Anayasa Mahkemesi kararı CHP tarafını üzmüş, AKP tarafını memnun etmiş olması gerek. Ama ağlama dozuna baktığınızda tersine bir manzara gözleniyor.
CHP’nin hukukçu Milletvekili Şahin Mengü diyor ki:
- Karar, sadece CHP olarak bizde değil, yargının bağımsızlığını savunan gerçek hukukçular arasında da büyük hayal kırıklığı yarattı. Mahkeme, maalesef yargı bağımsızlığını ciddi şekilde olarak ortadan kaldıran değişikliklere dokunmamış, aynen korunmuştur. Haşim Kılıç’ın yazılı karar olmadan karar açıklaması ise tam bir hukuk skandalıdır.
- Karara AKP’liler de tepkili...
- Numara yapıyorlar. Aslında memnunlar da bir yandan vatandaşı uyutmak öte yandan Mahkeme’yi baskı altında tutmaya devam edebilmek için şikâyetçiymiş numarası yapıyorlar. Döktükleri timsah gözyaşlarıdır, kimse aldanmasın.
* * *
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim, Odatv’de sonucu şöyle değerlendiriyor:
“Yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na, Cumhurbaşkanı ve TBMM’nin üye seçmesine olanak sağlanarak, yasama ve yürütme tamamen egemen kılınmakta ve böylece “yargı bağımsızlığı” yok edilmektedir. Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devletinden, hukuk devletinin olmadığı yerde de demokrasiden söz edilemez.”
Abdullah Gül, 2 oy alan ismi rektör adayı olarak gönderen YÖK’ten izahat istemiş.
İzahat şöyle olabilir:
“Sizleri memnun etmek için gösterdiğimiz çabanın ayarını biraz kaçırdık galiba.”
Haldun Ertem
Doğu Akdeniz
Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde görevli bir akademisyen dostumuz yazıyor:
“Türkiye bu üniversiteyi sıfırdan kurmuş, hala büyük mali yardım yapıyor. Ancak son dönemde kemerleri sıkmaya karar verdi. Bizim üniversiteyi yönetenler de satırı Türkiyeli hocalara vurdu. Yardımcı doçent, doçent ve profesör olmak üzere 24 kişinin işine son verildi; bunların 14’ü Türkiyeli (7 tanesi profesör), 7 tanesi yabancı ve 3 tanesi KKTC’li.
İşten uzaklaştırma gerekçeleri de ilginç; ben dahil bir kısım hocaların işineyaşlı diye son verdiler. Bir kısmını da ‘bilimsel yetersizlik’ gibi aşağılayıcı bir gerekçe ile işten uzaklaştırdılar. Bu işi yapan rektör ve yardımcılarının bilimsel düzeyi ise gerçekten evlere şenlik. Doğu Akdeniz Üniversitesi hızla Kıbrıslılaştırılıyor; örneğin ben burada işe başladığımda bizim fakültedeki Türkiyeli hoca-akademisyen sayısı 20 idi şimdi 5’e inmiş durumda ve sadece 2 tanesi doçent, gerisi yardımcı doçent. Öyle sanıyorum ki onları da gelecek yıl yollarlar. Bu tabii üniversite ve fakülte içi dengeleri olduğu gibi değiştirdi ve örneğin bizim fakülte Türkiye’ye yabancı işgalci güç olarak bakan kişilerin denetimine geçti. Benim canımı sıkan esas neden ise büyükelçiliğimizin tutumu. Türkiyeli akademisyenler kıyılırken, 20 yıldır buraya hizmet veren Türkiyeli profesörler aşağılanarak işten atılırken elçilik suskun, KKTC bağımsız bir ülke imiş ve onun içişlerine karışılmazmış. Peki Türkiyelilerin hukukunu korumak büyükelçiliğin en önde gelen görevlerinden biri değil mi?”
Bayrak
Meclis’te BDP’li Ayla Akat Ata konuşuyor... Konuşmasının bir yerinde Barzani Türkiye’ye geldiğinde bölgesel Kürt yönetiminin bayrağının çekilmemesini eleştiriyor... Daha sonra söz alan CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce şöyle diyor:
“Bölgesel Kürt yönetiminin bayrağından söz ettiniz. Ben de size bir teklifte bulunacağım. Yakında milli maçlar başlıyor. Hadi gelin, elimizde Türk bayrağıyla milli maçlara dört grup başkan vekili birlikte gidelim, ondan sonra da Şırnak’a gidelim. Orada yapılan ne haksızlık varsa ben sizinle birlikte Şırnak’a gelmeye, orada basın açıklaması yapmaya varım...”
Konuşması boyunca İnce’ye laf atan BDP’li vekiller bu öneriye ne olumlu, ne olumsuz hiçbir tepki göstermiyorlar. Elde Türk bayrağı ile Türk milli takmının maçına gitmek... Anlaşılan düşünülmesi bile kendilerince ürküntü verici bir öneri...
AKP’li Bekir Bozdağ, genel başkan iken yerden yere vurduğu Deniz Baykal’ı şimdi öve öve bitiremiyormuş.
Eee, zamanında kıymetini bilmezsen şimdi böyle olur işte!
Fahrettin Fidan
Güney Afrika’dan bize dünya şampiyonasını nakleden TRT takdimcilerinin göğüslerindeki timsah dikkati çekiyor. Hepsi anlaşmış gibi Lacoste tişört ya da gömlek giyiyorlar. TRT’de çalışan bir dostumuz:
- Bir anlaşma var gerçekten, diyor, Lacoste firması benim duyduğuma göre TRT’ye 12 çift gömlek ve tişört vermiş...
- Bu reklamın bedeli ne peki?
- Bilmiyorum... Onu biz de merak ediyoruz... Bir söylentiye göre TRT bu reklamı dost hatrına bedava yapıyor...
- Bu kadar açık ve etkili bir reklam bedava yapılır mı?
- Dedim ya tam bilmiyoruz.. TRT bu konuda açıklama yaparsa öğreniriz...
TRT’den bir açıklama bekliyoruz..
Dünya Kupası’nın tadını kaçıran vuvuzela mı, TRT mi?
Pek fark yok!
Biri Afrikalıların, diğeri hükümetin borazanı...
Taraf
Taraf gazetesinin polis yazarlarından Önder Aytaç’ın yazılarına ara verildi...
Neden?
Aytaç geçen ay Küre TV’de katıldığı programda demiş ki:
“Öcalan’ı alın karşınıza, terörü bitirmezsen, seni idam ederim, deyin.. Bakalım terör bitiyor mu bitmiyor mu?”
Bu konuşma üzerine tehditler gelmiş. Aytaç, Taraf’ın da tehdit edildiğini, yazılarının askıya alınmasında bu durumun da etkili olabileceğini söylemiş. Taraf’ın demokrasi ve özgürlük adına savunduğu ortam ve değerler işte bunlar!