Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere - Söyle bakalım, kurbağanın kafası kesilirse yaşamaya devam eder mi?Çocuk düşünmüş taşınmış.. Kafası kesilen bir canlı yaşayabilir mi? Hiç akla uygun görünmüyor. İyice emin olduktan sonra cevabı patlatmış:- Yaşamaz hocam...Hoca üzgün...- Yaşar evladım, demiş, kurbağa kafası kesildikten sonra da yaşayabilen birkaç canlıdan biridir.Çocuk süklüm püklüm kapıya doğru gitmiş. Açmış kapıyı tam çıkacak, birden geriye dönmüş heyete seslenmiş:- Kafası kesilince kurbağa yaşar hocam, demiş, yaşar ama içine edeyim ben öyle yaşamanın...* * *Kayserili bir cumhurbaşkanı hazırlığı süredursun... Kayserililerin ne denli kurnaz ve işbilir olduklarına ilişkin bir fıkra...Bir tarihte Kayseri'ye bir Yahudi gelir. Bakar ki bir kenarda oynayan bir çocuk elindeki altın sikkeyi çevirip duruyor. Birkaç metelik karşılığı elindeki o şeyi vermesini teklif eder... Çocuk da karşı teklifini yapar:- Beni sırtına bindir, dört ayak üstünde yürü, eşek gibi anır vereyim...Yahudi denileni yapar... Altını ister... Çocuk güler:- Sen eşek olduğun halde bunun değerini biliyorsun da ben bilemez miyim? Bıçkın öğrenci, biyolojiden son kez sınava giriyormuş... Eğer bu sınavda da çakarsa okulla ilişiği kesilecek... Öğretmen heyetinin karşısına dikilmiş. Hocası ona kolay sayılabilecek bir soru sormuş: Soru: Türkiye'de demokrasi şeffaf mıdır? Yanıt: Evet... Hem de o kadar şeffaftır ki, çoğu vatandaşın kılık kıyafetine bakıp siyasi görüşünü şıp diye anlayabilirsiniz... Haftanın olaylarından biri Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Gül'ü savunurken sarf ettiği "Atatürk'ün eşinin de başı örtülüydü" sözleriydi...Milliyet ve Cumhuriyet, bu sözün gerçeği yansıtmadığını inandırıcı kaynaklara dayanarak ortaya koydu. Latife Hanım sonradan başını açmıştı. Hürriyet, "Zaman zaman başı açık, zaman zaman kapalı olurdu" gibi yalapşap bir bilgi koydu. Birçok gazete ise Latife Hanım'ın başını sonradan açtığını yazmadı. Belki de Başbakan'a ayıp olur diye yazamadılar! Atatürk ve eşi hakkında doğruları yazmak da mesele oldu artık... Haftanın tartışması Münih Belediye Başkanı Christian Ude dün Tunceli'deydi. Kendi adına inşa edilen kültür merkezini açtı... Konuşmasında bir mesaj daha verdi:"Barajlar yapılmasın, Munzur özgürce aksın."Tuncelililer, Munzur Vadisi'ne peş peşe barajlar yapılarak doğal dengenin bozulmasına karşılar... Bize dedikleri:- Baraj ihtiyacı olduğuna yöre halkı inanmıyor. Amaç, su ve elektrik temininden çok müteahhitlere para kazandırmak...Aslında yurdun dört bir yanında bu kuşku yaygın... Munzur barajları İçişleri Bakanı Osman Güneş, temmuz ayında Muğla Valisi Temel Koçaklar'a haber göndererek illerinde toplantı yapacaklarını bildiriyor ve otel ayarlamasını istiyor. Muğla Valisi Koçaklar beş yıldızlı bir oteli ayarlıyor ve 20'den fazla bürokrat birkaç gün otelde toplanıyor. Son gün akşam yemeğinde Bakan Güneş, risotto istiyor. Bürokratları da aynı yemeği sipariş ediyor. Yemeği çok beğenen Güneş, tarifini isteyince, otelin aşçısı gelip anlatıyor:"Efendim, et ve sebzeleri birlikte kaynatıyorsunuz. Kaynayan suyun içine yarım kadeh şarap ekliyorsunuz..." demeye kalmıyor, Güneş, 'şarap' sözünü duyar duymaz elinde ne varsa fırlatıyor, otelin aşçısına, "Utanmıyor musunuz, bana alkollü yemek verdiniz, haram yedirdiniz. Bu ne rezalettir" diye çıkışıyor... Bu olaydan 5 gün sonra Koçaklar görevden alınıyor. Karar, Risotto olayına bağlanıyor. İçişleri Bakanlığı gösterilen bu sebebi yalanlıyor. Koçaklar'ın görevden alınma sebebinin Lütfü Yiğenoğlu'nun 19 Nisan 2007'de kesinleşen yargı kararıyla Muğla Valiliği'ne dönmesi olduğunu açıklıyor... Kim doğru söylemiyorsa günahı boynuna...* * *Profesör Yılmaz Esmer yönetiminde yapılan anketin kimi sonuçları dün Milliyet'in manşetine taşınmıştı... Deneklere, "Dünyayı ve evreni anlayabilmek için din kitapları mı, bilimsel buluşlar mı önemli?" diye sorulmuş. Yöneticileri gericilikle suçlanan CHP'nin seçmenlerinden yalnızca yüzde 15'i "Din kitapları" derken bu oran AKP'nin seçmenlerinde yüzde 59 olmuş."Ramazan ayında lokantalar kapatılsın mı?" diye sorulmuş... CHP'li seçmenlerin yüzde 12'si "Kapatılsın" demiş... AKP'nin seçmenlerinde bu oran yüzde 53 çıkmış. "Bir kadının plajda, havuzda mayo ile dolaşması günah mıdır?" sorusu yöneltilmiş... "Günahtır" diyen CHP'lilerin oranı yüzde 14 olmuş, aynı yanıtı veren AKP'lilerin oranı yüzde 89'u bulmuş.CHP ile AKP kıyaslandığında sık sık CHP'nin statükocu, milliyetçi, militarist parti göründüğü, AKP'nin ise çağdaş, özgürlükçü, demokrat olduğu vurgulanıyor. "AB'ye üyelik isteği" AKP'nin daha çağdaş olduğu yorumlarına temel oluşturuyor. Yukarıdaki örneklerde ise AKP tabanının Avrupa kültürü ile uyuşması ve birlikte yaşaması imkansız görülüyor. Safça soralım:Yoksa AKP'nin AB'ye üyelik isteği bir manevradan mı ibarettir? m.asik@milliyet.com.tr Risotto zamanı