Sukastın ardından fanatik milliyetçiler çıkabilir. İlk bakışta, ilk akla gelen de cinayeti Türkiye içinden aşırı sağcı unsurların işlediği yönündedir. Ne var ki, tetikçilerin arkasında kimin bulunduğu daha fazla önem taşıyor... Abdi İpekçi 1979 yılında bu nitelikte kişiler tarafından öldürüldü. O cinayet 12 Eylül darbesinin hazırlığıydı. Tetiğin arkasında Amerika'daki kimi merkezlerin olduğu bizim inancımızdır. Çünkü 12 Eylül onların senaryosu idi...Hrant Dink cinayetinde de benzer bir tablo var. Bu olay Türkiye'de hiç kimseye siyasi avantaj sağlamaz. Diasporaya veya Türkiye'yi harcamaya niyetli odaklara güç verir.Cinayet, Türkiye'nin gözünü dışarıdan içeriye çevirmiştir. Gündemini değiştirecektir.Bu arada İran ve Suriye'ye saldırmaya hazırlanan ABD'nin, AKP iktidarına baskı şansı biraz daha artmıştır.Cinayet üzerine ülkenin ve basının gösterdiği tepki olumlu oldu. Hükümet cenazeye en üst düzeyde katılarak Türkiye'nin bu olaya tepkisini daha da net ortaya koymalıdır. Alçakça cinayet Türkiye'yi dünyanın gözünde bir kez daha küçük düşürdü. Bizi dünyanın gözünde mahkûm etmek isteyen Ermeni diasporasının elini muazzam güçlendirdi. Avrupa ve ABD kamuoyunu biraz daha aleyhimize döndürdü. Amerikan Kongresi'nde görüşülecek Ermeni soykırımı tasarısına destek sağladı. Hükümetin Batı karşısında gücünü kırdı... AB ve ABD'de Türkiye'yi savunan siyasilerin ellerini zayıflattı. Soru: 18-19 yaşlarındaki bir gencin Hrant Dink cinayetindeki zamanlamayı bu kadar iyi yapabilecek bilgi ve tecrübeye sahip olması mümkün mü? Maltepe'de bir ilköğretim okulunda öğretmenlik yapan tanıdığımız anlattı...Geçenlerde okulda 7 ve 8'inci sınıflara yani 13 - 14 yaşındaki çocuklara cinsiyet dersi veriliyor. Cinsel organlar, üreme gibi konular şemalarla anlatılıyor... Çocuklar kıkırdıyor. Derken aynı gün kimi öğrenciler cep telefonuyla kendi cinsel organlarının resimlerini çekiyor... Bunlar elektronik posta ile kız öğrencilere gönderiliyor. Kız babaları okulu basıyor... Neyse ki olaylar duruluyor. Bu tür olaylara acaba çocuklara cinsiyet derslerinin daha önce verilmemesi mi sebep oluyor? Dersimiz cinsiyet İngitere'de hükümet okul çocuklarının daha çok (daha sık) şarkı söylemesi için bir kampanya başlattı. Eğitim Bakanı Alan Johnson, 10 milyon sterlinlik bu kampanyayı anlatırken "Müzik çocukların yalnız müzik yeteneğini değil, kendilerine güvenini, ekip çalışmasını ve yabancı dil öğrenme becerilerini de geliştirir" diyor...Kampanyayı besteci Howard Goodall yönetecek, çocuklar için öncelikle 30 şarkılık bir kitap hazırlanacakmış. Kitapta çocuk şarkıları yanında klasik, pop ve halk şarkıları da yer alacak...Bizdeki durum mu? Müzik dersleri çoğunlukla boş geçiyor. Çocuklar ve müzik Tam 4 yıldır süren Bandırma - İzmir hızlı tren projesi iptal edildi. Meğer alt yapı hızlı ulaşıma uygun değilmiş. 7 trilyon sokağa atıldı. Paralar kime gittiyse, hakkınızı helal edin! Okurumuz, Kadıköy'de bir giriş katında oturuyor. Digitürk'e abone olmuş. Çatıya anten kurulmasına kiremitler kırılır gerekçesiyle, yönetici izin vermiyor. Okurumuz Kadıköy Belediyesi'ni arıyor... Görevli, "Geçen ekim ayında çıkan yönetmelik gereği çatılara tek anten monte edilecek, bütün daireler bu tek antenden görüntü alacak" yanıtını veriyor. Peki eski antenler? Onlar kalıyor. O zaman neden tek antene dönsünler? Okurumuz merakla Digitürk bayiine gidiyor. Bayi, "Her gün 60 anten takıyoruz, kimse bir şey demedi" diyor. Okurumuz Tuğrul Çün'ün anteni yok. Ne yapsın? Bir fikriniz var mı? Çanak anten... Hükümetin dış politikada başarı diye gösterebileceği bir şeylerin hâlâ var olduğunu sanıyorduk. Bu bağlamda söyleyecekleri hiçbir şeyin kalmadığını, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün TBMM'deki son konuşmasını zabıtlardan okuyunca anladık. Bakın, başarı olarak anlattıklarına Sayın Gül'ün:"Türkiye'ye dönemimizde ilk defa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinden bu yana ilk defa bazı ziyaretler olmuştur. Rusya'dan ilk defa bir devlet başkanı Türkiye'ye gelmiştir. Suudi Arabistan'dan ilk defa bir devlet başkanı Türkiye'ye gelmiştir. Komşumuz Suriye'den bile ilk defa bir devlet başkanı Türkiye'ye gelmiştir. Türkiye'den de bazı önemli ziyaretler yapılmıştır. Öyle olmuştur ki, Aceh'ten Darfur'a kadar Türkiye konuşulmaya, Türk bayrağı dalgalanmaya başlamıştır ve Türkiye'yle ilgili herkes muhabbet duymaya başlamıştır ve bu muhabbetler giderek derinleşmiş, hatıralar tekrar canlanmıştır. Mağrip'ten Baltık ülkelerine kadar Sayın Başbakan'ımızın, benim, Bakan arkadaşlarımızın dışarıda nasıl kabul gördükleri herkesin dilinde destandır. Amerikan Başkanı bile gelip Dolmabahçe'de, caminin önünde durma ihtiyacını hissetmiştir. (ABD ile) Şimdiye kadar hep, 'ilişkilerimiz stratejiktir, stratejiktir' sözü hep olmuştur. Hiçbir zaman kâğıt üzerine AK Parti iktidarından önce dökülmemiştir." Destansı politika! *** "Irak'taki gelişmeleri tribünden izlemeyiz" diyenler, maalesef Türkiye'deki gelişmeleri televizyondan izliyor! Dubai Towers projesinin sahipleri Oyakbank'ı satın almak için çalışıyormuş. Satış gerçekleşirse "İyiler mutlaka kazanır" sloganı, "Para babaları kazanır" diye değiştirilsin!.. Kerkük'te referandum yapılacağı 2005 yılında Irak Anayasası'na konulmuştu. Hükümet 2 yıl boyunca sustu. Şimdi celalleniyor. Bu arada CHP diyor ki, TBMM'den yetki isteyin, verelim, sınırımızın dışında tampon bölge oluşturun. Hükümet hem celalleniyor hem de bu öneriyi duymazdan geliyor. Onur Öymen anımsatıyor: "1726 sayılı Güvenlik Konseyi kararına göre devletlerin Irak'tan dışarı veya içeri terörist sızmaları önleme hakları vardır.Ayrıca Kerkük'e askeri olarak değil, ama insan hakları açısından müdahale hakkımız mevcuttur. Hükümet bu inceliklerin farkında değil..." m.asik@milliyet.com.tr Kerkük masalları