Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin'in evinden çıkan krokiye bakılarak bir takım silahlar bulundu... Dinci ve işbirlikçi basın fırsatı kaçırmadı. İnternet siteleri dün haberi:
- Ergenekon silahları bulundu, diye verdi...
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay dedi ki:
- Anormal olan İbrahim Şahin’in yüksek yargıçlar, ordu komutanları, üniversite hocalarıyla aynı anda gözaltına alınmasıdır... Sanki İbrahim Şahin’in bombası, gözaltına alınan herkesin ortak suç aleti.
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evinin aranması kararını gördünüz mü? Arama kararında Ergenekon’un “terör örgütü” olduğu, Danıştay cinayetini işlediği, Kanadoğlu'nun bu örgüt mensuplarıyla irtibatta olduğu gibi şaşırtıcı ifadeler yer alıyor.
Ergenekon’un terör örgütü olduğu hakkında bir mahkeme kararı yok. Ayrıca irtibat, ne irtibatı? Örneğin zaman zaman İlhan Selçuk’la veya Mustafa Balbay’la görüşüyoruz. İkisi de Ergenekon sanığı... Bunlar ev aranmasına gerekçe olabilir mi?
Dün özel harekâtçı İbrahim Şahin tarafından saklandığı iddia edilen bazı silahlar bulundu. Bu silahlar Ergenekon'un değil, Susurluk'un silahları. Eğer yargı gerçekten karanlık olayların ve faili meçhullerin üzerine gitmek niyetindeyse işte fırsat... İbrahim Şahin ve bu silahların üzerinden gidilerek mazinin kanlı sayfaları aydınlatılabilir. Bugüne dek karanlık olayların üzerine gidilir gibi yapılarak, AKP ve ABD muhaliflerine yönelik kelle avcılığı yapıldı. Şimdi ortada gerçek bir fırsat var.. Bakalım şimdi ne yapılacak?
Eski YÖK Başkanı Gürüz, polis aracına bindirilirken kafasına bastırılmış.
Bilim adamlığının değerine kafası basmayanlar bastırmıştır...
Haldun Ertem
Bir müjde var!
Araç muayene istasyonlarında sıraya giren vatandaşların uzun saatler beklemek zorunda kaldığını yazmıştık...
İşletmeci TÜVTÜRK şirketi bir açıklama gönderdi....
Şirket son zamanlardaki yığılmaları, ülkemizde oto satışlarının kasım ve aralık aylarında yoğunlaşmasına, araya Kurban Bayramı girmesine, yeni yılda zam beklentisine vs. bağlıyor. Ve müjdeyi veriyor:
- Çok kısa süre içerisinde hayata geçireceğimiz internet ve çağrı merkezi aracılığıyla randevu alınarak işleyecek sistemimiz mevcut yoğunlukları düzene sokacak ve bu sorunu ortadan kaldıracaktır...
İzmir hazır!
Yerli - yersiz, gerekli - gereksiz, ikide bir (hatta ikide iki!), “İzmir’i istiyorum” diyen Tayyip Erdoğan’a İzmirli okurumuz gönderdiği notta, “Hayhay, verelim!” dedikten sonra soruyor:
“İyi de hangisi olsun? Yaş üzümden yapılanı mı tercih edersin yoksa kuru üzümden olanı mı? Sulu mu olsun susuz mu? Buz da koyalım mı koymayalım mı? İzmir adlı rakı son günlerde hayli revaçta. Yanında beyaz peynir ile kavun da ister misin yoksa buzlu badem yeter mi dersin? Söyleee caanım, ne dersin?”
Eziyet şart mı?
Ergenekon şüphelilerinin evleri bir ara gece yarısı basılıyordu. Aşama kaydettik. Artık baskınlar sabah saat 07’de yapılıyor. Ama bazı aşağılama figürlerinde değişiklik yok... Koş deseniz koşamayacak yaşlı başlı generaller ya da üniversite hocalarının koluna, sanki her an kaçacaklarmış gibi iki polis takılıyor... Koşar adım arabalara götürülüyor. Kafaları bastırılarak, ite - kaka araçlara sokulmaya çalışılıyor. İnsan onuruyla oynamak için ne lazımsa eksiksiz yapılıyor.
Bu özel aşağılama, orada bitiyor mu? Ne gezer? Sıra Emniyet aşamasına geliyor. Orada ne olduğunu gözaltına alınan Em. Tümg. Erdal Şenel’in avukatı Abdullah Kaya anlatıyor:
“Görüşme için gittiğimizde donduk. Nezaret buz gibi. Kaloriferlerin yakılmasını istedik. Palto, kaşkol ve çorap gönderme taleplerimiz geri çevrildi.”
Milliyet’te dün vardı... Emniyet mensupları ayrıca bilgisayarlara el koyarken çifte standart uyguluyor. Kimi zaman hard disklerin yedeği alınıyor, kimi zaman alınmıyor. Bütün bu işlemler, İçişleri Bakanı’nın sorumluluğundadır. Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan getirilişi sırasında kendisine nasıl özenli muamele yapıldığı hatırlarda. Bu ülkenin değerli generalleri, üniversite hocaları, yüksek yargı mensupları Apo kadar saygıya değer bulunmuyor mu?
Yoksa bu muamele tarzının planları da dışardan mı geliyor?
Planlı bir değersizleştirme operasyonu mu geçiriyoruz?
Peki bu operasyon iktidardakilerin değerini artırıyor mu?
* Deniz Baykal, halkı Ergenekon konusunda uyanık
olmaya çağırıyor. Peki neden kendisi bir miting düzenlemiyor?
Demet
Soyut fıkra...
Fıkrayı Profesör Tarık Altınok “Ergenekon’la katiyen ilgisiz” diye başlayarak anlattı... Gözaltına alınan üç kişi aralarında söyleşiyorlar:
- Seni niye içeri attılar?
- Taksim Meydanı’nda “Yaşasın Gonzales” diye bağırdım...
- Ya seni?
- Ben de “Kahrolsun Gonzales” diye bağırdım...
Üçüncüye dönüyorlar:
- Peki ya siz?
- Ben Gonzales’im...