Açık Pencere "AB, Türkiye'yi İslamlaşmaya doğru itiyor... Türkiye, AB'nin dayattığı demokratik reformları yerine getirmesi durumunda bir İslam devleti olacaktır.""Erdoğan'ın stratejisi, AB'yi kullanarak Türkiye'de ordunun gücünü çözmek ve Atatürk tarafından ortadan kaldırılan ülkenin Müslüman kimliğini geri getirmektir." "Türkiye'de laikliğin güvencesi olan ordunun gücünün ortadan kalkması durumunda köktendinciliğin önündeki son engel de kalkmış olacaktır." (5 Ekim Cumhuriyet)* * *İtalyan profesörün söyledikleri bizler tarafından 5 yıldır yazılıp çiziliyor... AKP'nin AB hevesinin bir taktik olduğu, AB'ye girer gibi yaparak demokrat göründüğü, amacının orduyu pasifize etmek olduğu hep söylendi... Aynı süreçte AB sürekli olarak TSK'nın siyasetten uzak durması yönünde uyarı ve çağrı yaptı. Bir tek defa olsun laikliğe yönelik tehlikeler üzerinde durmadı. İlerleme raporlarına bu konu hiç girmedi. A. Gül cumhurbaşkanı olduktan, atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonradır ki, AB laiklik konusunda uyarılara başladı.Laik cumhuriyete karşı ABD destekli bir AB - AKP ortak oyunu mu var? İtalyan profesör onu işaret ediyor. Washington merkezli Hudson Enstitüsü'nde bu defa düzenlenen konferansın konusu "Avrupa Politikasında Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Laikler" idi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan İtalyan Profesör Roberto de Mattei, hem oturum sırasında hem oturum sonrasında cumhuriyet muhabiri Elçin Poyrazlar'a ilginç beyanlarda bulunuyor. Diyor ki: ABD Başkanı Bush Müslüman uluslarla gurur duyuyormuş. Özellikle Irak'taki din kardeşlerinin katliamına sesi çıkmayan Müslüman ulusları çok seviyordur. NTV'de Profesör Emre Kongar ile Mehmet Barlas'ın haftada 4 gün yapılan atışmalı, tartışmalı "Yorum Farkı" programını fırsat buldukça izliyoruz... Emre Kongar akil adamı canlandırıyor. Sürekli doğruları söylüyor. Sürekli Mehmet Barlas'a gol atıyor. Barlas genellikle lafı saptırıyor, konuyu belirsiz mecralara sürüklüyor, zayıf kalıyor. En azından biz öyle algılıyoruz...Fakat... Bu iki ünlü isim stüdyodan çıkınca roller değişiyor. Mehmet Barlas son madel Mercedes'ine biniyor, Boğaz'ın Anadolu yakasındaki gösterişli kâşanesine yollanıyor. Emre Kongar ise mütevazı otomobiliyle Etiler taraflarında, Yahudi mezarlığının bitişiğindeki apartman dairesinin yolunu tutuyor.Golü atan fakir, yiyen zengin... Kapıdan dışarı çıkınca sosyal statü altüst oluyor. Burada bir adaletsizlik yok mu?Bir dostumuz:- Hayır yok, dedi...- Neden yok?- Dostum, senin gibi adamlar doğruları savunmanın marifet olduğunu sanırlar! Bu her zaman böyle değildir. Kimi zaman zor olan "yanlışı savunmak" tır. Bazılarına göre önemli olan doğrunun üzerine sis bombası atarak gerçeği perdelemek, saçma atarak kafaları karıştırabilmektir. Mehmet temsil ettiği sınıf adına işte bunu başarıyor. Bu da yetenek ister. O yüzden ödüllendiriliyor...Dostumuz haklı gibi görünüyor... Bilmediğimiz neler varmış... Zengin ve fakir Andrew Mango "Atatürk" adlı kitabında anlatır... Yıl 1937... Atatürk 56 yaşındadır... Hatay konusunda Fransa'ya meydan okurken bir gün Fransız Büyükelçisi aracılığıyla bu ülkeyi: "Cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim ve gönüllü olarak savaşa katılacağım" diye tehdit eder..." Tehdit inandırıcı olmasa da kararlılığın ifadesidir. Fransa bir süre sonra pes eder... Onlara İzmir'de rasladım... Sinema artisti kadar yakışıklı bir delikanlı: Alp Kaan Koçak... Bir üniversiteli kızımız; Simay Kardeş... Ve bir Fransız kızı: Marthe Lucquiand... Yazın 4 - 5 ayını deniz kenarında geçiriyorlarmış... Plaj sefası mı? Hayır... İzmir yakınındaki Şakran'da bir özürlü kampında çılışıyorlar. Hem de 6 ay boyunca gönüllü... Alp kampın koordinatörü... Şu anda yine kamptalar... Almanya'dan 25 engelli gelmiş... Türkiye'den de 11 engelli... Alternatif Yaşam Derneği'nin dış ülkelerle ortak düzenlediği Afacan Motel'deki kampta engellilere yüzme, dalma, ata binme, dans gibi sporlar öğretiyorlar, dil dersi veriyorlar, onlara yaşama sevinci aşılıyorlar... Yabancı ülkelerden, ta Japonya ve Kore'den de gönüllüler var kampta. Çünkü bir dönem engellilerle gönüllü çalışmak hem öğrenim hem iş yaşamında avantaj sağlıyor. Alp, Simay ve Marthe'ın ise hiçbir beklentileri yok. Böyle gençler de var aramızda. Pırıl pırıl yürekler... Şakran Yeni Anayasa taslağını hazırlayan ekipte "aşk söylentisi" varmış. Bilemeyiz. Ama taslaktaki "din devleti aşkı" apaçık ortada. m.asik@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025