PKK yayın organı bir gazetenin "Şemdinli davası kararı 19 Haziran'daki 4. duruşmada çıkacak" diye bir hafta önceden haber vermesi hayli ilginç...Ama gariplikler bu kadar değil... 1 Haziran'daki duruşmada sanıkların tahliyesini isteyen yargıç Ferhat Erbaş, 10 Haziran'da izne ayrılıyor. Ferhat Erbaş'ın yokluğunda peş peşe iki duruşma yapan mahkeme kararı onun yokluğunda alıyor...Üç sanıklı davada 2 astsubayla birlikte yargılanan PKK itirafçısı Veysel Ateş'in avukatı son duruşmaya gelmiyor. Bu yüzden Veysel Ateş'in dosyası ayrılıyor, onunla ilgili karar 3 Ağustos'a erteleniyor. Hukukçu Turgut Kazan'la konuşuyoruz:- Bir sanık firarda olur, ya da dokunulmazlığı bulunur. O takdirde onun dosyasını ayırırsınız. Ancak avukatı duruşmaya gelmedi diye bir sanığın dosyasının ayrılıp onunla ilgili kararın ertelendiğini ben ilk kez duyuyorum...Nedir bu acelenin sebebi? Kararın Yüksek Askeri Şûra toplantısı öncesinde gündeme sunulmasında bazı yararlar mı umuldu? Türkiye'de davalar genellikle uzun sürer... Van Ağır Ceza Mahkemesi de davaları ağırdan almasıyla tanındı. Örneğin 100. Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı hakkındaki iddianamenin 4 ay boyunca hazırlanmadığı ve tutuklunun bu yüzden intihar ettiği hatırlardadır. Yücel Aşkın davası da salyangoz hızıyla sürüyor. Buna karşılık aynı mahkeme jet bir karar verdi... Hakkâri'de kitabevine bomba atmakla suçlanan 3 sanıktan ikisini topu topu 4 duruşma ve 1.5 aylık yargılama sonucu 40 yıla varan ağır cezalara mahkûm etti... Erdoğan diyor ki: "Dün neysem bugün de oyum, değişemem, değişmedim." Her iktidar döneminde değişenlerin Başbakan için "Değişti" tespitini nasıl da yalanlıyor... SHOW TV, 17 Haziran akşam haberleri... Röportaj yapan muhabir başı örtülü hanıma soruyor:- Diyanet İşleri kadınları kötüleyen hadisleri ayıklayacakmış bunu nasıl karşılıyorsunuz?Başörtülü abla yanıt veriyor:- Bunlar hükümeti karalamak için yapılan şeyler, kulak asma... Yurdum insanı... Özellikle biz gazetecilere çok sayıda kitap geliyor... Bu kitaplar için yazarlarını aramak, kitabı aldığımızı bildirmek, teşekkür etmek istiyoruz... Ne var ki yazarın telefonunu veya e-mail adresini kolayca bulamıyoruz. O yüzden mahcup oluyoruz.. Konuyu Güncel Yayıncılık'ın sahibi Aysel Aktaş ile konuşuyoruz... Çözüm kendiliğinden ortaya çıkıyor:- Kitapların görünür yerlerinde yazarların e-mail adresini vermemiz bu sorunu çözer, diyor Aktaş, ayrıca okurların yazara mesaj iletmesini de kolaylaştırmış oluruz...Yayınevleri bu yolda giderse kitap yazarları da mutlu olur... Yazara teşekkür... Son zamanlarda biraz tavsamış gibi görünse de "Solda birlik" arayışları yer yer devam ediyor. Peki, CHP kendisi dışındaki bu arayışlara nasıl bakıyor? Soruyu siyasetin duayen isimlerinden CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz'a sorduk. Yanıt.- Ben bu toplantıları bir şekilde CHP'nin dışına düşmüş ya da CHP'de yer bulamamış bazı arkadaşların kendilerine siyasette yer bulma çabaları olarak değerlendiriyorum. Rejimin ciddi tehdit altında olduğu bir dönemde rejimin en büyük güvencelerinden olan CHP'de bir araya gelmek varken onu yok saymayı, dışlamayı; akılla, mantıkla bağdaştıramıyorum. -İyi de o insanlar CHP'nin politikalarını beğenmedikleri için bu arayış içinde olduklarını söylüyorlar.- Siz CHP'deki herkesin partinin izlediği politikaları beğendiğini mi zannediyorsunuz? Gelirsiniz partiye, verirsiniz mücadelenizi, değiştirirsiniz yönetimi. Lider kurultaylarda seçilir. Öyle bürolarda toplanılarak lider seçildiği nerede görülmüştür.* * *Solda birlik çalışmaları halka daha çok, küçük partilerin Meclis'e girebilme sorununun çözülmesi gibi yansıyor... Kimi isimler bir araya gelirse mucizevi bir sinerji doğacağı hayal ediliyor. Oysa solda yeni bir oluşum için... Ön plana tutarlı, kararlı, cesur isimlerin çıkması gerekir. Hareketin bir ideolojisi olur. Uzmanlarla, bilim adamlarıyla, üniversitelerle ve halkla temas kurularak bir "Türkiye programı" hazırlanır. Her alanda bağımsızlıkçı, ulasal çözümler geliştirilir... Halkın karşısına böyle bir programla çıkılır... Mesele birtakım Meclis dışı kalmış siyasilerin Meclis'e kapağı atması değildir. Mesele Türkiye'nin bugün saplandığı bataktan çıkarılmasıdır. O yüzden soldaki çalışmaların bir "ortak siyasi program" inşasına kanalize edilmesi gerekir. Şahsi fikrimiz budur. Solda birlik... RTE, bu sefer de "Değişmedim" demiş. Değişti diye onun adına konuşanlar, şeriata gidişi gözden kaçıranlar, halkı yanıltanlar, milleti uyutanlar... Sizin de birkaç sözünüz olmayacak mı? m.asik@milliyet.com.tr
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025