ABD’de kalp krizi sonucu ölen değerli iktisatçı Erhan Göksel, ölümünden hemen önce Soner Yalçın’a gönderdiği mektupta 4 günlük gözaltı sonrasını şöyle anlatıyor:
“Hâlâ teknik altyapımı, hatta sekiz telefonumu iade etmediler. Üç ülkedeki ofislerimi kapayıp, Türkiye Verso’yu da askıya aldım. 29 kişiyi (üç ülkede toplam) işten çıkarmak zorunda kaldım. Adalet duygumdan dolayı kimseyi ortada bırakmadım, holdinglerin ödemediği kıdem tazminatı ödüyorum. Ayrıca SGK’dan maaş alsınlar diye ihbar tazminatı da ödedim. Burada kazandığım para onlara gidiyor.”
Erhan Göksel’in babası da oğlunun gözaltı olayından üç ay sonra ölmüştü.
Bir yılı aşkın süredir tutuklu olan Mehmet Haberal’ın babası vefat etti geçenlerde. Oğlu babasının cenazesine gidemedi.
İlhan Selçuk’un ağabeyi Turhan Selçuk geçen ay hayattan ayrıldı..
İlhan Ağabey’le ilgili de iyi haberler gelmiyor.
Türkan Saylan hocamız evi aranıp suçlu sandalyesine oturtulmasaydı herhalde daha uzun süre yaşayacaktı.
Diğer kimi Ergenekon mağdurlarının ya kendileri hastalandı, öldü.. Ya yakınları...
Haksızlığa dayanamayan kimileri intihar etti.
Kanıtsız suçlamalar... Ucu bucağı belli olmayan davalar.. Cezaya dönüşen tutuklamalar insanları kahrediyor...
Yakınları mağdurlardan daha ağır depresyonlar içine giriyor...
Eskiden faili meçhul cinayetler vardı. Bir kurşunla veya bombayla öldürülüyordu insanlar.
Durum “biraz” farklılaştı. İnsanlar ve yakınları artık kahırlarından ölüyor.
Çakma demokrasi perdesinin arkasındaki karanlıkta büyük dramlar yaşanıyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Kendi uçağımızı yapmaya hazırlanıyoruz” demiş.
Kaçış hazırlıkları ufaktan ufaktan başladı demek ki.
Fahrettin Fidan
Nükleer takas
Türkiye ve Brezilya öncülüğünde İran’la imzalanan nükleer takas anlaşmasının ABD’yi memnun etmediği malum. Sam Amca’nın bu işe öfkelendiği bile söyleniyor.
İran’ı denetime alan bir anlaşma neden ABD’yi mutlu etmiyor?
Cevabı çok zor olmasa gerek...
Çünkü ABD ve İsrail, İran’ı savaş tehdidiyle sıkıştırmayı ve sonunda rejimi devirmeyi çoktan kafaya koydular.
İran ne yaparsa yapsın “uluslararası gangster”ler her zaman yeni birtakım sataşma gerekçeleri bulacaktır.
Aynen Irak’ı işgal için kullandığı “kitle imha silahları” yalanı gibi, İran için de nükleer silah yalanını kullanacak. Olmadı başka sebep üretecek.
Daha 2002 yılında George Bush, İran’ı, Kuzey Kore ve Irak ile birlikte “şeytan ekseni”nin üyesi ilan etmişti... İran’ı yemeye ve petrolüne el koymaya o zamandan kararlı....
Ankara’nın komşularla yakınlaşma ve işbirliğini arttırma siyaseti olumludur
Ancak nükleer çatışmada arabuluculuk için araya girmesi gerekir miydi? Arabuluculuğun iki şartı vardır. Bir, taraflar sizin arabuluculuğunuzu kabul edecek... İki , (Annan planı gibi) özenle dokunmuş bir projeniz olacak... Koşullar tam oluşmadan araya giren arada kalır. Türkiye için şimdi öyle bir risk mevcut... Umarız çıkış yolunu bulmakta gecikmeyiz.
Fark
Tespit Bernard Lewis’nin:
“Ortadoğu ve Batı’nın ekonomik yaklaşımlarındaki farklılık, hiçbirinin önleyemediği yolsuzluk yöntemlerinde bile açıkça görülür. Batı’da para piyasada kazanılır ve iktidar satın almakta kullanılır. Doğu’da iktidar ele geçirilir ve para kazanılır.”
(Suat Özkaplan’a teşekkürle)
İktidar yanlısı basına “yandaş basın” denilmesine kızanlar var.
Onları memnun etmek için yeni bir sıfat kullanılabilir: “yağdaş basın”...
Haldun Ertem
Altın
Siyanürle altın üretimi sağlıklı mı, zehirli mi? Konu yıllardır tartışılıyor. Yalnız madenciler değil, koca koca maden profesörleri de siyanürle üretimin zararlı olmadığı yolunda mütalaa veriyordu. Ne mi oldu?
Avrupa Parlamentosu birkaç hafta önce siyanürle altın ve diğer madenlerin üretilmesinin AB Komisyon’u tarafından en geç bir yıl içinde yasaklanmasını önerdi. Rahmetli Hopdediks haklı çıktı. Siyanürün suları ve toprakları kirlettiği bilimsel olarak kabul edildi. Kararı Türkiye’de uygulamak için AB Komisyonundan karar çıkmasını beklemek gerekmez. Hemen uygulanmalı...
Eurovision şarkı yarışmasına “Manga” adlı toplulukla katılmamız da gösteriyor ki ülkemizdeki “askeri vesayet rejimi” en azından müzik piyasasında devam ediyor...
Gülhan Elmas
Kadın
Hakkâri Belediyesi ile Belediye-İş sendikası arasında imzalanan ve 172 işçiyi kapsayan toplu sözleşmeye bugüne dek eşine raslanmamış bir madde konuldu...
Buna göre kadına şiddet uygulayan personelin iş akdine son verilebilecek.
Sözleşmede, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın çalışanların ücretli izinli sayılması da kararlaştırıldı... Aile içi şiddet tespit edildiği takdirde önce şiddet uygulayan işçinin maaşının yarısı şiddete maruz kalan eşine ödenecek, tekrarlanırsa işçinin akti feshedilecek.
Zeytin!
TBMM Komisyonu’ndan geçen yasa tasarısının zeytin alanlarına büyük zarar vereceğini dün yazmıştık. Zeytin şimdilik kurtuldu sayılır. Nasıl mı? AKP yanlıştan döndü o yüzden. CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam anlatıyor:
”Tasarı bu haliyle Genel Kurul’a giderse orada daha sert muhalefet yapacağımızı açıklamıştık. Sanıyorum bu tehdidimiz etkili oldu. Perşembe akşamı AKP’nin çağrısı üzerine Meclis’te grubu olan dört partinin temsilcisi bir araya geldik. AKP’yi temsil eden Ali Bayramoğlu, tasarı Genel Kurul’a geldiğinde zeytincilikle ilgili maddeleri tasarıdan çıkaracaklarına söz verdi.”