Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

IMF’nin ne olup ne olmadığını en güzel anlatanlardan biri Prof. Erdal Yavuz’dur...
Erdal Yavuz, “Sağım Solum Sobe” adlı kitabında IMF’yi sahte doktor Pedro’ya benzetir.
Osmanlı Donanması tarafından bozguna uğratılan Andrea Doria’nın adamlarından olan Pedro, esir alınıp İstanbul’a getirilmiş. Okumaya hayli meraklı olan Pedro, İspanyol gemisinde iken bulduğu bir tıp kitabından bir şeyler öğrenmiş. Kendini İstanbul’da “doktor” diye tanıtmış ve bu sayede köle olarak Sinan Paşa’nın maiyetine girmiş. Uzun yıllar sahte ilaçlarla doktorluk yapan Pedro hayli ün de kazanmış...
Şimdi kitapta Mata ile Pedro’nun bir konuşmasına kulak verelim:
Mata: Bunların hepsi iyileşirler miydi?
Pedro: Hepsi iyileşmez elbette. Ama bir kısmı doktorun tedavisini iyi uyguladığı için iyileşiyorlardı. Bazılarına da ne yapılsa fayda etmiyordu.
Mata: İyileşmeyenler senin yalancı olduğunu söyleyip kızmıyorlar mıydı? Bunlardan nasıl kurtulabildin?
Pedro: Mümkün olan her hile ile. Miktarı çok fazla olan bir ilaç hazırlamıştım... En acı şeylerden yapılır... İlaç çok acı olduğu için hiç kimse bunu sonuna kadar alamıyordu.
Mata: Bakarsın sonuna kadar içen bulunur. O zaman ne yaparsın?
Pedro: Kolay. Bahane bulabilirim. Ya muhakkak bir gün unuttuğunu, yahut saatinde almadığını, ara verdiğini söylerim.
* * *
IMF yıllarca bizim gibi ülkeleri aynı taktiklerle uyutmadı mı? Emekçiler soyuldu ama ekonomi düzelmedi, sonunda suç “Efendim reformlar zamanında yapılmadı” gibi teranelerle yine uygulayıcı ülkenin üzerine atılmadı mı?

Haberin Devamı

Meclis’in telefon sistemi değiştirilince milletvekillerini dinlenme korkusu sarmış.
Görevi lideri dinlemekten ibaret olanların korkmasına hiç gerek yok...
Haldun Ertem

Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır...
Einstein

Tarihçi...
Türkiye’de yalnızca tarih kitapları satan bir kitabevi var mı? Var... Kadıköy Moda’da geçenlerde açıldı... Moda ve Bahariye caddelerinin kesiştiği noktada, Moda Caddesi 104’te açılan “Tarihçi” kitabevi baştan aşağı eski - yeni tarih kitaplarıyla dolu. Eski bir turizmci ama müthiş bir tarih meraklısı olan Necip Azakoğlu, kâr beklentisi olmayan bu girişimin nedeni sorulduğunda:
- Delilik, diyor...
Ama yararlı bir delilik... Mekânın ikinci katı da tarih araştırması yapacak gençlere ayrılmış durumda. Necip Bey’in yardımcısı Eda Özcan da bir tarih öğrencisi ve araştırmacısı... Kitabevi tarih meraklılarını bekliyor...

Haberin Devamı

Demokrasi şöleni
Günlerdir beklenen Büyük Kongre dün yapıldı... Katılan delegeler lider ve çevresi tarafından titizlikle seçilmişti. Yurdun dört bir yanından gelerek dün salonda hazır bulundular. Genel Başkan demokrasi üzerine uzun bir nutuk attı. Lider tarafından “seçilmiş seçmenler” onu coşkuyla alkışladılar. Bir teki bile kürsüye çıkıp konuşmadı. Konuşmak isteyen de olmadı. Ankara’daki işleri “tek konuşmacı” olan genel başkanlarını alkışlamaktı... Ardından ellerine verilen oy pusulalarını, genel merkezce saptanan adaylara attılar. Açılımcı ve katılımcı demokrasi bir zafer daha kutladı.
Büyük Kongre bir demokrasi şöleni... Pardon komedisi şeklinde sona erdi.

Haberin Devamı

Trilye sevdası
Sarpa, kupes, melanur, çütre, lampuka, halibut, aterina, granyöz...
Nedir bunlar? Denizlerimizden çıkan ama adlarını ve pişirmesini bilmediğimiz balıklar..
Bu balıkların varlığını ve pişirme reçetesini “Trilye’nin Balık Sevdası” adlı enfes kitaptan öğreniyoruz...
Kitabı yazan, Ankara’daki Trilye Balık Lokantası’nın sahibi ve yöneticisi Süreyya Üzmez...
Kitabın editörlüğünü yapan Muzaffer Ayhan Kara satırlara ayrı bir lezzet katmış...
Trilye Restoran Türkiye’deki balık lokantaları arasında apayrı bir yere sahiptir.
Emekli bir asker olan Süreyya Üzmez, yemek servisi ve hazırlanmasına müthiş merakı sayesinde adeta bu işin öğretmeni olmuştur.
Yemek üzerine bir fincan kahvenin veya bir bardak biranın hangi zarafette nasıl ikram edilmesi gerektiğini görebileceğiniz birkaç mekandan biridir Trilye...
Kitaba dönersek... Ülkemizin balık lokantalarında çeşit çeşit balık yapılır ama evlere palamut, lüfer, hamsi, sardalya gibi birkaç çeşitten fazlası girmez. Neden diğer balıklar da mutfakları şenlendirmesin?
Enfes resim ve tariflerle dolu kitap ev hanımlarını mutfakta yeni lezzetler oluşturmaya teşvik ediyor...
Pırasa yuvasında halibut, sarmısaklı granyöz, ıspanak yatağında barbunya, somon pastası vs..vs...
Neden mutfağınızda bunlar da pişmesin?
Çocuklara balığı sevdirecek tarifler bile eklenmiş sayfalara...
Süreyya Üzmez, kitabıyla ülkenin balık kültürüne önemli katkılarda bulunuyor.
İsteme adresi: 0312 447 12 00...

Kitaptan bilmece: İri tekir ile barbunya nasıl ayırt edilir? Cevap: Barbunyanın sırt yüzgecinde siyah lekeler vardır...

* Erzurum Valisi Sami Bulut,
“O hanımefendiyle resmi bir iş konuşuyorduk” demiş.
Gayri resmi! kıyafetle mi?
Fahrettin Fidan