Yerel seçimlere dönük müthiş bir hile ihbarı yapıyor CHP Milletvekili Ahmet Ersin...
Vatandaş eskiden bir mahalleden bir mahalleye taşındığında önce eski mahallesinin muhtarına gidip kaydını sildirir... Buradan aldığı nakil belgesini yeni muhtarına verip kaydını o mahalleye yaptırır... Yeni muhtar Form 5 adı verilen ve üç nüsha olarak hazırladığı belgenin birini kendisinde sakladıktan sonra kalan ikisini eski muhtar ile mahallenin bağlı bulunduğu karakola gönderirdi.
Nakil sıkı kayıtlara bağlanmıştı...
Ahmet Ersin diyor ki:
- AKP bir yıl önce yeni bir uygulama başlattı. Artık muhtarlıklar devre dışı. Bir vatandaşın nüfus müdürlüğüne gidip, ben filanca adresten falanca adrese taşındım diye beyanda bulunması nakil için yeterli. Bu yeni düzenleme ile seçimlerde büyük sahtekârlıklar yaşanabilir.
- Örneğin?
- Örneğin İzmir’in bazı ilçelerinde CHP’nin ezici üstünlüğü var, bazılarında AKP az bir oyla seçimi kaybetmiş. AKP, az oyla kaybettiği ilçelere, kazanma umudu sıfır olan ilçelerden kâğıt üzerinde seçmen kaydırabilir. Bunun için AKP'li seçmenin nüfus müdürlüğüne gidip, hiçbir belge göstermeden sadece beyanda bulunması yeterli...
- Bu tür kaymalar başladı mı acaba?
- Benim İzmir Nüfus Müdürlüğü’nden aldığım bilgiye göre son sekiz ayda sadece merkez ilçeler arasındaki nakil olayı 30 bini bulmuş...
- İyi de yalan nakil beyanında bulunmanın cezası yok mu?
- Cezası 6 aydan 4 yıla kadar hapis. Ama bu işi kim kovuşturacak, kim soruşturacak? Şu ana kadar bu suçla ilgili olarak tek soruşturma açılmamış...
Masumiyet Müzesi
Orhan Pamuk'un "Masumiyet Müzesi" adlı yeni romanı, okuyanlara genellikle tat veren, onları geçmişle buluşturan, 1970'lerin sınıfsal yapısı içinde aşkların ve ilişkilerin nasıl şekillendiğini anlatırken insanı o yıllara taşıyan bir eser... Romanın diliyle ilgili çok eleştiri yayımlandı. Okurken bunların üzerinde durmayabilirsiniz... Yazarın nasıl anlattığından çok neyi anlattığı önemli diye düşünebilirsiniz... Ancak...
Romanda öyle kurgu hataları da var ki, görmezden gelmek mümkün değil...
Mesela, Sayfa 27; Zengin çocuğu Kemal Bey göz koyduğu Füsun'un çalıştığı Nişantaşı'ndaki mağazadan nişanlısı Sibel'e Jenny Colon marka çanta satın alır. Ancak Sibel, çantayı eline alınca bunun taklit olduğunu anlar. Bunun üzerine Kemal Bey çantayı Füsun'un çalıştığı butiğe geri götürür. Füsun, butik sahibi Şenay Hanım'a çantanın sahte olduğunu söylemeyeceğini bildirir. Kemal Bey'e şöyle der:
- Şenay Hanım’a çantanın aynısının Sibel Hanım'da olduğunu bu yüzden iade ettiğinizi söyleyeceğim...
Beş sayfa ötede... 32. sayfada... Birkaç gün sonra Füsun'la buluşan Kemal Bey sorar:
- Şenay Hanım ne dedi? Çantanın sahte olduğunu kabul etti mi?
(Oysa Füsun çantanın sahte olduğunu söylemeyecekti, başka bahane uyduracaktı.)
Füsun'un Kemal Bey'e yanıtı:;
- Sinirlendi, ama çantayı bıraktığınızı, parayı istediğinizi anlatınca işi büyütmek istemedi. Çantanın sahte olduğunu biliyordu sanırım...
* * *
Beş sayfa önce Füsun çantanın sahte olduğunu Şenay Hanım’a söylemeyecekken beş sayfa sonra bu unutulmuş...
Bu kadar basit kurgu hatalarına en ucuz romanlarda rastlayamazsınız...
Hele Nobel ödüllü bir yazar 6 yıl uğraşıp yazdığı bir kitapta böyle bir hata yapar mı?
Ayrıca bu kitabın editörü yok mu? Kitap yayımlanmadan okunmadı mı?
Kitapta başka kurgu hataları var. Ama sayfa araları uzak. Hadi onlar fark edilmedi diyelim. Bu olay 5 sayfa içinde olup bitiyor... Olacak şey değil...
Ama olmuş... Neyse bunu da unutalım..
Size iyi okumalar dileyelim...
Kombine
Eskişehirli dostumuz:
- Bu yıl ilk kez bir kombine biletim oldu, diyor, Eskişehir'in bütün maçlarını bedava izleyeceğim...
- Sen maça gitmezsin ki...
- Bedava veriyorlardı, aldım...
- Bedava kombine bilet olur mu?
- Oldu valla... Bizim banka bedava veriyor...
Efendim meğerse... Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Halk Bankası Eskişehir şubesine talimat yollamış... Banka 160 milyar lira ödeyerek Eskişehir Kulübü’nden 400 adet kombine bilet almış. Her bir kombine 400 YTL imiş... Bu biletleri banka kredi kartı alan müşterilerine dağıtmış... Kredi kartının 20 - 30 YTL gibi yıllık bedeli var. Anlayacağınız kombineler bedavaya gitmiş. Banka bir parti kombine daha alacakmış... Ediyor 320 milyar lira... Kemal Abi'den yerel seçim öncesi Eskişehir'e kıyak... Devlet parasını, oy beklentisiyle, bir kulüp lehine diğerlerinin aleyhine harcamak... Düpedüz suiistimal... Bunun hesabını kimse soracak?
Gol
Star TV'de Fenerbahçe - Dinamo Kiev Şampiyonlar Ligi maçını anlatan spiker arkadaş hayli heyecanlı... Ve espriliydi... Mesela:
- Başkan Aziz Yıldırım takımından gol değil, galibiyet bekliyor! (gol şart değil galip gelin yeter, demiş anlaşılan futbolcularına)
- 75’inci ve 90’ıncı dakikalar Dinamo Kiev'in en çok gol yediği dakikalar!
- Dakika 88 biz bu dakikaları çok severiz! (Ama istatistikler de çalışmıyor bu akşam)
- Ah Kâzım vah Kâzım, top dışarıya...
- Bayramımız bayram olsun bu golle!
Spiker golsüz maça gol ve heyecan katmak için çok uğraştı.
Ama olmadı işte!
Erdoğan bu yıl bayram namazı çıkışında gazetecilere mesaj vermemiş.
"Hiç değilse şu mübarek günde azarlamayayım çocukları" diye düşünmüştür.
Haldun Ertem
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025