1. Devletimizin uluslararası anlaşmalarla taraf olduğu kuruluşlar dışında hiçbir yabancı devlet, vakıf, dernek ve benzeri kuruluştan hibe, proje desteği ve benzer adlarla mali yardım almamaya,2. Yabancı kurum ve kuruluşlarla ortak konferans, panel düzenlenmesi, araştırma yapılması halinde bu tür çalışmaların gerekçeleri ve sonuçlarıyla birlikte internet sitelemiz ve e-posta aracılığıyla kamuoyuna duyurulmasına,3. Bu tür toplantı ve araştırmalarda ülke çıkarlarının korunması konusunda azami özen gösterme ilkesinin sürdürülmesine, 4. Sivil toplum kuruluşlarınca yabancı kuruluşlardan herhangi bir mali destek sağlanması durumunda bunun koşulları, miktarı ve ayrıntılı harcama yerlerini belirterek internet siteleri aracılığıyla kamuoyuna açıklamaları ve bu yolla faaliyetlerini, gelir-giderlerini ve yönetimlerini saydam hale getirmeleri için çağrı yapılmasına... Karar verildi... Kimi sivil toplum kuruluşları son yıllarda dışardan aldıkları proje kredileri sonucu ülke aleyhinde çalışan casus örgütlerine dönüştüler. Adeta birer "Truva atı" haline geldiler. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği, yurtdışıyla ilişkiler konusunda kimi ilke kararları aldı... Bu kararlar STK'ların nasıl çalışması gerektiğini göstermesi açısından önem taşıyor... Alınan kararlar mı? Buyurun: Ekonomimizin görünümü, uluslararası kredi derecelendirilmesinde "pozitif"ten "durağan"a gerilemiş. Bu iktidar döneminde Başbakan'ın yurtdışı gezilerinden başka ilerleyen bir şey yok galiba... Önümüzdeki yıl liselerde de ücretsiz kitap dağıtılacağını Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı açıkladılar. Bağımsız Eğitimciler Sendikası Başkanı Gürkan Avcı eğitimdeki manzarayı çiziyor:- Devlet bir taraftan ücretsiz kitap veriyor, diğer taraftan kayıt parası, katkı payı, karne parası, harç gibi onlarca isim altında okullarda zorla para toplanmasına seyirci kalıyor. Ücretsiz kitap yalnızca fakir öğrencilere dağıtılmalıdır... Mantıklı bir öneri gibi görünüyor... Kitap yardımları... Devlet Bahçeli, geçmişte MHP aleyhine konuşan Rahşan Ecevit'e randevu vermemiş. Görüldüğü gibi, Rahşan Hanım kolayca affedebiliyor, ama kolay kolay affedilmiyor. Habertürk kanalında 2 gün üst üste, bir zamanlar Fethullah Gülen'in sağ kolu olan Nurettin Veren'i izledik... Fethullah Gülen'in öncülüğünde bir gizli örgüt kurduklarını söylüyor Veren, kendini de ihbar ediyor, savcıları soruşturma yapmaya davet ediyor... Fethullah Gülen'i yabancı ülke ve istihbarat örgütleriyle işbirliği yapmakla suçluyor. Cemaatten olup yaptığı suçlamalara yanıt vermek isteyen olursa onlarla ekranda tartışabileceğini bildiriyor. Habertürk'ün bu yayını sürdüreceği bildiriliyor. Bakalım bu ciddi suçlamalar nasıl yanıt bulacak? Nurettin Veren... Bildiri dağıtırken ya da imza toplarken uğradıkları saldırılarla gündeme gelen Tutuklu ve Mahkûm Aileleri Derneği (TAYAD) ne istiyor? Dernek üyelerinden Münevver Köz'e kulak veriyoruz:- Bugün F tipi cezaevleriyle hücre sistemine dönüştürülen cezaevlerinde insanlar en fazla 3 kişilik hücrelerde tutuluyor. Biz insan psikolojini bozan, fiziksel ve ruhsal hastalıklara yol açan. Bütün bunların sonucunda, son altı yılda 50'ye yakın tutuklu ve mahkûmun intiharına yol açan bu tecrit sisteminin kaldırılmasını istiyoruz. - Peki bunun yerine ne öneriyorsunuz?- Biz, sivil ve resmi uzmanlardan, yetkililerden bir heyet oluşturulsun... Tecrit sistemini insan hakları açısından incelesin... Cezaevlerinde yatan insanları da dinlesin... Sonuçta bilim ve insanlık ne diyorsa ona göre karar versin, diyoruz. Yani ille de şöyle olsun diye bir sistem dayatmamız yok. - F tipi cezaevi bulunmayan Trabzon'da sık sık eylem yapmanız biraz tuhaf karşılanıyor.- Trabzon'da F tipi cezaevi yok, ama bu şehrimizde yaşayan üyelerimiz var. - Ya çıkan olaylara ne diyorsunuz?- Sadece Trabzon'da değil, Türkiye'nin hemen her yerinde saldırıya uğruyoruz. Hepsinde de saldırganların özel bir koruma altında olduğunu görüyoruz. Emniyet güçleri saldıranları değil, bizleri gözaltına alıyor. Hakkımızda açılmış bir tek soruşturma bile yok. Yani yasalara aykırı bir şey yapmıyoruz. Sadece hukuk istiyoruz... m.asik@milliyet.com.tr TAYAD'lılar
