Ülkü Taşçı, kocası ve iki çocuğu, Düzce depreminden şans eseri kurtulmuş, Antalya'ya göç etmişler. Parasızlıkla boğuşuyorlar. Ülkü Hanım birkaç gün önce 7 yaşındaki kızını okula yazdırırken müdür kendisinden 100 milyon lira kayıt parası istemiş. Ülkü Hanım bu parayı verecek durumda değil. O zaman kendisinden temizlik yaparak bu parayı ödemesi istenmiş. Haber, Ülkü Hanım'ın yer silerken çekilmiş fotoğrafları eşliğinde gazetelere yukardaki şekilde yansıdı. Olayın geçtiği "Bedriye Bileydi İlkokulu" Koruma Derneği Başkanı Cabir Kocalar aradı dün. "Olayı bir de benim anlatmama izin verir misiniz?" dedi. Ve anlattı:
- Öğrenci velilerinden bir yıllık 10 ile 50 milyon lirası bağış alıyoruz. Ülkü Hanım da 10 milyon lira bağış yaptı. Öğrenci anneleri ayrıca okulda gönüllü olarak temizlik yapıyor. Temizliğe hiçbir zorlama olmadan Ülkü Hanım da katılmış. Ancak diğer hanımlardan biri "Şuranın da tozunu alır mısın?" şeklinde bir hitapta bulununca buna sinirlenmiş. Akşam Düzce'deki bir yakınına anlatmış. O da gazetecileri harekete geçirmiş. Ertesi gün sabah vakti Ülkü Hanım gazetecilerle birlikte okula gelmiş, fotoğraflar çekilmiş. Olayla okul müdürü Ali Açıkalın'ın hiçbir ilgisi yok.. Ama o suçlandı maalesef...
Netice... İç ve dış hortumcular tarafından soyulan Türkiye, eğitime para ayıramadığı için kendi insanına işte böyle dramlar yaşatıyor.
Yaşayanlar kapar ölenlerin gözlerini, ölenler açar yaşayanların gözlerini.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden bir dostumuz anlatıyor.
- Telefonlarımız tasarruf gerekçesiyle şehir içi görüşmelere bile kapalı. Ancak, "yapacağım görüşmelerin bedelinin ay sonunda maaşımdan kesilmesini kabul ediyorum" diye bir yazı imzalarsak açılıyor. Uygulamayı protesto ettiği için hocaların çoğu bu yazıyı imzalamadı, o yüzden telefonlar kapalı... Eşe dosta duyurur musunuz?
Amerika KADEK'i dağdan indirme konusunda ortak harekata yanaşmıyor. Powell, Wolfowitz, gibi isimler bu konuda ağzını bile açmıyor.
Onların adına Abdullah Gül konuşuyor, Türkiye'yi rahatlatıyor:
- ABD kendi teröristiyle bizimki arasında ayrım yapmaz...
Gül hemen peşinden de "Irak'a asker gönderme konusunda çalışmaların sürdüğünü" anlatıyor. Kırmızı çizgilerimizi de yalatsalar... Başımıza torba da geçirseler... Kadek'i korumaya da alsalar. Bizimkiler Amerika'ya asker desteği vermekte kararlı... Bir hükümet ülkesini daha fazla nasıl aşağıtabilir?
Devlet, ders kitaplarını bu yıl kendisi bastırdı, öğrencilere bedava dağıttı. Uygulama ilk bakışta güzel ve velinin yararına gibi görünüyor. Sorun mu ne? Eğitim - Sen Başkanı Alaattin Dinçer'i dinliyoruz.
"Devlet, kendisi bastırsaydı kitabın bir formasını 82 bin liraya maledecekti. Oysa aynı işi özel sektöre 150 bin liraya ihale etti. Toplam 77 milyon kitap bastırıldığı ve forma başına özel sektöre ekstradan 36 bin lira ödeme yapıldığı dikkate alınırsa zararın trilyonları bulduğu görülür. Kitapların değeri topu topu 15 milyon lira. Bu para çocuğuna yüz milyonlar harcayan bir veli için devede kulak... Özetle, bedava kitap uygulamasından asıl yararlanan ve nemalanan veliler değil özel sektör oldu. Bilvesile Tayyip Erdoğan ve Hüseyin Çelik bey kendi propagandalarını yaptı.
Bir reklamcı dostumuz "uygulama" yı değerlendiriyor:
- İyi düşünmüşler... Bizim ülkede en büyük sükseyi birşeyi bedava verdin mi yaparsın... İstersen halkın malını halka ver.. Yine sen kazanırsın.
Konunun uzmanı Abbas Güçlü arkadaşımız hatırlatıyor:
- Devlet fakir öğrencilere kitabı geçen yıllarda zaten bedava veriyordu. Bu defa fark varlıklı ailelere bedava kitap verilmesi oldu... 15 milyon ödemeye gücü yeten ailelere bedava kitap verileceği yerde bu paralar okulların ihtiyaçlarına ayrılsa bence çok daha isabetli olurdu...
Kayıt parası veremeyen veliye
temizlik yaptırıldı diye
ortalık ayağa kalktı.
Aldığı borç karşılığı ABD'ye
asker veren bir Türkiye'de
bunun lafı mı olur ?
***
Borçları ödemek için
borç aramak "out",
kaynak arayışı içinde olmak "in"...