Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Melih AŞIK

Başbakan Mesut Yılmaz, 3'üncü Boğaziçi Demiryolu Tüneli temelinin 9 Eylül Salı günü atılacağını açıkladı. Yılmaz, tamamen Türk teknik adamlarının eseri olacak tünelin Atatürk'ün 59'uncu ölüm yıldönümü olan 10 Kasım 1997'de hizmete gireceğini belirterek şöyle konuştu:
"Bu tünelin hizmete girmesiyle İstanbul'da şehir içi yolcu ulaşımında demiryollarının payı yüzde 94'ten yüzde 98'e çıkmış olacaktır ki, bu da hedefimize sadece 2 puan kalması demektir. Sekiz hatlı olacak tünelimiz sayesinde örneğin Gebze'deki villasında oturan bir işçimiz Çatalca'daki çiftliğine 12 dakika 8 saniyede ulaşacaktır..."
Mesut Yılmaz,
açıklamasında, Cumhuriyet hükümetlerinin karayollarını ihmal ettikleri eleştirisini yanıtlarken de şunları söyledi:
"Sırf otomotiv sanayiinin daha fazla kar etmesi için ülkenin ulaşım sistemini çarpıtmanın aptallık olacağı düşüncesindeyiz. Çağdışı bir ulaşım sistemi yalnız insani ve ekonomik zararlara yol açmaz; kalkınmanın önünü de tıkar. Karayoluyla ulaşımı savunanlarla göze göz, dişe diş mücadelede kesin kararlıyız. Bu böyle biline..."
***
İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Sir William Hört, Layd Di'nin ölümüne yeterli ilgi göstermediği için Türk basınına sitem etti. Sir Hört, Prenses Di'nin ölümünün tüm dünya basınında günlerdir manşette yer aldığını, Türk basınının ise ilk gün verilen tek sütunluk birkaç haber dışında yer almadığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Layd Di gibi birinin ölümü tek sütunluk haber, ama Şemdinli Belediyesi'nin düzenlediği satranç turnuvası, ya da.. 3 kişinin hafif şekilde yaralanmasıyla sonuçlanan basit bir trafik kazası manşetlerde... Really I can't understand..."
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Işık Yurtçu ise İngiliz Büyükelçinin eleştirisini sert bir dille yanıtlayarak şunları söyledi:
"Sayın Hört'ün bizim basınımızı anlaması için kırk fırın ekmek yemesi lazım. Kendi sorunlarına yabancı kimi ülkelerin basını Leydi Di'yi manşetlere çıkarmışsa bu bizi ilgilendirmez. Sör Hört öyle basını burada aramasın. Sonra Hört deriz adama..."

Eski bir diplomat dostumuzdan dinlemiştik... Yıllar önce... Moskova'daki büyükelçiliğimize bitişik arsada bir "kançılarya" binası yaptırılacaktır.. Yerel yöneticilere başvurulur; ruhsat alınır.. Tam inşaat başlayacakken bu girişim çevreden duyulur.. Ve ortalık ayağa kalkar...
Meğer Rusların çok sevdikleri şair Puşkin, bu arsadaki bir ağacı çok sever; sık sık altında oturur, şiir okurmuş...
Çevre halkı ve aydınlar her gün o arsada toplanmaya, Türkiye'yi ve inşaata izin veren belediyeyi protesto etmeye başlar. Sayıları ve öfkeleri giderek artar, sonuçta inşaattan vazgeçilir. Belediye "kançılarya" için Türk Büyükelçiliği'ne başka bir arsa tahsis edince olay kapanır.
Bir kent, eğer içinde yaşayanlarda kent bilinci ve sevgisi varsa.. eğer yürekleri yaşadıkları kenti savunmaya yetiyorsa, yaşar.
Yoksa... Rantiyenin talanına uğrar; Tanrı bu tür kent sakinlerini, girecek deniz, oturacak park, nefes alacak yeşillik, yürüyecek kaldırım bulamamaya mahkum eder...

