan etmişler. Oysa hakları yok... Adam Cumhurbaşkanı'nın aile fotoğrafında yer almış... Başbakan Bülent Ecevit tarafından korunup kollanmakta... Bankanın içini boşaltmasına ANAP - DSP iktidarında göz yumulmuş... Siyasi irade bu yönde tecelli edince... Yargı ne yapsın?..
Adam nerede isterse orada yargılanacak tabii ki!
Hangi yargıca isterse ona yargılanacak?
Hapishanelerdeki mafya tetikçilerine teslim olan devletin Cavit Çağlar'a kafa tutacak hali mi kalmış?

Bilmece

Çekirdekleri dışarda olan tek meyva vardır. Hangisi?
Yanıt: Çilek

Kocanız aşağıda!..

Şebnem ile Oktay bir lokantada oturmuşlar... Sipariş verirlerken garson hayretler içinde Oktay'ın yavaş yavaş masanın altına doğru kaydığını görmüş... Biraz sonra da Oktay tamamen masanın altına girince garson hiç oralı olmaz görünen Şebnem'e:
- Hanımefendi, demiş, afedersiniz ama kocanız masanın altına girdi!
Şebnem hiç istifini bozmadan cevap vermiş:
- Yoo, kocam demin lokantanın kapısından içeri girdi..."
***
Adamın biri barda oturmuş arada bir gömleğinin cebini açıp içine tek gözle baktıktan sonra barmene;
- Ver bir duble daha! diyormuş.
Durum böyle birkaç saat devam etmiş. Bir ara adam yine gömlek cebini eliyle aralamış, içeri bir göz atmış ve barmene dönüp:
- Ver bir duble daha! demiş.
Barmen:
- Beyim, sana istediğin kadar içki veririm, ama ne olur bana söyle, cebinde neye bakıyorsun öyle? deyince adam:
- Karımın resmine, demiş, gözüme güzel gözükmeye başlayınca eve gideceğim!
(Ahmet Çavuşoğlu'ndan)

Yeni buluşlar...

Çoksatar gazete, Pakistan'da televizyon binasının demir parmaklıklarına tırmanan askerlerin fotoğrafını koymuş. Altında başlık:
"Pakistan TRT'si böyle basıldı..."
Pakistan Televizyonu'nun adı belli oldu: PTRT...
Yani "Pakistan Türkiye Radyo Televizyonu..."


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr