Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Demokrasi, binlerce kez söylendiği gibi, açıklık ve şeffaflık rejimidir. Bir Başbakan hakkında “İsviçre’de 8 ayrı hesabı var” diye dünya çapında bir iddia ortaya atılmışsa elbet basın ve siyasetçiler konuyu açıklamasını isteyecek, o da konuya açıklık getirecektir. Nitekim Başbakan dün beklenen açıklamayı yaptı, İsviçre bankalarında kuruşu dahi olmadığını bildirdi... Güzel...
Ancak öfkesinin nedenini anlamadık.
Birileri Başbakan’a “İsviçre’de paran olmadığını ispatla” yollu çağrılar yapmışsa tepki göstermekte haklı. Kendisi bunu ispatlamak zorunda değil. Ancak genellikle “açıklama yapması” istendi ki, bunun neden tepki gördüğünü anlamadık.
Bu arada “Belediye başkanlığım döneminde 1 milyar doları var diyen şimdi Silivri’de” sözleri de dışardaki yazarlara yönelik zarif bir uyarı niteliğindeydi.
* * *
Başbakan’ın öfkelenmesi gereken adres ABD... Nitekim ABD’li diplomatlar hakkında yargı yoluna başvuracakları izlenimini verdi ki, elbet hakkıdır... Bu arada ABD Büyükelçisi de çağırılmalı, kendisine “Türkiye İran’a silah satıyor” gibi iddialar başta olmak üzere ülkemize yönelik sataşmalar konusundaki yargıların kayıtlarının kaynağı ve dayanağı sorulmalıdır... Yazışmalarda imzası olan büyükelçileri ABD cezalandırır mı? Tersine Washington onları terfi ettirmiş bulunuyor. Bu konuda özür dilediği söylenen Hillary Clinton da özür değil sadece üzüntü bildiriyor ama büyükelçilerini övüyor. ABD tarafımızdan hak ettiği tepkiyi henüz görmemiştir... O tepki gösterilmelidir.

Haberin Devamı

Soru: Türkiye’deki en şanslı okur kitlesi hangisi?
Yanıt: Yandaş basın okuru... Cümle âlemin konuştuğu belgelerin çoğundan haberleri olmuyor... Kafaları rahat ediyor...
Haldun Ertem

Uzan’lar Türkiye’den 165 milyar dolar tazminat istemiş.
İsterler. Türkiye batan geminin malları ya, onlar da giderayak bir şeyler götürmek ister haliyle.
Fahrettin Fidan

Köstebek kimmiş?
AKP ve Dışişleri köstebek avındaymış... Wikileaks belgelerine konu olan bilgileri ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ile paylaşan AKP’lilerin kim olduğu araştırılıyormuş...
Gazetelerde bunları okuyunca birkaç yıl öncesini anımsadık...
2006 ve 2008 yıllarında CHP’li Güldal Mumcu Amerikan Büyükelçiliği’nden davet almış ancak kabul etmemişti. Büyükelçilik milletvekillerini tanışma ve sohbet amacıyla 5’er kişilik gruplar halinde yemeğe davet ediyordu. Güldal Mumcu ile birlikte birkaç CHP’li daha daveti reddetmiş ama AKP’liler çoğunlukla olumlu yanıt vermişti.
Amerikan Büyükelçiliği’nin daveti oldu mu milletvekilleri, bürokratlar, gazeteciler balıklama dalar... Kimileri kendini göstermek için çok şey biliyormuş pozlarına yatar. Bu içkili yemekli gevezeliğin bir bölümü de kuşkusuz Washington’a bilgi olarak aktarılır. Bu karambolda hangi köstebeği, nasıl bulup yakalayacaksınız?

Haberin Devamı

Otel baskını
Haber, dünkü yandaş medyada aşağı yukarı benzer başlıklarla yer aldı;
“Osman Kaçmaz fuhuş operasyonuna takıldı.”
Habere göre Hatay polisi bir otelde fuhuş yapıldığı ve uyuşturucu partisi düzenlendiği ihbarı alınca savcıdan arama kararı çıkartmış... Kameralar eşliğinde numarası verilen otel odasını basınca Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz ile karşılaşmıştı.
Sözü olay sırasında otelde bulunan Osman Kaçmaz’ın avukatı Baykal Doğan’a bırakıyoruz:
“Müvekkilim, hakkında koruma kararı olan, sürekli koruma polisiyle dolaşan biridir. Şehir dışına çıktığında koruma polisini yanına alamazsa gideceği yeri Emniyet Müdürlüğü’ne haber vermek zorundadır. Müvekkilim, Hatay’a geleceğini Emniyet Müdürlüğü’ne bildirmiştir.
Olayın oluş biçimine gelince... Biz, sabaha karşı yaklaşık 02.00 sularında otele geldik, odalarımıza çıktık. Birkaç dakika sonra kameralar eşliğinde 20 kadar polis Osman Bey’in odasına adeta baskın düzenledi. Oysa yasalara göre hâkim, savcı ve avukatların kaldıkları yerler ancak savcı nezaretinde aranabilir. Polisler buna rağmen odaları bastılar ve izinsiz çekimler yaptılar. Sonra da otelden ayrıldılar. Daha sonra arama izni veren savcıdan öğrendiğimize göre polis kendisine çok acil durumlarda olduğu gibi isim hanesi boş arama talebiyle gelmiş. İmzayı attıktan sonra odası aranacak kişinin hâkim olduğunu öğrenince verdiği arama kararını iptal etmiş. Ancak polis buna rağmen aramayı yapmış. Aramayla ilgili görüntüleri de emniyet, Samanyolu TV’ye sızdırıp yayımlattı.”
Ne demiştik.. Evet, demokrasimiz birinci sınıf.

Haberin Devamı

Korku denetimi
Medya uzmanı dostumuz Hüsamettin Ünsal yazıyor:
“Türkiye medyası ne zamandır, ‘korku denetimi’ni ‘otokontrol’ ya da ‘özdenetim’ diye sunuyor. Oysa şu dönemde karşılaştığımız ‘bilgi saklama, görüş değiştirme ya da çarpıtma’ çabaları özdenetim değildir. Yayıncılıkta özdenetimin dayanağı meslek ilkeleri, etik kurallar ve de gazetecinin toplumun değerlerine saygısıdır. Bu saygıyı unutarak, toplumun özgürce bilgi edinme hakkını hiçe sayarak yapılan çarpıtma ve saklamanın adı ‘korku denetimi’dir.”