Türk Telekom Arena’ya 300 provokatör sızmış da, açılıştaki protestoları onlar başlatmış. Uydurmayın... Protestoların başlaması için provokatöre ihtiyaç yoktu. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşması yeterliydi. Bay Bayraktar:
“G.Saraylı yöneticiler Ali Sami Yen’deki görevlerini yerine getirmediler” diye söze başlayıp eski Başkan Rahmetli Özhan Canaydın’a dil uzatınca protestolar başladı... Sıra AKP propagandasına gelince protestolar yoğunlaştı. Kaldı ki bunun evveliyatı da vardı... Konuşmalardan önce seyircilere izletilen TOKİ’nin hazırladığı video ile AKP propagandası yapıldı, “70 yılda yapılmayanlar 7 yılda yapıldı” sözleriyle AKP iktidarı övüldü, araya Başbakan’ın mitinglerinden konuşmalar serpildi. Az tahrik mi bu?
Şu doğru... Eğer Başbakan ağırlığını koymasaydı bu stat bu tarihte bitirilemeyecekti... Bunun için teşekkürler... Ancak Başbakan ve çevresinin stadın parasını ceplerinden vermişler gibi konuşmaları GS’ı rahatsız ediyor. Harcadıkları halkın parasıdır. Üstelik GS stadın 460 trilyon lirasını Ali Sami Yen’i vererek ödemiş durumda.
Odatv GS seyircisinin ıslıklarının ardındaki psikolojiyi şöyle yorumluyor:
“Çünkü her şeyden çok sevdikleri Türkiye’leri var!
GS’a iyilik yapan adamın Türkiye’ye büyük kötülük yaptığını düşünüyorlar.
Yani: Rüşveti kabul etmiyorlar!”
İktidar stat ıslıklarından ders çıkarmalıdır... Başbakan meydanlarda yıllardır kâh muhalefeti, kâh yargıyı, kâh medyayı halka yuhalatıyor. Kimseden özür de dilemiyor. Son olay bu yaptığının yanlışlığını kendisine hatırlatması açısından yararlı bile sayılabilir.
Erdoğan Fethiye’de kendisine sunulan kasketi:
- Ben Kılıçdaroğlu değilim, diyerek reddetmiş...
Kasket yerine kavuk sunulsa durum değişebilirdi...
Haldun Ertem
“Böle bi şerefsizlik yok.. Nankörsünüz... Kimin sayesinde o statta maç izliyorsunuz. Kim yaptı lan o stadı size...”
(Bakan Egemen Bağış’ın danışmanı Yasin Ekrem Serim’in twitter mesajı)
* * *
Adnan Polat, “Protesto edenleri stada sokmayacağız” demiş.. Biz de, “Galatasaray Kulübü Başkanı’na Tayyip Erdoğan gibi konuşmak hiç yakışmıyor” diyoruz.
Fahrettin Fidan
Protesto...
Çiftçi “Anamız ağlıyor” diyerek protesto etti beğenmediler,
TEKEL işçileri “yürüyerek” ,
Memurlar “slogan atarak”,
Aydınlar “yazıp çizerek”,
Karakolda öldürülenlerin yakınları “susarak”,
Solcular “pankart asarak”,
Çevreciler “soyunarak”,
Tutuklu yakınları “kendilerini zincirleyerek”,
Şehit yakınları “alkışlayarak”,
Öğrenciler “yumurta atarak”,
Galatasaraylılar “yuh çekerek” protesto etti beğenmediler...
Vatandaş bu iktidarı “küfür işitmeden, dayak yemeden, ceza ödemeden, gözaltına alınmadan, mahkemeye düşmeden” nasıl protesto edecek.. Bir söyleseler de öğrensek...
(Gülhan Elmas)
Kongre izlenimleri!
DP kongresi geçen hafta sonu yapıldı, Namık Kemal Zeybek genel başkan seçildi.
Başkan adaylarından eski Bakan Rifat Serdaroğlu kongre izlenimlerini şöyle anlatıyor:
“9. Cumhurbaşkanı Demirel’e hakaret edilir ve ismi alkışlanmazken, Erbakan’ın telgrafı dakikalarca alkışlandı...
Konuşmamda sıkça bahsettiğim Atatürk adı yeterli coşkuyu yaratmazken; servetinin hesabını verememiş, şehit analarını utanmadan kandırmış çıkıncı Tansu Çiller’in ismi coşkulu alkış aldı. İki tane genel başkan adayı hızlarını alamayıp, çıkıncı Tansu Çiller’i Cumhurbaşkanı bile yaptılar...
Eski Başbakan ve DP’nin tek Milletvekili Sayın Mesut Yılmaz ve DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk kendi partilerinin büyük kongrelerine katılmadılar...
Bu hengameden ancak 139 oy çıkarabildik.”
Anlaşılan Yeni DP eskisinden farklı bir parti olacak. Namık Kemal Zeybek ve arkadaşlarına bu yolda başarılar. Bu arada Rifat Serdaroğlu’nun geçmişte neden DYP’de olduğunu neden şimdi genel başkanlığa adaylığını koyduğunu bir türlü anlamadık...
Çünkü kendisi zaten mevcut merkez partilerinin çok solunda bir fikir yapısına sahip...
Yazılarını “Türkcelil” ve benzer sitelerde takdirle okuyoruz... İzlemenizi tavsiye ederiz...
Kendiyle tutarlı!
Yazar Oya Baydar, T 24 sitesinde Başbakan Erdoğan’ın Kars’taki heykelle ilgili sözlerini değerlendiriyor:
“ Bu ‘ucube’ ve despotik zihniyetle, pek güzel ticaret yapılabilir, servetlere servetler katılabilir, birkaç dönem seçim kazanılabilir, neoliberal- muhafazakâr bir Türkiye ‘muhafazakâr pozitivist (!)’ bir bakışla kurulmaya çalışılabilir ama ne özgürlükler ne de hak-hukuk sağlanır.”
Eski dostumuz Oya Baydar’ın yazısını okuyunca acaba referandumda nasıl oy kullandı diye merak ettik. İşte o günlerdeki yazısı:
“Anayasa referandumunda aklımı ve vicdanımı AKP fobisine ve ipoteğine kaptırmayacağım, ‘Yetmez ama EVET’ diyeceğim ki kendimle tutarlı olayım.”