Fıkra Mine Kırıkkanat'tan...
İki entel laz, Yunus ile İdris barda oturmuş söyleşiyorlar.
- Uy uşağım Yunus, sen benden daha entelsun. Söyle baa, bizim Rize'nin adı niye Rize'dur..?
Yunus piposundan bir nefes alıp anlatmış:
- 1503 yilınun soğuk bir kış günu... Temel Reis karısı Emine'nin dırdırından sıkıldı, atladı kayığına, asıldı küreklerine, açıldı Karadeniz'e . Gün bitti Temel Reis dönmedi. İkinci gün geçti, yine dönmedi. Üçüncü gün, Emine deniz kenarına gitti. Enginlere bağırdı: "Temel, uy Temel'um nerelerde kaldun. Niye dönmeysun?" İşte Rize'nin adı o gün bugün Rize'dur...
İnternette dolaşan bir kısa hikâye..
Gömlek yüklü minibüs yolda ilerlerken trafik polisi durduruyor.
Ve soruyor:
- Arabada ne var?
- Gömlek var abi buyurun bir tane hediyemiz olsun...
sonra yoluna devam ediyor. Çok geçmeden ekip otosu sirenleri yakmış vaziyette yaklaşıyor. Araçtan su sözler anons ediliyor:
- Birader, bir numara büyüğü yok mu?
Dünyadaki en boş adam, iç dünyasına sadece kendisini doldurmuş adamdır.
Ay sonuna dek izinli sayılmamızı
saygılarımızla rica ederiz.
Temel nişanlısı Fadime'yi gezdirmek için arabasına bindirir...
Vites atarken, eli hafif yollu nişanlısının bacağına değer...
Fadime kıpkırmızı kesilir...
Bir süre sonra evlenirler ve balayına çıkarlar...
Bodrum'da otelin önüne gelince Temel kontağı kapatır...
El frenini çekerken eli yine Fadime'nin bacağına değer...
Fadime yine kızarır ve Temel'e: "Ula artuk evlenduk, daha ileri gidebilursun" der..
Temel arabayı çalıştırır ve Kuşadası'na doğru yola koyulurlar!
Doktor okurumuz Figen Özdemir'den bir tıp bilmecesi...
Baba ile oğul aynı otomobilde trafik kazası geçiriyor...
Baba olay yerinde ölüyor.
Oğul ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor. Ve operasyon için ameliyathaneye alınıyor... Fakat doktor:
- Ben bu ameliyatı yapamam! Çünkü bu benim oğlum! diyor...
Bu nasıl oluyor?..
(Cevap: Çünkü ameliyata gelen doktor çocuğun annesidir...)
Türkiye Avrupa Birliği tarafından en çok işkence yüzünden eleştirilir. İşkence yüzenden suçlanan kurumların başında Emniyet teşkilatı gelir. Emniyet teşkilatı İçişleri Bakanlığına bağlıdır. İçişleri Bakanını da yıllardır Mesut Yılmaz atamaktadır.
Siz bugüne dek Mesut Yılmaz'ın işkenceye karşı tavır aldığını veya bir bakanını uyardığını duydunuz mu?
Aynı İçişleri teşkilatı "demokratik gösteri" lerin üzerine en vahşi biçimde gider, suçu bir basın bildirisi okumak olan insanları kıyasıya döver...
Mesut Bey demokrasiye yönelik bu açık saldırıları da sadece seyreder.
Kendi yetki alanında demokratlaşmayı ve AB ile yakınlaşmayı sağlayacak adımları atmayan Mesut Bey'in tutup da tek engelmiş gibi "ulusal güvenlik konsepti" ni gündeme getirmesi inandırıcı olabilir mi?
Evet "Ulusal güvenlik" bahanesi bugün demokratik açılımların önündeki en çetin engellerden biridir. Tartışılmalıdır. Ne var ki demokrasi mücadelesi demokrat liderlerin öncülüğünde yapılırsa başarıya ulaşır. Bu basit gerçeği ıskalamayalım...