Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere "Yeni oyalama taktiği"AKP yanlısı Yeni Şafak'ın manşeti ise şöyle:"PKK'yı çizdiler; Erdoğan ile Bush, Oval Ofis'teki tarihi görüşmede terör örgütünü bitirme konusunda uzlaştı..."Diğer gazeteler de bir uçtan ötekine haberler ve hayaller sergiliyordu... Başbakan Erdoğan ne çıkardı Washington'dan?Eski Terörle Mücadele Koordinatörü Orgeneral Edip Başer diyor ki:- Başkan Bush'un söyledikleri arasında "PKK bizim de düşmanımızdır" sözü dışında yeni birşey yok...Orgeneral Başer daha da ilginç bir saptamada bulunuyor...Başkan Bush'un görüşmeden sonraki şu sözüne dikkati çekiyor:"Biz PKK'dan kendimizi nasıl koruyacağımız üzerinde düşündük."Yani Bush ile Erdoğan PKK'yı nasıl yok edeceklerini değil de PKK'dan nasıl korunacaklarını düşünmüşler!Beklediğimiz ama Bush'un söylemedikleri mi?Kuzey Irak'taki PKK kamplarının kapatılacağına ilişkin hiçbir şey söylemedi. PKK liderlerinin yakalanması konusunda da herhangi bir vaatte bulunmadı. Bush istihbarat paylaşımından söz ediyor... Terör Uzmanı Ercan Çitlioğlu, doğru istihbarat verilse bile üç saat sonra kıymetinin kalmayacağını, zira militanların süratle yer değiştirdiğini anımsatıyor... Zaten PKK'yı yakalamaya niyetli olsalar üç gün önce rehine teslimi sırasında ayaklarına gelmişlerdi, yakalamazlar mıydı? Adı stratejik ortak, ama güvenimiz sıfır... Başbakan Erdoğan'ın ABD'de ne elde ettiğini öğrenmek için dün gazeteleri önüne serip teker teker okuyan bir vatandaş kuşkusuz şaşırır kalırdı.. Örneğin Cumhuriyet'in manşeti şu: ABD, Kuzey Irak'ta El Kaide için operasyon başlatmış. Bir devletin başkasından izin almadan operasyon yapabilmesi ne kadar kıskanılacak bir durum... Futbolumuzda her şey iyi de yalnızca hakemler aksıyormuş gibi bir hava var... Onlar gerçekten kötü insanlar mı? Yoksa kulüp yöneticileri ve taraftar onları kendi yanına çekmek için bütün yolları zorladığı için mi bozuldu hakem kurumu? Bu ülkede herşey ahlaklı da bir tek hakemler mi ahlaksız? Yoksa hakemler toplumdaki bozulmanın sahaya yansımasından mı ibaret? Her şey bozukken yalnızca hakemlerin dürüst olmasını istemek haksızlık olmaz mı? Ah şu hakemler! Procter and Gamble firmasına ait "Head and Sholders" adlı şampuanın TV'de yoğun bir reklam kampanyası yapılıyor. Spotlarda "Her 10 Türk dermatoloğunun 7'si şampuanımızı önermektedir" deniyor. Bir başka benzer firmanın yetkilisi dermatologlar arasında küçük bir anket yaptığını katiyen böyle bir sonuç çıkmadığını bildiriyor... Acaba Procter Gamble firması bu yüzde 70 oranına nasıl vardı? Elinde bir noter belgesi var mı?Reklamda bir başka spot: "Bu şampuan kullanılırsa, kepek sorununuz % 100'e varan oranda düzelir ve bir daha da tekrarlamaz..." Rakip firma diyor ki: "Kepek insanın iç dünyasının ürettiği bir hastalıktır. Hiçbir kozmetik şampuan tedavi edici ilaç etkisi yapamaz, olsa olsa tedaviye yardımcı olabilir..."Evet... Reklam sahibi bu iddialara ne diyor? Bir reklama itiraz "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiçbir mensubu böyle bir duruma düşmemeliydi. O gece teröristlerle gitmiş olmalarını içime sindiremedim."Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, PKK'nın kaçırdığı 8 askerimizle ilgili aynen böyle dedi. Okurumuz Kemal Özçelik, dün gönderdiği notta bu sözleri hatırlattıktan sonra şöyle devam etmiş:"Benim de, 'Bu duruma düşülmemeliydi' dediğim, 'İçime sindiremediğim' o kadar çok şey var ki. Örneğin; Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün 2002 seçimleri öncesi ABD'ye gidip bu ülkenin yöneticilerinden iktidar desteği istemelerini... Bunun için olmayacak sözler vermelerini... İktidar olduktan sonra Amerika'nın Irak için istediği tezkereyi Meclis'ten geçirebilmek için, "Tezkere geçmezse memur maaşlarını nasıl ödeyebileceğimizi de düşünün" diyerek vekilleri tehdit etmelerini... Yeni TCK'ya önce zinayı suç gören madde koymalarını... AB'den tepki gelince anında çark etmelerini... Bugün Cumhurbaşkanı olan kişinin Dışişleri Bakanı'yken eşiyle birlikte Türkiye'yi AİHM'ne şikâyet etmesini... Cüneyd Zapsu'nun TC Başbakanı için Amerikalılara, "Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın" demesini... Hamas liderini Türkiye davet eden Başbakan'ın Amerika ve İsrail'den tepki gelince bu liderle havaalanında karşılaşmamak için kendisini bir mobilyacı dükkânına atmasını... Bush'un Türkiye'yi ziyaretinde koskoca bakanlarımızın ABD'li korumalara ellerini açıp zehirli madde sürülmüş mü yoksa sürülmemiş mi diye kontrol yaptırmalarını... Sınır ötesi harekât yapabilmek için aylardır Amerika'nın ağzına bakmalarını... Talabani, Barzani gibi aşiret liderlerinin her türlü küstahlıkları karşısında tepkisiz kalınmasını... Bu kişilerle bir türlü anlayacakları dilden konuşulmamasını vs. içime sindiremedim. Bütün bunları yaşarken hep, "Atatürk'ün ülkesi bu duruma düşürülmemeliydi" dedim... Sindirella durumu Habertürk'ün 70 milyon yurttaşın katıldığı Mehmetçik kampanyasında toplanan para 80 trilyon... Öte yandan Çankaya Köşkü'nün Hayrünnisa Gül'ün istediği şekilde tadil edilmesi için bütçeye konan para 30 trilyon... Başbakan'a alınacak uçak 50 trilyon... Ediyor toplam 80 trilyon... Para ne zor toplanıyor, ne kolay harcanıyor... Öyle değil mi? m.asik@milliyet.com.tr