Kasabanın rahibi berberde traş olmuş. Sıra ücreti ödemeye gelince;
- Para istemez efendim, demiş berber, bu benim dinime bir hizmetim olsun...
Berber ertesi sabah dükkanı açmaya geldiğinde kapısında 12 adet dua kitabı bulmuş...
O gün polis şefi traşa gelmiş. Traş sonunda borcunu sorunca:
- Ücret istemez beyim, demiş berber, bu benim topluma bir hizmetim olsun...
Berber ertesi sabah kapısında polis şefi tarafından bırakılmış 12 çikolata bulmuş...
Bir milletvekili traşa gelmiş ertesi gün... Sıra ücret ödemeye gelince:
- Gerek yok sayın parlamenter, demiş berber, bu benim Meclis'e bir hizmetim olsun.
Berber ertesi sabah işe geldiğinde bakmış kapıda 12 milletvekili bekliyor...

Hopa'dan Güldane:
...Rüyamda tüm dünya siyasetinin ve sosyetesinin ileri gelenlerinin katıldığı muhteşem bir törenle evleniyorum...
Eşim, Malum Aile'nin oğlu... Böylesine zengin bir ailenin gelini olduğum için mutluluktan uçar gibi yapıyorum...
Tüm basın organları "Rüya gibi düğün!" türünden başlıklarla hala bizden sözediyor.. Her gazetede benim ve kocamın resimleri var... Bu ilgiden büyük memnunluk duyuyorum.
Aradan bir süre geçtikten sonra hamile kaldığımı anlıyorum. Bu mutlu olayı kocama iletince ters ters yüzüme bakıyor; "Benden olduğuna emin misin? " diyerek kuşkusunu dile getiriyor... "Elbette kocacığım" diyerek karşılık veriyorum. "Yüzbaşı Ümit'den olacak değil ya.."
İnanıyor... Oğlumuzun adını Davut koyuyoruz. Ne var ki kayınvalidem bu isme hemen itiraz ediyor. "Şöyle daha modern bir isim bulamadınız mı geri zekalılar!" şeklinde tepki gösteriyor. Bu tepkiye karşılık eşim, "İyi de anne.." diyor, "birgün Amerika'ya yerleşirsek oradakilerin bizim Davut'u David diye çağırması kolay olmaz mı?.."
Davut
ismi onay alıyor ve böylece uzun bir süre yaşayıp gidiyoruz. Kah mutlu, kah mutsuz günlerimiz oluyor. Mutsuz günlerin yoğunlaştığı dönemlerde intiharı bile düşünüyorum... Derken... Daha fazla dayanamayıp eşime başvuruyorum. "Ben ayrılmak istiyorum Bey!.." diyorum. "Yalnız, tazminat olarak baba malının yarısını isterim.."
Eşim bu öneriyi derhal kabul ediyor. "Ama.." diyor, "onlar babamın değil, devletin malı.. Yine de birşeyler yaparız.. Bu arada unutmadan söyleyeyim, ben seni uzun zamandır Cemile adlı bir kadınla aldatıyordum..." Ben de onu Yüzbaşı Ümit'le aldattım ama söylemiyorum...
Tek celsede boşanıyoruz. Artık bol bol hayır kurumların ziyaret ediyor, halkın beni unutmamasına çalıyorum. Gazeteciler hep peşimde. Hergün gazetelerde resmimi görmekten hoşlanıyor, ama özel hayatıma girmelerini istemiyorum.
Rüyamın sonlarına doğru Paris'teyim.. Eyfel Kulesi civarında dolaşırken eski mahalle arkadaşım "Dede" lakaplı Hidayet'e rastlıyorum. Sarılıp öpüşüyoruz. Ardından Dede'nin Mersedes'ine binip şehri dolaşmaya çıkıyoruz... Ne yazık ki, Sen Nehri üzerinde bir tünele girdiğimizde araba kontrolden çıkıyor, tam duvara çarpacağımız sırada uyanıyorum..
YORUMU: Evlenmek istiyorsun Güldane.. Ama gözün çok yükseklerde. Askerliğini yapmış, en az 8 yıl kesintisiz eğitimli, ayda 40 - 50 milyon kazanan bir delikanlı bulup evlen... Yoksa duvara çarpacaksın...

Sürekli üstü kapalı konuşan bir insanın kendi içinde hep tadilat var demektir!..

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr