Çiller'lerin büyük oğlu Mert Çiller TBMM soruşturma komisyonuna gönderdiği yazılı ifadede:
"950 milyon liralık bonoyu sünnet paramla aldım" demiş.
Haber dünkü Hürriyet'te yer aldı.
Bağdatlı Nejat Bey bu haberi okuyunca faksa sarılmış...
Şöyle dedi:
Bu olguya iki yorum getirebiliriz...
1) Adam olacak çocuk pipisinden bellidir" ki ona bunca yatırım yapılmış.
2) Biz garibanlar, vallahi bedavaya gitmişiz (Bir kol saati, iki sulu boya takımı vs. gibi...
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik, SSK'ya alınacak 2 bin 500 personel için yapılan yazılı sınavın sonuçlarını bu hafta sonunda açıklamaya çalıştıklarını belirterek, sonuçların gazetelerde duyurulacağını bildirdi."
Çalışma Bakanlığında görev yapan bir okurumuz Necati Çelik' in dünkü gazetelerde yeralan bu açıklamasıyla ilgili olarak aradı:
- Sayın Necati Çelik'in bu açıklaması, SSK sınavının şike bir sınav olduğunun bakan tarafından resmen itirafıdır.
- Nerden vardınız bu kanıya?
- Mantığın ve matematiğin inkar edilemez gerçeklerinden...Bakan beyin dünkü açıklamasını okuyunca, bazı bilgiler almak üzere SSK'ya telefon ettim. Önce, 5 kişiden oluşan komisyonun sınav kağıtlarının bilgisayarda okunmadığını öğrendim, sonra da sınava 75 bin küsur adayın katıldığını...
- Evet?
- Bu tür komisyonlar, yönetmeliklere göre şöyle çalışırmış: Ya bir üye her adayın kağıdını yüksek sesle okur, değerlendirme topluca yapılır...Ya da her komisyon üyesi ayrı ayrı her kağıdı okur, değerlendirme yine topluca olurmuş. Çünkü sorumluluk ortakmış, bu nedenle de her sınav kağıdının altında bütün komisyon üyelerinin imzaları bulunurmuş. Ama kural haline gelmiş uygulama birincisiymiş.
- Lafı nereye getirmek istiyorsunuz?
- Bir sınav kağıdının okunup değerlendirilmesi, bu iş ne kadar hızlı yapılırsa yapılsın, en az bir dakika sürer. Toplam 75 bin kağıt okunduğuna göre, demek ki gereken toplam minimum süre 75 bin dakikadır. 75 bin dakika 1250 saat demektir, 1250 saat de 52 gün eder. Yani bu komisyon, geceli - gündüzlü, yemeden, içmeden ve hiç dinlenmeden tam 52 gün çalışmalıdır ki, bu kadar kağıdı okuyabilsin. Bu mümkün mü?
- !!!
-Diyelim ki mümkün! Bu durumda da sonuç değişmiyor. Eğer öyle olsaydı bile sonuçların en erken 30 Ocak'ta açıklanması gerekirdi, çünkü bilindiği gibi sınavlar 6-7-8 Aralık'ta yapılmıştı. Mantık ve matematik bu kadar net iken, 75 bin adayın katıldığı bir sınavın sonuçlarının 15 gün içinde açıklanmasının takdirini size bırakıyorum.
Biz de durumu okurların takdirine bırakıyoruz..
Radikal Gazetesi geçenlerde "taşra üniversiteleri" ni konu alan üç günlük bir dizi hazırladı... Radikal muhabirlerinin üniversiteleri dolaşarak hazırladıkları diziden bazı başlıkları birlikte okuyalım:
"Cemaatin etkili olduğu üniversite: Harran... Öğrenciler kendilerine öğrenci olarak değil tarikat üyesi adayı olarak yaklaşıldığını söylüyor."
"Sütçü İmam Üniversitesinde Rektör Prof. Osman Tekinel'in gelir gelmez üniversitedeki 13 mesciti kapattığı ve 643 çalışanı tasfiye ettiği için ölüm tehditleri aldığı söyleniyor."
" Fırat üniversetesinde asistanlık sınavında öğrencilerin tarikatı ve RP'liliği kriter olarak alınıyor. Okulda Milliyet ve Hürriyet okumak bile yasak..."
" Van Yüzüncü Yıl üniversitesinde camiye gitmeye ve ajanlık yapmaya zorlandıklarını söyleyen öğrenciler öğretim elemanlarının Milliyetçi Hareket Partili ve Refah kökenli kadrolardan seçildiğini söylüyorlar.
***
Mehmet Sağlam'ın YÖK Başkanlığı zamanında çoğu taşra üniversitesi tekkeye dönüşmüştü. Başkanlığa Profesör Kemal Gürüz'ün gelmesiyle bu görüntüye birkaç fırça darbesi vuruldu. Taşra üniversitelerinin yönetiminde anlamlı değişiklikler başlatıldı. Bu yüzden Refahyol iktidarı Kemal Gürüz'ü yemek ve YÖK'ü hükümet kontroluna almak amacı güden bir yasa tasarısını TBMM'den geçirmeye çalışıyor. Yüzde 21 oyla iktidarda bulunan, anti laik ve şeriatçı kimliğini her fırsatta ortaya koyan bir parti, tüm üniversite ve bilim hayatını kendi ideolojisine hapsetmek hevesinde. Bakalım üniversiteyi de Tansu kadar kolay teslim alabilecekler mi?
Bir gazetede dün sabah "Lütfen Belge" manşeti altında yine şu satırlar okunuyor:
"Kamuoyu Tansu Çiller'i 40 Haramilerin başı ilan eden Yılmaz'dan belge bekliyor"
Aynı çağrı günübirlik pekçok yayın organında yer alıyor:
- Belgeleri açıkla...
Bir avukat dostumuz bu satırları biraz da gülümseyle okuduğunu söylüyor. Ve meseleye değişik bir taraftan yaklaşıyor:
- Hala ne belgesi bekleniyor,diyor, gazetelerin günlerdir yazdıkları ne oluyor? Bunlar belge değil mi?
Ve gazetelerin kayda geçirdi