Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere - Sadece iki balığım kaldı. Onları pişirip getireyim, demiş hancı.Balıklardan biri büyük, öteki küçükmüş. Hancı, balıkları pişirip getirdiğinde, yolculardan biri hemen büyük balığı alıp tabağına koymuş. Doğal olarak, öteki suratını asmış.Büyük balığı alan sormuş:- Ne surat ediyorsun? Sen olsan hangisini alırdın?- Ben olsam küçüğünü alırdım, diye cevap vermiş beriki.- İyi ya işte, demiş adam, küçük balık yine sana kaldı. Surat etmene ne gerek var?Kıssadan hisse: Büyük götüren büyük bahane üretmekte de ustadır...***Temel bir lokantanın önünden geçerken kapıda, "Burada ne yerseniz yiyin hesabını torununuz öder" yazan bir levha görür. Hemen lokantaya girer, tıka basa karnını doyurur. Çıkışta tam kasanın önünden geçerken kasiyer seslenir: "Beyefendi hesabı ödemediniz"... Temel sorar:- Hesabı torunum ödemeyecek mi?- Sizinkini evet, ama bu hesap dedenizin...ABD Temsilciler Meclisi'nin Osmanlılardan kalan hesabı bize uzatması yukarıdaki fıkrayı anımsatmış okurumuz Ali Öztürk'e... Bir yolcu akşam vakti dağ yollarında giderken, arkadan gelen bir başka yolcu kendisine yetişmiş, arkadaş olmuşlar. Geç vakit bir hana varmışlar.. Hancıdan yiyecek bir şeyler istemişler: Meclis Başkanı Toptan ve bazı AKP'li bakanlar "Şehit haberleri ve Ermeni soykırım iddialarının kabulü nedeniyle bayram buruk geçiyor" demiş. Neyse ki bugün düğün var; biraz efkâr dağıtırlar!.. ABD Temsilciler Meclisi'nin Ermeni tasarısını geçirmesinden önce karşı tarafa bunun karşılıksız kalmayacağını anlatmak lazım... Kimi meslektaşlar İncirlik'in kullanımının sınırlanmasından, kimileri Habur'u kapatmaktan söz ediyor. Orhangazi'de yaşayan arkadaşımız Nevzat Şenol telefonda:- Ben bu iktidarın öyle büyük misillemelere başvurabileceğini sanmıyorum, diyor, vazgeçtim onlardan... Hiç değilse burada etrafı kirleten Cargill'i kapatsalar... Bush'un ricasıyla çalışan Cargill'i kapatmaya kalkışsak bu bile yeterli korku yaratırdı! Cargill yeterdi... İran Parlamentosu, 29 Eylül'de Amerikan ordusunu ve CIA'i terörist ilan etti. Biz gerçeği görmezlikten geldik, "stratejik ortak" ilan ettik. Cezamızı çekeceğiz! Bizim gibi ülkelerin kaderi bu.. Gençleri yeterince eğitemiyorsunuz, eğitilenleri ise elde tutamıyorsunuz... Örneğin, Türkiye iyi eğitim görmüş her 100 gencinin ancak 41'ini elinde tutabiliyor... 59'unu kaybediyor.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Muammer Kaya'nın yaptığı araştırma bu tür ilginç sonuçlarla dolu...Türkiye'de üniversitede okuyan gençlerin yüzde 73'ü yurtdışında çalışmak ve yaşamak istiyor...Yurtdışında öğrenimlerini sürdürenlerin ise yüzde 77'si ülkeye kesin dönüş yapmak istemiyor...Gidenler dışarda bir süre yaşayınca uyumsuzluğu fark ediyor... Geri dönmek istiyor... O zaman ne oluyor? Araştırmaya göre:"Dönenlerin büyük bir kısmı yeterince verimli çalıştırılmamaktan dolayı "beyin küsmesi"ne uğruyor, bu defa ülkede beyin mezarlığı oluşuyor..."Ülkemizde özellikle mühendislik mimarlık eğitiminde kapasite ihtiyaçtan çok fazla... Örnek mi?Türkiye'de bugün üniversitelerde 16 maden mühendisliği bölümünde 1030 öğrenci okuyor...Madencilikte dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Kanada'nın bile her yıl en çok 120 yeni maden mühendisine ihtiyacı var... Ülkemiz neredeyse tüm dünyanın ihtiyacını karşılayacak seviyelerde... Sonuçta yaptığımız maden mühendisi adı altında diplomalı işsiz yetiştirmek... Her işimiz böyle plansız programsız... Sonuç... Beyin ziyanlığı... Beyin küsmesi "Asla ve de kat'a alışamayız" demiştik Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığına... Ama kısa zamanda öyle bir alıştık ki... O kadarla kalmadı... Daha nelere nelere alıştık: Hemen her gün bir iki şehit cenazesinin kaldırılmasına...Her şehit haberinin arkasından devletlu böyyüklerimizin, "Akan kan yerde kalmayacaktır. Sabrımız taşmak üzeredir" tiratlarına...PKK'nın Meclis'e girmesine, DTP'nin teröristlere "Kardeşlerimiz" demesine....Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında üç günde bir soruşturma açılmasına rağmen hiçbirinden sonuç çıkmamasına...Alman Milletvekili Claudia Roth'un ülkemize adeta postu sermesine...50 yıl sonraya gün vermesine karşın AB'nin bitmez tükenmez "ev ödevleri"ne...Her özelleştirmeden pis kokular çıkmasına...CHP'nin her seçimden yenilgiyle çıkmasına... Deniz Baykal'ın her yenilgiden sonra yapılan kurultaylardan galibiyetle çıkmasına...Her bayramda trafik kazalarında 100 dolayında kurban vermemize...Hakan'ın, kaleciyle karşı karşıya kaldığı hemen her pozisyonda topu ya kaleciye ya da kale arkasındaki reklam panolarına nişanlamasına... Da alıştık... m.asik@milliyet.com.tr Neler?