Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere - Siyasetteki geleneksel "sağ - sol karşıtlarının ve rekabetinin yerine" siyasiler arasında Batı ile işbirliği yapanlar ve işbirliğine karşı çıkanlar ayrışması keskinleşmeye başladı.Tespit yerindedir...Sağ, sol, merkez ayrımları yerine artık Amerikancı - ulusalcı saflaşması dikkati çekiyor...Prof. Manisalı bir parantez açma ihtiyacı hissediyor:- Bir işçi sendikası ABD'ci ve AB'ci olabilir. Ancak bu sendikanın sadece üst yönetimi bu kimliğe sahiptir. Geri kalan büyük çoğunluk yani taban ulusalcıdır. Türkiye'de yüzde 90 Amerikan karşıtlığının olması, bunun en önemli kanıtıdır.* * *Türkiye 1950'den beri ABD'ye bağımlı iktidarlar tarafından yönetiliyor. Her iktidar belli ölçüde Amerikancıdır. Ancak hiçbir iktidar AKP kadar bağımlı olmadı. Ulusal onurdan uzaklaşmadı. O kadar ki... Müslümanlığı kimselere bırakmayan bu kadro hukuksuz savaşta ABD'nin Irak'taki Müslümanları katletmesine tam destek veriyor. Bu kadar uydulaşan bir partiye ABD eşit ortak gözüyle bakmaz. O yüzden "ittifak" denilen şey tam bir "sömüren - sömürülen" ilişkisine, tek taraflı hizmet sözleşmesine dönüştü... O yüzden Türkiye şamar oğlanı muamelesine layık görülüyor. Bu kafalarla bugünkü çıkmazlardan kurtulmak olası mı? Profesör Erol Manisalı, ABD ve AB'nin sömürge bellediği ülkelerde yeni bir saflaşmanın ortaya çıktığına dikkati çekiyor: Roberto Carlos Fener'e transfer olunca Real Madrid'li takım arkadaşları yüzlerini peçeyle örter gibi yapmışlar. Eskiden böyle şeylere kızardık... Artık kızamıyoruz... Dün ajanslara acil koduyla düşen PKK'nın ateşkes ilanı ne anlama geliyor? Bu gerçekten samimi bir ateşkes kararı mıdır yoksa taktik icabı alınan bir karar mıdır? Eski asker ve istihbarat uzmanı, TOBB Üniversitesi öğretim üyesi Nihat Ali Özcan'a kulak veriyoruz."Bana göre bu kararın hiçbir anlamı yok. Olsa olsa bir taktikdir ve dünyaya bakın ben ateşi kestim, iyi niyetimi gösterdim mesajı vermektir. Ateşkesi kendisine saldırı yapılmaması koşuluna bağlıyor. Sen bu ülkenin meşru silahlı güçlerinin karşısına silahlı bir başka güç olarak çıkacaksın ve meşru gücün bunu kabul etmesini, seni görmezden gelmesini isteyeceksin. Olacak şey mi? Kimi siyasi iktidar mensupları kendi taraftarlarına el altından, bakın biz bastırdık, ateşkesi ilan ettirdik ama asker kabul etmiyor, çatışmayı sürdürüyor şeklinde propaganda yapabilir. Ateşkesten bu şekilde siyasi rant elde etmek isteyebilir. Ancak toplumdan gelecek tepkiyi bildikleri için bunu tabii ki açıktan yapamazlar. Bana göre birileri seçim öncesinde iktidarı rahatlatmak için devreye girdi. Ateşkes taktiği! Profesör Osman Özsoy, seçimler arifesinde adayları yakından ilgilendirecek bir kitap yazdı: Seçim Kazanma Sanatı... Kitaptaki öğütler yalnız adayları değil halkın karşısına çıkan türlü meslekten pek çok kişiyi ilgilendiriyor... Kürsüde başarılı olmanın yolları adlı bölümü okuyalım: Kürsüye gelirken kendinizden emin görünün...Kürsüye ilerlerken ve konuşma sırasında ceketinizin önü ilikli olsun...Kürsüye ilerlerken zoraki çıkıyormuş gibi bir izlenim oluşturmamalısınız. Yüzünüzde hafif bir tebessüm, yıllardır bir arada olduğunuz dostlarınız arasındaymışsınız gibi içten davranmalısınız...Etkili konuşma için ayakta durmayı tercih edin. Tarihte iz bırakan konuşmaların çoğu, ayakta yapılan konuşmalar olmuştur... Konuşurken kürsüye abanmamalısınız. Böyle bir durum, dinleyiciler üzerinde olumsuz etki oluşturur...Kürsüde konuşurken iki ayağınızı sağ ve sol tarafa doğru açmamalısınız. Bu insanı bayağı ve kaba gösterir. Sağ ayağınızın 10 - 15 santim sol ayağınızın önünde bulunması aynı zamanda elleri daha iyi kullanma ve dengeyi daha iyi tutturma konusunda ergonomik bir rahatlık sağlar...Konuşurken ellerin cepte bulunması, önde veya arkada bağlanması dinleyiciler tarafından saygısızlık gibi algılanır. Kürsüde en iyi duruş, sol kolla kürsüye hafifçe yaslanmak, sağ kolu da konuşmanın muhtevasına göre hareket ettirebilecek şekilde kullanmaktır... Seçim sırları... Korkmaaa sönmez bu şafaaaak... diye başlıyor ve coşkuyla gerisini getiriyoruz... Bizim bir milli marşımız var. Milli marşın sözleri var. Ne var bunda diyeceksiniz... Efendim herkes bu kadar şanslı değil. Örneğin İspanyollar... İspanya'nın milli marşının müziği var ama sözü yok. O yüzden marşları çalınırken, sap gibi duruyorlar... Özellikle milli maçlarda diğer takım taraftarı milli marşı haykırırken kendilerini mutsuz hissediyorlarmış... Ve işte o yüzden geçen hafta İspanya'da milli marşa söz yazılması için çalışmalar başlatıldı... Hayırlısı! m.asik@milliyet.com.tr Sözsüz bir marş