Özlem Çerçioğlu Ege'de Akbük beldesindeki orman cinayetinin bizzat çektiği fotoğraflarını basına dağıttı.Taşocağı açma bahanesiyle alınan ruhsatla yaklaşık 10 dönümlük bir alanda ağaçlar kesilmişti. Fotoğrafta grayderler orman içinde ağaç kesip yol açarken görülüyordu. Kendisine sorduk:- Acaba buradaki faaliyet gerçekten taş çıkarmakla mı ilgili?Özlem Hanım:- Öyle bile olsa ne gerek var, dedi, o bölgede her taraf taş... Taş çıkarmak için ormanı yok etmenin mantığı olabilir mi?Turistik bölge olan Akbük beldesinin Belediye Başkanı İbrahim Şam ve meclis üyeleri, Aydın Valiliği'ne ve Orman Bakanlığı'na yazılar göndermiş, "taşocağı açılmasına" izin verilmemesini istemişler. Yazılar yanıtsız kalmış. Akbük'te şimdi ikinci bir alanın daha taşocağı bahanesiyle tahrip edileceği konuşuluyor.Daha önce de yazdık... Taşocağı bahanesiyle ormanda boş alan açılıyor. Peşinden buralara turistik tesis konduruluyor. Veya kondurulacak. Taşocağı diye tıraşlanan alanların hep deniz gören yerler olması da bunun ispatı... Kırk haramiler tüm ülkede çalışıyor... Maden arama bahanesiyle Ege ve Akdeniz'de ormanların tahrip edildiğini gündeme getiren CHP Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk ve Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu, dün Meclis'te bir ortak basın toplantısı yaptılar. Orman talanını gazetecilere fotoğraflarla anlattılar. Yurtdışına giden başbakan ve bakan eşlerine de harcırah veriliyormuş. Çapkın olmayanların, gittikleri her yere eşlerini de götürme nedeni şimdi anlaşıldı... Gazetemizde dün dumanlar içinde bir ilçenin fotoğrafı vardı... Muğla'nın Yatağan ilçesi... Termik santralın neden olduğu hava kirliliği konusunda Belediye Başkanı Haşmet Işık, "Santralın baca gazı arıtma tesisleri devreye girince kirlilikten kurtuluruz" diyordu.1992 yılıydı sanırız... Enerji Bakanı Ersin Faralyalı bir grup gazeteciyi santrala götürmüştü. Bölgede hava kirliliği yoğundu. Arıtma tesisinin ihale edileceği söyleniyordu... Aradan 14 yıl geçti. Yatağan hâlâ sülfürik asit yağmuru altında... Pes... Yatağan'ın dumanı İngiltere'de hayvanseverler ile Belediye Başkanı Ken Livingston arasında kavga var. Livingston, Trafagalgar Meydanı'ndaki güvercinleri oradan uzaklaştırmak istiyor. Onlara yem veren hayvanseverlerden yemi azaltmalarını istiyor. Kavga bu yüzden çıkıyor. Aynı kavga New York'ta da var. NewYork metrosunda adım başı afiş asılmış; insanlar güvercinlere yem vermemeye çağrılıyor... Sebebi mi? Güvercinlerden insanlara 42 çeşit hastalık taşınıyormuş... İnsan ile güvercinin arası açılıyor... Yakında kampanya bizim buralara da taşınır... Üzülürüz... Güvercinler dertli Okurumuz ve dostumuz Leda Çekem, dünkü küresel ısınmanın dehşetine ilişkin yazımız üzerine - o güzel muzip üslubuyla - bakınız neler yazıp göndermiş..."...Çevreciler yıllardır kıyametin yaklaştığını söylüyor da kim dinliyor ki? Olan olmuş bir kere, kafayı takmaya gerek yok, bırakalım gitsin rahvan. Hem kıyameti geciktireceğiz de ne olacak? Biz paçamızı kurtaralım da bizden sonraki nesiller mi ölsün yani? Zaten bildiğiniz gibi ben insan türünün doğaya zararlı tek canlı olduğunu, bu tür yeryüzünden topyekun kalktığı takdirde doğanın bozulan bütün dengelerinin zamanla düzeleceğini savunurum. Bu açıdan bugünkü yazınız birçok kişiye bir kara haber gibi gelse de benim için hayırlı haberdir. Mademki Tanrı insanoğlunu kendini ve yaşadığı ortamı sürekli geliştirebilme kapasitesine sahip tek canlı olarak yaratmış, medeniyetin ve teknolojinin ilerlemesi sonucu doğanın yavaş yavaş tahrip olmasını da kaçınılmaz kılmış. Kimse boşuna dövünüp durmasın, her şey "ilahi plan" dahilinde yürüyor. Eminim süper teknoloji kullanan ülkeler kıyamet gününe hazırlık olarak modern Nuh'un Gemisi projeleri geliştirmişlerdir. Zamanı geldiğinde seçilmiş kişiler ve canlılar dünyada veya uzayda kurulacak bu özel yaşam ortamlarında barındırılacak ve daha ileride yeni bir dünya düzeninde rol alacaklardır. Bizi kimse böyle bir projeye dahil etmeyeceğine göre, bizler nur içinde yatıyor olacağız! Müstehak! Ben de Emine Hanım niye böyle kıyafetler içinde diye düşünüyordum... Meğer Arap'mış!.. m.asik@milliyet.com.tr