Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Hiç önemi yok... O delegeler halkın temsilcisi... Delege Ankaraya gelirken halk diyecek ki: "Git Sarıgülü seç, gel"... O kadar... CHP il başkanları, ilçe başkanları iktidar olmak istiyorlar. Bu genel başkanla parti yıllardır iktidar olamıyor. Delegeler oylarını, kendilerini iktidara getirecek isme vereceklerdir... Değişimin önünü tıkamaya delegenin de hakkı yok...- Kurultay sizin için düzenlendi. Bir Sarıgül kurultayı olacak galiba...- Hayır, "Baykala evet mi, hayır mı?" kurultayı olacak...- Kuraltaya doğru bir kadro açıklayacak mısınız?- Elbette... CHPnin, partiye gönül vermiş ama dışarıda kalmış çok yetenekli ve nitelikli isimleri var. Onları da kadroya alacağız.- Sizin için fikri arka planı, entelektüel birikimi yok, diyorlar... - Ben Nobel Ödülüne aday değilim, CHPyi halkımızla buluşturmaya adayım. Partinin başına çok profesörler, doçentler, entelektüel birikimli arkadaşlar geldi ama partiyle halkı buluşturamadılar. Biz halkla parti arasındaki yapay duvarları kaldıracağız. En birikimli kadroları kuracağız. - Kurultayı kaybederseniz?- CHPli belediye başkanı olarak göreve devam edeceğim tabii ki... Sonrası halkın takdiri... Acaba Mustafa Sarıgül, nasıl bir ruh hali içinde? 29 Ocakta yapılacak kurultayın delegelerinin çoğunlukla Baykal yanlısı olması onu umutsuzlandırıyor mu? Sarıgülün yanıtı: Başbakan Erdoğan, taziye ziyareti için G. Asyaya gidiyormuş. İyi... Felaketzedeler zaten dertli, bir de "Tayyip Bey niye gelmedi" diye üzülmesinler... Uluslararası anlaşmaları çözümlemenin ilmini yapmış, Lozanın 900 sayfalık kitabını hazırlamış dış politika uzmanı Doç. Çağrı Erhan, 17 Aralık Brüksel zirvesini yorumlarken şu iki sonucun altını çiziyor:- Kıbrıs Cumhuriyetini tanımak, müzakerelere başlamanın önkoşulu haline gelmiştir...- Sonuç bildirisinde çizilen çerçeve içinde, Türkiyenin ABye tam üye olma ihtimali sıfırlanmıştır. Doç. Çağrı Erhanın geniş incelemesi, "www.inadina.com/inadeski/sayi151" adresinde. Neyin bayramıydı? Tarihi SEKA kâğıt fabrikası, 27 Ocakta kapatılıyor. Çalışanların iş akitlerine o tarih itibarıyla son veriliyor. Fabrikanın 734 çalışanı, bu cumartesi günü İzmitte büyük bir miting yapacak. Kurban Bayramı arifesinde de, fabrikaya girip bir daha çıkmama eylemi var. İşçiler, "Fabrikayı bize versinler, çalıştırıp kâr edelim" diyorlar. Ne var ki hükümet, fabrikaları çalıştırdıkça değil, kapattıkça aferin alıyor dış dünyadan. Üretim heyecanı yok. Sonuç bu... SEKAnın sonu... Çürük okul binalarından şikâyet üzerine, Müteahhit Osman Günay şöyle demişti dün:- Devlet kontrol görevini yaparsa, müteahhit çürük bina yapamaz...Mimar B. Akıncı, gönderdiği notta diyor ki:- Sayın Osman Güney acaba, "Müteahhit doğası gereği hırsızdır, devlet onun hırsızlık yapmasına engel olsun" mu demek istiyor?Dediği doğru da olsa konu o kadar basit değil.Eğer bu işler mafyanın veya mafya bağlantılı kişilerin elinde ise...Bu hukuk dışı güce devlet engel olamıyor, sizi o kaba güce karşı koruyamıyorsa...Hukuk suçluyu cezalandır(a)mayıp masumu suçlunun eline bırakıyorsa...Adalete olan güven erozyona uğratılmışsa...Çalınan meblağın hatırı sayılır kısmı rüşvete ayrılıyorsa...Toplum, "Ahlak" denince sadece belden aşağısını anlıyorsa...Siyaset büyüğümüz "eşantiyon"lara meraklıysa...Medyadaki destekçileri bu davranışı "uyanıklık" olarak algılıyorsa...İktidardakiler, "ihaleye fesat karıştırma" gibi suçlardan yargılanıyor ve kurtulmak için dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıyorsa...Muhalefet partisi bile içindeki rüşvet söylentileri ile çalkalanıyorsa...Bizim elimizden "oooof offf" demekten baska bir şey gelmiyorsa...Yandı gülüm keten helva... OF! m.asik@milliyet.com.tr Yandı gülüm