Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Avukat Refik Karaa uyarıyor:               “TCK 8. maddesine göre fiilin tamamen veya kısmen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç Türkiye’de işlenmiş sayılır.
Deniz Feneri için çıkarılmış Bakanlar Kurulu Kararnamesi, toplanan paraların Türkiye’ye aktarılması ve kimi özel ve siyasi amaçlarla kullanılmış olması nedeniyle suçun kısmen Türkiye’de işlenmiş sayılması tartışmasızdır.
Kanunun 9. maddesi Türkiye’de işlenen suçtan dolayı yabancı ülkede yargılanan kişinin Türkiye’de “yeniden” yargılanmasını emreder.
Bu durumda Almanya’da yargılanıp hüküm giyenlerin ayrıca Türkiye’de de yargılanması gerekeceği açıktır.
Avukat Noyan Özkan ekliyor:
“Kanal Türk’te Tuncay Mollaveisoğlu’nun ‘Yolsuzluklar ve Yoksulluklar’ programında Deniz  Feneri organize dolandırıcılık örgütü defalarca gündeme getirildi. Savcılar görevini yerine getirmedi.
Almanya’daki dava ile birlikte Türkiye’de de olay gündeme geldi. En az 15 gün önce, savcıların TCK 220’den soruşturmayı başlatması ve iddia edilen suçlarla ilgili Kanal 7 ve Türk Deniz Feneri derneğinde arama yapılması ve delillerin tespiti için mahkemeye başvurması gerekiyordu...”
Ne yazık ki... İktidar yargıyı felç etmiş durumdadır... Hukuk sadece iktidarın yararına olan konularda işliyor...

Haberin Devamı

TBMM Başkanı Toptan, “RTÜK Başkanı Akman istifa ederse daha şık olur” demiş.
Öyle bir şey yaparsa muhtemelen “taşımacılık sektörü”nde görev alacaktır...
Haldun Ertem

Bakan Şahin “Dava dosyası Almanya’dan talep edilecek” demiş.
Umarız Almanlar bir kopyasını almayı ihmal etmez! Çünkü dosya burada kaybedilebilir...
Gülhan Elmas

Namus
Liberal Parti Başkanı Cem Toker diyor ki:
“Almanya’daki Deniz Feneri dolandırıcılığı içinde adı çok geçen ve Türkiye’deki 4 ayağından biri olarak nitelenen şahsın RTÜK Başkanı olması...
Radyo ve
televziyon yayınlarında ahlaka uygunluğu denetlemesi...
Bir başka deyişle toplumun namus ve ahlakının ona emanet edilmesi...
Herhalde ancak bu ülkeye mahsus bir özelliktir...”

Hukuk herkese lazım...
Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın 2.5 ay boş yere hapis yatırıldı.
Duruşmaya çıkarılmadan 5 ay hapis yatırılan aynı üniversitenin genel sekreteri Enver Arpalı ise bu haksızlığın psikolojik ağırlığına dayanamayarak intihar etmişti.
Arpalı’nın avukatı Turgut Kazan bu intihar sonrasında şöyle demişti:
- Bu mevcut iktidarın siyasetidir. Yasaların cezalandırmayacağı muhaliflerini hapis yatırarak cezalandırmak... Amaçları budur...
Ergenekon davası aynı izlenimi verdi...
Hep yazdık... Dağdaki çoban da, emekli orgeneral de kanun önünde eşittir. Yargılanır ve suçlu oldukları kanıtlanırsa hüküm giyerler. Cezalarını çekerler...
Ancak insanları gece yarısı yataklarından kaldırıp gözaltına alarak, günlerce emniyette veya mahkeme koridorlarında sandalye üzerinde oturtarak, kaçma ve delilleri yok etme ihtimali bulunmayan kişileri tutuklayarak, hukuku ve vicdanları yaralamaya kimsenin hakkı yoktur.
Yaşları 70’e yaklaşan iki orgeneral gözaltına alındığında yandaş medyanın attığı çığlıkları anımsıyoruz:
- Artık generaller de yargılanacak... Korkmayın, sonuna kadar gidin vs...
Ergenekon savcısı ve yargı baskı altında bırakıldı...
Şener Eruygur gibi şeker ve tansiyon hastası kişilerin sebebi ve süresi belli olmayan hapishane koşullarına dayanamayacağı görmezden gelindi... Önemli olan “Bu iktidar döneminde paşalar da hapis yatar” imajının fiyakasıydı. O fiyaka uğruna paşaların (ve kuşkusuz daha pek çok sanığın) hayatı tehlikeye atıldı. Sayın Adalet Bakanı ise sadece Almanya’daki dolandırıcıların hapse atılmasıyla ilgili ve sadece onlara üzülüyor.

Haberin Devamı

Kızılay
Ordulu okurumuz Demet Hanım yazıyor:
“Geçen akşam serviste sohbet ediyoruz... Konu ülkenin durumu... Söz Deniz Feneri rezaletine gelince şoför demesin mi?
- Yine bunlar iyi... Ben bunlardan memnunum...  Eskiler sanki yemedi mi? Bunlar götürürken en azından “Bismillah” demiştir...
Gazeteci arkadaşımız Belma Akçura anlattı...
Yeğeninin
okulunda öğretmen
öğrencilere “Bana bir yardım derneğinin adını söyleyin”
diyor. Bütün
çocuklar hep bir ağızdan “Deniz
Feneri” diye
bağırıyor.
Hiç kimse
mesela “Kızılay”
demiyor...

Haberin Devamı

Bu fener anlaşıldı ki, gemilere değil gemiciklere yol gösteriyor...
Engin Balım

Yiğit
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olur da her gazetenin bir haber veriş biçimi olmaz mı? İşte tutuklu üç sanığın hapis cezasına çarptırılmasıyla sonuçlanan Deniz Feneri davası haberini dünkü Vakit gazetesinin okuyucularına duyuruş biçimi.
“Deniz Feneri davasında 2 tahliye”