Geçen hafta İBB - Galatasaray maçını izleyenler Fatih Terim cephesinde değişen bir şeyin olmadığını gördüler. Yine garip garip mimikler yine tuhaf el, kol, vücut hareketleri... Peki, bunlar öylesine, irade dışı yapılan hareketler mi yoksa her birinin ayrı manası, meali, mesajı mı var? “Manalı gazeteci!” Fahrettin Fidan’a göre ikincisi. Peki, neymiş onlar, diyorsanız... Buyurun:
- Gözler süzülmüş, dudaklar büzülmüş, ağız - burun yamulmuş iken burun kanatları hızla açılıp kapanıyorsa... (Kendi futbolcularına mesaj):
“Kanatlar arasında kopukluk var. Birbirinize daha yakın oynayın, boş alan bırakmayın.”
- Sol ayağını geriye, sağ elini Guiza’nın “okçu hareketi”ne benzer şekilde ileriye atmış, işaret parmağıyla da yukarıyı gösteriyorsa mesaj hakeme ve seyirciye:
“Bal gibi penaltımızı yedi kitapsız, ama yukarıdaki gördü.”
- Yardımcısını önce kucaklıyor, ardından yumrukluyorsa mesaj açık:
“Takımın attığı gole çok sevindim.”
- Alnını kırıştırıyor, yüzünü buruşturuyor, bu arada dirsekten kırdığı sağ ve sol elleriyle bir ileri bir geri piston hareketi yapıyorsa... (Seyirciye ve ekran başındaki taraftarlara):
“Bakın ben de en az sahadaki futbolcular kadar yoruluyorum. Yani aldığım parayı son kuruşuna kadar hak ediyorum. Gözü olanın gözü çıksın...”
- Yedek kulübesini önce yumrukluyor sonra yerine oturuyor ardından yan hakemin yanına gidip sinirli sinirli bir şeyler söylüyorsa (Eşi Fulya Hanım’a mesaj):
“Fulya’cığım, evde öyle kuzu kuzu oturduğuma bakma, ben aslında sert bir erkeğim.”
- Galibiyetle biten maçtan sonra kendisini alkışlayan tribünlere aynı şekilde cevap veriyorsa:
“İşte böyle kibar olun, yenildiğimizde de aynı alkışı beklerim.”
Yabancılarla işbirliği yapılarak soyulmakta olan
bir ülkede işbirliğine yanaşmayan, soyguna bulaşmayanlar suçlu durumuna düşer...
Akif Kökçe
Erdoğan, Libya’da büyük ilgi görmüş.
İlgiyi biz görürüz, parsayı başkaları toplar...
Haldun Ertem
Abdullah Gül, “Yükseköğretim yasalarını değiştirme kararlılığındayız” demiş.
Değiştirin, değiştirin... “Alçak öğretim” için şart!
Fahrettin Fidan
İsrail’in insansız uçaklarımıza el koymasını hiç dert etmeyin Recep Bey, biz de sayenizde komutansız ordu yaptık, mahvederiz onları...
Arman Salepci
Füze kakalaması...
MİT ile PKK arasındaki gizli görüşmeden hemen sonra... Füze kalkanı anlaşmasının sırları da pul pul dökülüverdi...
New York Times gazetesine konuşan ABD’li yetkililer;
“Füze kalkanından elde edilen bilgilerin İsrail’le paylaşılacağını”söyledi.
Amerikalı bir yetkili “Bu ABD’nin radarı” diyerek kontrolün kendilerinde olacağını bildirdi.
Önceden tahmin ettiğimiz gibi... İran’ı hedef alan bu sistem en başta İsrail’i korumaya yöneliktir.
Türkiye’ye yararı yoktur. Türkiye, ABD ve İsrail çıkarlarına yataklık etmektedir.
Bu yüzden ABD ve İsrail ile İran arasındaki bir çatışmada ülkemiz ilk hedeflerden biri olacaktır.
İsrail’le kayıkçı kavgasının perde gerisinde bu ülkeye muazzam bir stratejik kıyakçılık yapılmıştır.
Medyanın hali...
Aşağıdaki satırları iddiasız, kendi halinde bir halk kadını... Demet Hanım yazıyor...
“İktidarın pazarlık kaseti ortaya çıkınca Kılıçdaroğlu’nun ‘Kim şerefsizmiş’ sözü ile başlayan demeci gazetelerde en önemli bölümü çıkarılarak verildi... Bu kadarcık mı söylemiş, diye kızdık Kılıçdaroğlu’na... Sonra OdaTV’de demecin aslını okuyunca uyandık.
Bizim “normal” dediğimiz medya bile meğer sansürlemiş o asıl vurguyu!
Demek ki daha neleri sansürlüyor...
Şu son MİT - PKK görüşmesinde de aynı şey yaşandı. Medya kasetin içeriğini saklamak için kıvrandı da kıvrandı. Oysa Işık Koşaner’in bandının tamamını manşetten vermemişler miydi?
Onu manşetten verenler Mehmet Metiner’in bant çözümünü de veremediler. Neden? Çünkü Metiner orada Başbakan Erdoğan’ı eleştiriyordu.
Yandaşa kızıyoruz tamam da, diğer medyanın yandaştan ne farkı kaldı?
Bu gazeteleri yandaş seçmen para verip almıyor, biz gibiler yaşatıyoruz.
Yandaş sayılmayan TV kanallarını da yine biz izliyoruz. Biz besliyoruz.
Ama ‘bizim’ dediğimiz bizim sandığımız bu medya, bize değil onlara hizmet derdinde...
Benim paramla onları memnun etmeye çalışıyor.
Baskı varmış... Baskı varsa yazma... Baskı var diye yalakalık yapmaya mecbur musun? Neden Başbakan’ın uçağına binecem diye halkı yanıltıyorsun...
Şimdi herkes harıl harıl Anayasa’yı değiştirme hazırlığında. Yandaşı ve candaşıyla kafadan iktidar yağcılığına soyunmuş bu basınla halk nasıl aydınlatılır. Halkın doğru kararı vermesi nasıl sağlanır?
En azından basının bu hali yüzünden bu ülkede anayasa değişikliği yapılamaz bence...”
Kayın ağacı...
Kayın peder, kayın birader, kayın valide...
Derken hiç merak ettiniz mi?
Şu kayın lafı nereden geliyor?
Piyasaya yeni çıkan Düşün Yazıları adlı dergide Aydın Özçelik, Türk Kültürü konulu yazısında diyor ki:
“Atalarımızın her yılın belli günlerinde yüksek bir yerde bir kayın ağacının etrafında törenler düzenlediklerini, ağacın etrafında ayinler yaptıklarını, bu durumun Göktürk’lerde de sürdüğü, ayrıca kötü ruhların gelmesini önlemek için ağaç diktikleri bilinmektedir. Bugün de Yakut Türklerinde kayın ağacının özel bir anlamı vardır. Bugün kullandığımız kayın valide, kayın peder, kayın birader sözleri bilinçaltımıza yerleşmiş, bugüne taşınmış eski tarihsel kültürümüzün şifreleridir...”