“Süper gazeteci” Fahrettin Fidan bu hafta hiper gazetecilikle... Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun telefonda şifreli olarak yaptıkları “yemin pazarlığı görüşmesi”nin tutanaklarıyla karşınızda.
KK: Meclis’in yapısı güzel/İçinde herkes birbirine işmar eder, göz süzer/Etmeyince yemin/Benim arkadaşlar üzülür, dudak büzer.
RTE: Makinenin kuluyum/Bu yemin konusunda pek doluyum/Şimdi ne ağlıyon Kuruoğlan/Ben bu Meclis’in hem sağı, hem soluyum.
KK: Makineler yağlanır/Yağlanır da bağlanır/Yemin etmedik diye/Bizim MYK’de, Grup’ta her dem zırıl zırıl ağlanır.
RTE: Makinenin urganı/Telli müllü yorganı/Bu kafayla giderseniz/Kes at sen o iki organı.
KK: Mavi yorgan düreyim/Bul bir formül gireyim/Grup alttan kaymakta/De bakalım ben nideyim?
RTE: Bir boyuna baktım bir yüzüne/Ayrılık sürmesin çekmişsin gözüne/Bakma dedim, baktın el sözüne.
KK: Adile’min üç boncuklu hasırı/Hiç yok mudur Kemal’inin hatırı?
RTE: Yalılarda olur anam geyik tekesi/Esnedikçe gül kokar nefesi/Adamı işte böyle yalvarttırır/ Meclis’in de efesi... Oy anam efesi.
KK: Olmayaydım Receb’im olmayaydım/Gül gibi sararıp solmayaydım/Ben bu Gürsel’in aklına, ah hiç uymayaydım.
RTE: Güle güle ayrılalım, ağlama/Ben sana demedim mi a Kemal’im/ Elin yosmasına bel bağlama.
KK: Bahçede erik dalları/Fırladı gitti atın nalları/Daha fazla rüsva etme beni/İşte budur Gandi Kemal’in halları.
RTE: Garanfil ektim yalıya/Bitmedi döndü çalıya/Durup dururken ettin halıya/Ya Pazartesi edersin yemin/Ya da avucun yalıya.
KK: Dere var çakıl yok/Bizde asker yok kurmay çok.
RTE: Analar bebek belesin/ Ha şunu bilesin/Gözüm yolda, Pazartesi tıpış tıpış gelesin.
Atakule yıkılıyor!
Bir süredir boşalan dükkânlara kiracı almayan Atakule’nin sahibi Vakıfbank, sessiz sedasız bu sembol yapıyı sattı. Yeni mal sahibinin Kayserili bir tüccar aile olduğu söyleniyor. Ankara Mimarlar Odası, Atakule’nin yıkılarak yerine otel yapılması için girişimler başlatıldığını haber veriyor. Atakule, Türkiye’nin ikinci ve Ankara’nın ilk alışveriş ve kültür merkezi olarak 1989’da açıldı. 125 metre yüksekliğindeki kule, döner platformu ile kentin simgesi haline geldi... Bu kadar kolay yok edilmemeli...
Mavi kalem
Mavi Kalem Derneği İstanbul’un fakir semtleri Fener ve Balat’ta el arabasıyla sokakları dolaşıyor... Müzik ve oyunla çocuklara Sebze Sepeti Projesi’ni tanıtıyorlar. Amaç çocukları su kabından dönüştürülmüş kaplarda sebze ve bitki yetiştirmeye teşvik etmek... Ayrıca sokak sakinleri karşıdan karşıya gerdikleri çamaşır iplerine saksı yerleştirerek sokakları süslemeye de teşvik ediliyor. Etkinlikler arasında çocuklar için spor, tiyatro, sanat ve müzik atölyeleri, doğa gezileri vb. de bulunuyor. Daha fazla bilgi: www.mavikalem.org
İmralı çalışıyor...
Meclis çalışmıyor diye üzülmeyelim... Galiba çalışmasına gerek de yok.. Nasıl olsa İmralı çalışıyor... Makina gibi çözüm üretiyor... Öcalan 6 Temmuz’da kamuoyuna müjdeliyor:
“Heyetle yaptığımız bugünkü görüşmede Barış Konseyi’nin kurulmasına ilişkin bir mutabakata varmış durumdayız...”
Öcalan bir de Anayasa Konseyi tasarlamış, anlatıyor:
“Anayasa Konseyi, yeni anayasa yapımı çalışmalarını yürütecek bir konseydir.”
Böylece Anayasa çalışmaları konusunda TBMM’nin yükü de hafifletilmiş oluyor!
Peki son bir ayda 6 askerimiz ile 2 polisimizi şehit eden PKK terörü ne olacak? Öcalan o konuda da dobra:
“Gerilla yirmi dört saat öz savunmasını yapacaktır. Kendisine yapılan saldırılara da misliyle karşılık verecektir...”
Öcalan’ın barış koşulları ve Anayasa önerileri biliniyor... “Demokratik Özerklik” adı altında ayrı bayrak, ayrı savunma gücü, ayrı meclis, özetle bölgeyi bağımsızlığa hazırlayacak bir eyalet sistemi... Bunları kabul ettiniz ettiniz.. Etmezseniz PKK terörü azdırılacak, Türk kamuoyu her zaman olduğu gibi “Biraz daha taviz verelim de kan dursun” kıvamına getirilecek... Taviz verince karşı taraf bir fazlasını isteyecek, vermezseniz yine terör... Taviz/ terör/ taviz sarmalıyla bölünmeye kadar gidilecek. Terörün yükselmesi iktidarın da işine geliyor. Böylece seçmen tabanı yumuşuyor, hükümetin taviz vermesi kolaylaşıyor.
Uzun sözün özü; ülke açıkça bölünmeye götürülüyor...
Türk halkı bu manzarayı görüyor ama görmezden geliyor... Rahatını bozmak istemiyor...
Ne var ki bu görmezden gelmenin faturası bir gün önümüze konacak ve çok ağır ödenecek... Çok ağır...
Hükümet programında şişmanlıkla mücadele de yer almış.
Mücadele yöntemi sık sık “ekmek zammı” olmasa bari...
H. Ertem
* * *
Abdullah Gül, “Milli irade ve demokrasimizin üzerine gölge düşmesin” demiş.
Ayağa düşmesin, dese daha gerçekçi olurdu...
F. Fidan