Gelelim Starzedelere...TMSF, Star gazetesine ve televizyonuna el koyduktan sonra, 380 gazeteci ve televizyoncunun işine son verilmişti. Sebepsiz yere işten çıkarılan meslektaşlar, yargıya gittiler. Birçoğu açtığı tazminat davasını kazandı. Star grubu, tazminat için kapıya dayanan bu meslektaşlara, "Biz ödemeyiz, Cem Uzandan alın" diyor. Ancak bu arada gazeteden ayrılan bir yazarın tazminatını ödemiş bulunuyor. Yani istediğine ödüyor, istemediğine ödemiyor. TMSFnin bu konuda hortumcu banka gibi davranmaya hakkı var mı? TMSF, Star gazetesi ve televizyonunu yeniden yapılandırıyor. Yayınların başına, STV Ankara Büro Şefi Haluk Örgün getirildi. Milletvekili Emin Şirine göre, böylece Star, Gülen cemaatinin yönetimine verildi. Türkiye, ABye verdiği notada, "kalıcı sınırlamaları" kabul etmeyeceğini bildirmiş. Bunu Brükselde adamların gözünün içine bakarak söylemek, o kadar zor muydu? Aktüel dergisi, Mülkiyenin kuruluşunun 145. yılı nedeniyle bir yazı hazırlıyordu. Bizden görüş aldılar. Dekan Celal Göle ve yardımcılarından da görüş almışlar. Elbet hepsi olumluydu. Ne var ki, dergide tam tersine, Mülkiyeyi küçültücü bir yazı yayımlandı. Yazının başlığı "Mülkiye yaşayan bir müzeye dönüşebilir"... Daha matrağı, "Mülkiye, 145. yılını, - Önce Mülkiye, sonra Türkiye - sloganıyla kutluyor"muş... Bir Mülkiyeli bu sloganı kullanır mı? Mülkiye eski Mülkiye değil ama KPSSde hâlâ en başarılı 3 fakülteden biri... Hâlâ itibarlı bir okul. Bu komplolar niye? Aktüelde Mülkiye Polonyada yaşayan meslektaşımız Alpaslan Düven, gazete manşetlerine çıkan haberi göndermiş:"Balık öldürene 1 yıl hapis"Polonyada canlı balıkları müşterilerin ve özellikle çocukların gözü önünde öldüren balıkçılara 1 yıl hapis ya da 5 bin PLK para cezası verilecekmiş.Yasada, canlı balıkların su doldurulmuş torbalarda havasız bir şekilde taşınmaları da, "İnsanlık dışı ve hayvan haklarına aykırı" olarak niteleniyormuş.Çocukların gözü önünde balık öldürmek iyi değil gerçekten. Ya kurban kesmek? Balık ve insan Okay Gönensin, Vatandaki sütununda hükümetin olumlu icraatını örnekliyor:"Türkiye, Irak batağına saplanmaktan kıl payı kurtuldu. Hükümet, aşağıdan gelen sesi dinledi ve son anda Türkiyeyi bu bataktan kurtardı."Biz sanıyorduk ki, Iraka asker gönderilmesini öngören Mart tezkeresi TBMM reddettiği için, Ekim tezkeresi ise Kürtler karşı çıktığı için uygulamaya girmemiştir. Meğer bambaşka şeyler olmuş Türkiyede... Sağ ol Okay... Maksat muhabbet... 17 Aralıkta Brükselde kabul ettiğimiz "kalıcı sınırlamalar" için, bir hafta sonra ABye verdiğimiz, "Biz bunlara itiraz ediyoruz" diyen notanın, kıymeti harbiyesi nedir? Bu notadan bir sonuç almamız mümkün müdür? Mümkün değilse, o notanın veriliş amacı ne olabilir? CHP Milletvekili Şükrü Elekdağı dinliyoruz.- Ben yıllarca diplomatlık yaptım. Bir konferansta alınan ve sizin de kabul ettiğiniz bir kararın, daha sonra verilen bir nota ile geri alındığını ne gördüm, ne de işittim. - AB yetkilileri, bu notayı ellerine aldıklarında ne düşünür, ne der? - Diyecekleri şudur: Siz Brüksele 100 delege ile geldiniz. Daha önce aklınız neredeydi? Onay verdiğiniz kararı hiçbiriniz de mi okumadı? Orada alınan kararın daha sonra verilecek bir nota ile değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesi için 25 üyeyi yeniden toplayıp yeni bir karar almak lazım geldiğini bilmiyor musunuz? - Böyle bir hata nasıl yapılmış olabilir sizce? - Karşı tarafta diplomasi diline çok hâkim adamlar var. Öyle bir metin yazarlar ki, sizde de o çapta adamlar yoksa, olayın farkına iş işten geçtikten sonra varırsınız. Anlaşılan o ki, bizim heyette bu çapta adam yokmuş.- Brükseldeki kararın değişmesi, mümkün görünmüyorsa o zaman Dışişleri bu notayı neden vermiş olabilir? - Hükümetin ayakları yeni suya erdi. Büyük bir sorumluluk altına girdiklerini yeni anladılar. Şimdi bu "sorumluluktan kurtulmak" istiyorlar. - Tek hataları bu mu?- Aynı hatayı, Kıbrısı tanıma ve açık uçlu müzakereleri kabul etme konularında da yaptılar. Yakında bu hatalarını da anlayacaklar. m.asik@milliyet.com.tr Nota komedisi...
