Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Ancak dağ fare doğurdu. Sayın Başbakan, sakat çocuğu için iş isteyen bir anneyi azarlayarak, "Önce sağlam çocuğuna iş iste" dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı, açık olan sakat kadrosuna "Görüntüleriyle kurumun imajını bozar" diyerek sakat personel almadı. Orman Bakanı Pepe, "Ormanları yakanı tespit ettik. Sakat kişiler yakıyor, bundan sonra sakat kişilerin ormanlara girişini yasakladık" diye beyanat verdi.Vergiden muaf olan özel tertibatlı otomobil yasasını değiştirip motor hacmine sınırlama getirdiler. Yurtiçinden almış olduğumuz özel tertibatlı otomobilleri vergilendirdiler. Çalışan sakatların 15 yıl olan emeklilik haklarını gasp edip, 18 ve 20 yıla çıkardılar... Yani hep aleyhimize çalıştılar. Dünya Özürlüler Gününde, Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Şükrü Boyraz, AKP iktidarının seçim öncesi, özürlüler için çok zengin vaatlerde bulunduğunu anımsatıyor. Şöyle devam ediyor: Kültür ve Turizm Bakanı Mumcu, çeşitli sanat kuruluşlarına sanatçı almak için açılan sınavları iptal etmiş. Bakanlığın adındaki "kültür" bölümü bir işe yaramıyor anlayacağınız... Türkiye Özürlüler Federasyonu Genel Başkanı Fikret Gökçe ile Özürlüler Günü üzerine konuşuyorduk, dedi ki:"Murat Karayalçın zamanında Ankarada 20 civarında özel dizayn edilmiş özürlü otobüsü hizmet veriyordu. Bugün bazı küçük Anadolu kentlerinde olmasına karşın, Başkent Ankarada böyle bir tane bile otobüs çalışmıyor. Özürlüler Günü dolayısıyla yurdun pek çok yerinden Ankaraya gelen yüzlerce arkadaşımız sırf bu nedenle Anıtkabirde Atayı ziyaret programımıza katılamadı." Özürler Fransız - Alman yapımı Airbus uçağı ihalesi ABye karşı en büyük kozumuzdu. 36 Airbus uçağı için fakir milletin 2.8 milyar doları gözden çıkarılmıştı. Bu büyük kaynağı ABye tam üyelik yolunda koz olarak kullanabilirdik. Ne var ki Tayyip Erdoğan, anlaşmayı 17 Aralıkı beklemeden yaptı. Bu kozu heba etti. Almanya Başbakanı Schröder, Airbus anlaşmasını cebine koyduktan sonra ağız değiştirdiği gibi Chirac da üyeliği iyice yokuşa sürmeye başladı. Tüccar Başbakan, yabancı liderlerle alışverişte pek başarılı doğrusu! Airbus kozu gitti Yukarıda gördüğünüz figür, yani bildiğimiz pisuvar (erkek tuvaleti) Marcel Duchamp adlı sanatçının, 87 yıl önce çizdiği "Çeşme" adlı eseridir. İngilterede yapılan bir ankette bu figür "modern sanatın gelmiş geçmiş en etkili eseri" seçildi. Picassonun "Guernica", Matissein "Kırmızı Stüdyo", Warhollun "Marlyn" tabloları geride kaldı... Çeşme Kızıltepede işlenen insanlık suçu, sivil toplum kuruluşlarının, basının ve Meclisin el koymasıyla karanlıktan aydınlığa çıktı. Şimdi baba oğulu kurşunlayanların yargılanması ve cezalandırılması bekleniyor. Türkiye bu cinayeti lanetliyor...Hepsi tamam... Ama Amerikanın Adana Konsolosunun Kızıltepeye gitmeye hakkı var mı?Irakı işgal eden ve 100 bin insanı sebepsiz yere öldüren Amerikanın Türkiyede hukukun uygulanmasını denetlemeye ne hakkı olabilir?Biraz utanma yok mu Amerikalı diplomatlarda?* * *Irakta katledilen şoförlerimizin sayısı, İngilterenin Irakta kaybettiği asker sayısını geçti... Ölümler devam ediyor? Çünkü hükümet yurttaşların canını korumaya yönelik önlem almıyor. Peki neden? Çünkü şoförler Amerikan üslerine yük taşıyor ve bu yükün taşınması bizim insanımızın canından fazla önem taşıyor. Hükümet hizmette kusur etmemek için Türk insanının kendisini ateşe atmasını önlemiyor. Başka izah tarzı var mı? Kızıltepeye ziyaret Medyada başlıklara üstünkörü bakarsanız, Almanya Başbakanı Schröder ile Fransa Devlet Başkanı Jacques Chiracın, Türkiyenin tam üyeliği konusunda anlaştıklarını sanırsınız... Bir büyük gazetenin başlığı şu örneğin:"Devler Türkiye için anlaştı"Oysa haberleri dikkatle okursanız "Devler"in Türkiyeyi üye yapmak için değil, uyutmak üzerinde anlaştıklarını şıp diye görürsünüz...Schröder, eski demeçlerine göre daha ucu açık (belirsiz) konuşuyor... Chirac ise, olumsuzluğu daha net ortaya koyuyor... Fransızların 3 senaryosu var:1) Görüşmeler tam üyelikle sonuçlanabilir, o zaman Fransada referanduma gidilir.2) Müzakereler sonuçsuz kalır...3) Türkiye ve AB, müzakerelerin tam üyeliğe götüremeyeceğini görürler, özel statü üzerinde anlaşırlar...Tam üyeliği öngören sadece ilk maddedir...Ancak AByle Türkiye tam üyelik üzerinde anlaşsalar bile Fransada referandum yapılacak, halkın oyuna başvurulacaktır... Ne zaman? 10 - 15 yıl sonra.Yani siz 10 yıl her tavizi verseniz, her taahhüdü yüklenseniz ve tüm diğer ülkelere tam üyeliği kabul ettirseniz bile nafile... Fransız halkı referandumda yüzde 51 oranında "hayır" dedi mi, bütün çabalar yatacak...Bu arada hiç kuşkunuz olmasın Fransa kendi anayasasına "referandum" şartı koyunca Avusturya, Kıbrıs gibi ülkelerin aynı yola gitmemesi için de sebep kalmayacaktır.Chirac - Schröder görüşmesinden çıkan sonuç, "Hedef tam üyeliktir ama sonuç tam üyelik olmayabilir" şeklinde tercüme edilebilir.Türkiye, bu koşullarda müzakerelere başlamayı kabul edemez...Türkiye, diğer üyelerden farklı muameleyi kabul edemez.Ankara, 17 Aralıka kadar kesin bir tavır almazsa, müzakereler "Avrupaya esaret" hedefine yönelik olarak başlayacaktır.Bu koşullarda müzakereye başlamak "ülkeyi satmak" demektir... Hedef: Tam esaret! Fırtına, yağmur, soğuk... Ne varsa üstüne çek! Bu çetin yolculuğun sonunda, gün gelecek, Sırma saçlar saracak her kan akan yerini, Gül dudaklar öpecek o kırbaç izlerini... Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle Dağ, taş deme arkadaş, gün batmadan ilerle! Gün batmadan ilerle Bir insanın güvenilir olmasını istiyorsanız ona güvenin. m.asik@milliyet.com.tr