"İnsanları tahrik edecek davranışlardan kaçınmak lazım. Bunlar da (TAYAD'lılar) burada yaşıyor ve bu memleketin vatandaşıysa en az bizim kadar Trabzon'un huzurunu düşünmelidirler. Kendilerine tavsiyem bu yaşamdan zevk almaya baksınlar. Yoksa devlet üzerine düşeni yapar." İktidarın valisi böyle konuşur da iktidarın TRT'si ondan aşağı kalır mı? O da vali kafasıyla saldırı haberini şöyle veriyor:"Açıklama yapmak isteyen TAYAD'lılar vatandaşların saldırısına uğradı."* * *Manavgat'ta 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir patlama oluyor. Çevre esnafı olay yerine gelen gazetecileri evire çevire dövüyor. Adeta bir linç girişimi yaşanıyor... Sebep? Efendim patlama haberi medyada yer alırsa turizm zarar görürmüş! Başbakanlık muhabirleri Tayyip Erdoğan'a bu saldırıya ne diyeceğini soruyorlar. Erdoğan, önce olaydan haberi olmadığını söylüyor. Ayrıntı verilince şunları söylüyor: "Eğer olay dediğiniz gibiyse bakarız. Gereken neyse onu yaparız."Yalancıktan da olsa bir üzüntü veya kınama sözcüğü yok. Linç adeta teşvik ediliyor. Vahim olaylara davetiye çıkarılıyor. Gazeteciler Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir'e TAYAD'lılara yapılan son saldırıyı soruyorlar. Yavuzdemir saldırıyı da saldırganları da kınayan tek kelime bile etmiyor. Tersine TAYAD'lıları suçluyor: TBMM, Uluslararası Kalite Belgesi almış. Belge, milletvekillerini kapsamıyor tabii ki... Geçen yıl ekimde yapılan kaymakamlık yazılı sınavlarının mülakatı (8 ay sonra) ancak gerçekleşti. Sonuçlar geçen hafta sonu açıklandı. 166 kişiden 40'ı mesleğe alındı. Torpil kuşkuları gene yaygındı. Üst sıradaki adaylar mülakatta elenirken alt sıralardan birçok aday mülakatta başarılı sayılıp mesleğe alındı. Örneğin Aziz Atamer daha önce girdiği iki kaymakamlık sınavında 16. ve 12. olmuştu. Atamer bu defa yazılı sınavda 2. oldu. Ama yine elendi. Oysa sorulan iki soruyu da yanıtlamıştı. Kaybedenler haklı olarak yine yargıya gidecek... Kaymakam sınavı Türkiye'de eski siyasetçilerin dönüp dolaşıp sahneye çıktığını gören yabancılar, bu memleketi 70 milyon değil, 70 bin nüfuslu sanır... Çatır çatır kırılan sandalyeler. Patır patır yere düşen konuklar, gazeteciler.. TBMM önceki gün bu görüntüler eşliğinde "ISO 9001 Kalite Belgesi"ni aldı. CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki:- Bir meclisin kalitesi nasıl çalıştığıyla ölçülür. Milletvekillerinin parmak indirme - kaldırma makinesi olarak görüldüğü... Dokunulmazlık dolayısıyla pek çok milletvekilinin yargıdan kaçırıldığı... Siyasi Ahlak Yasası'nın bile çıkarılmadığı... Doğru düzgün hiçbir denetime tabi olmayan bir mecliste kaliteden ne kadar söz edilebilir ki? Kalite belgesi... Haber önceki gün Milliyet'in birinci sayfasındaydı... Mecburi hizmet kapsamında ataması yapılan 3 bin 58 genç hekimden bin 101'i görev yerine gitmemiş. Bu durum MGK'yı üzmüş.Acaba üzülmekle birlikte düşünmek de gerekmez mi? Biz bu gençlere okul sıralarında ülkelerini ve halklarını ne kadar sevdirdik?Onlara fedakârlığı ve idealizmi ne kadar öğrettik? Toplumsal sorumluluğu ve insan sevgisini ne kadar aşılayabildik?Bu ülkede (bırakın başka ödülü) idealist insanlara teşekkür ediliyor mu? Yoksa genellikle enayi yerine mi konuluyorlar? Toplum kimleri alkışlıyor? Nasıl kazandığına bakmaksızın parası pulu olanı mı? Yoksa yaşamını başka insanlara adayanları mı?Hatırlı kişilerin çocukları Doğu'da askerlik yapıyor mu? Yoksa torpil ülkede adeta yaşam kuralı haline mi geldi?Bütün değer yargılarının paraya, rahat yaşamaya, lüks tüketime endekslendiği bir toplumda "Vay sen görevden kaçıyorsun" diye gençlere kızmak hakkaniyetle bağdaşır mı?Onlara kızmak yerine oturup toplumun geldiği noktaya ağlamak daha doğru olmaz mı?Bir genç doktora, mecburi hizmete giderek ülkesini ve halkını tanımasının öncelikle kendi yaşamına ve geleceğine katkı olacağını bile anlatabilmiş değiliz.Genç doktorlara kızarken bir yandan da aynaya bakmalıyız... Kaçak doktorlar! AB sözcüleri Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Şemdinli kararı üzerine konuştular: "Üst rütbelilerin sorumluluğu da araştırılsın"... AB Türkiye Temsilcisi Kretschmer de lafa girmekte gecikmedi, "Arkasının getirilmesinin gerektiğini" söyledi.AB'nin elinde üst rütbelilerin bu işte parmağı olduğuna ilişkin kanıt mı var? Varsa neden açıklamıyorlar? Yargıya hangi yetkiyle karışıyorlar? Mümtaz Soysal, "Bir diplomat böyle söz ederse derhal istenmeyen kişi ilan edilir", diyor... Tabii Soysal, dışarıdan yönetilmeyi onuruna yediremeyen hükümetlerden söz ediyor... m.asik@milliyet.com.tr Van - Brüksel hattı
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025