Açık Pencere PKK'nın elindeki askerlerimiz Erdoğan-Bush görüşmesine bir gün kala Türkiye'ye teslim ediliyor... Böylece Erdoğan-Bush görüşmesi öncesi Başbakan'a ve Türkiye'ye teselli armağanı veriliyor...Ama, armağan paketinin içinde her türlü aşağılama mevcut...Teslim tutanağının imzalandığı masadan aşağı, üzerinde Abdullah Öcalan'ın resminin bulunduğu bayrak sarkıyor...Teslimi yapan kişi PKK Hakkâri sorumlusu ve Dağlıca PKK baskını planlayıcısı Yücel Halis...Teslim alanlar 3 DTP milletvekili ile Kürt yönetiminin İçişleri Bakanı Hacı Mahmut Osman...İmzadan sonra DTP'liler PKK'lıların komutanı Yücel Halis'e teşekkürlerini sunuyor...Adeta resmi bir esir teslim töreni yapılıyor. PKK bir ihtiram kıtası bile getirmiş, Barzani'nin İstihbarat Şefi Kerim Sincari, PKK'lıların ellerini tek tek sıkarken görülüyor fotoğraflarda.PKK resmen muhatap alınıyor... Propagandası yapılıyor...ABD ve Barzani, PKK'lıları bulamadıkları masalını anlatıp duruyorlardı... Bulamadıkları PKK'lılar orada gözlerinin önünde hazırolda duruyor. Tutuklasalar ya...Olay, PKK'nın ABD ve Barzani denetimde çalıştığının en son bir örneği...ABD-Barzani-PKK ittifakı açıkça Türk ordusunu hedef alıyor... ABD, Apo'yu Türkiye'ye neden teslim etti diye hep merak edilirdi. Meğer PKK'yı onun elinden alıp Barzani ile birlikte kendisi kullanacakmış... Öyle manzaralar izleniyordu ki fotoğraflarda, askerlerimizin kurtulduğuna bile yeterince sevinemedik... İslami kesimde "Üstü Mekke, altı Paris" tartışması yapılıyormuş. Alın size bir "alt kimlik üst kimlik" sorunu daha... Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, hakem Selçuk Dereli hakkında 27 Haziran 2007 tarihli Hürriyet'te şöyle konuşmuştu: "Gelecek sezon herhalde Selçuk Dereli'yi bizim maçlara vermezler. Beşiktaş kupa maçında yaptıklarını unutmamız mümkün değil. Eğer Selçuk Dereli verilirse sahaya iner, onu tokatlarım."Bu sözleri sonraki günlerde ne Aziz Yıldırım yalanladı ne de Federasyon veya Merkez Hakem Kurulu'ndan bir tepki geldi. Bu tabloda MHK'ye bağlı bir hakemin Fenerbahçe - Beşiktaş maçına çıkabilmesi bile meseleydi değil maç yönetmek... Ucunda tokat var Neyse ki sonunda sağduyu galip geldi, sempatik futbolcu Aurelio'yu da antipatik yapan ve İstiklal Marşı'na saygısızlık ifade eden o sakat reklamı Alpet firması yayından kaldırdı... Gelelim ikinci konuya.. Anıtkabir'de törenler başlarken çalınan ti sesinin aslında Amerikan bestesi olup, Amerika'daki askeri törenlerde çalındığını yazmıştık... Melodinin adı Taps idi... Anıtkabir'den ses seda çıkmadı.. Ama Facebook adlı haberleşme sitesinde gençler "Anıtkabir'de Taps müziğine hayır" başlıklı bir kampanya başlatmış. Anıtkabir komutanlığının da ilgisine... Anıtkabir'de Taps Ekim ayında PKK mayınları ve saldırıları sonucu 50 dolayında askerimiz şehit oldu. Bir o kadar askerimiz yaralandı. Şehit analarının acısı gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına yayıldı... Kentlerde gençler haklı olarak "biz de varız" diyerek meydanlara çıktı...O arada kimi lümpen topluluklar ile ırkçı milliyetçiler gösterilere hâkim olmaya çalıştı... Kendi sloganlarını attı.. Kimi Kürt yurttaşlarının işyerleri ile DTP binaları tahrip edildi...Bu tatsız taşkınlıklara meydan verilmemeli... Meydan ırkçılara bırakılmamalı... Kürt yurttaşlarının kılına zarar gelmemeli...Bunların hepsine evet...Toplumsal barışı ve kardeşliği ayakta tutmak için her türlü miting ve gösteride de elbet yarar vardır.Ama olup bitenlere bakarken tek gözünüzü kapatıyorsanız... Irkçı milliyetçiliği tetikleyen Kürt milliyetçiliğini görmezden geliyorsanız... PKK ve ABD lafını ağzınıza almıyorsanız... Saldırıya uğrayan birkaç dükkân veya parti binasını ön plana çıkararak canı yanan ulusun öfkesini faşizm gibi gösterme gayretine düşerseniz... İyi niyetinizden şüphe edilir... Saldırganı haklı gösterme gibi bir gayretin içinde olduğunuz düşünülür... Barışa bu tavır da benzin döker. Barış ve huzur! TRT 2 kanalında bu akşam 22.30'daki "Portreler" programında değerli edebiyat adamımız Cevdet Kudret Solok (1907 - 1992) ekrana getiriliyor... Cevdet Kudret şair ve yazarlığı yanında edebiyat araştırmacısı ve tarihçi idi. Yaşamının büyük bölümünde solcu diye ağır baskılar görmüş, oradan oraya sürülmüştü... Aziz eşi İhsan Hanım'ı da andığı "Dilek" şiiri şöyle biter:"Nerde, hangi şehirde olursa olsun/ Bir küçük, bir küçücük evim bulunsun/ Bir ufacık halım olsun yeter/ Yeter de artar bile!Nerde, hangi şehirde olursa olsun/ Etajerim, kitaplarım olsun/ Beni parasız pulsuz seven karım olsun yeter/ Yeter de artar.." Cevdet Kudret Fethullah Gülen'in Kuzey Irak'taki okullarındaİstiklal Marşı okunmuyormuş. İşgalcilerin ve işbirlikçilerin yönetimindeki ülke ve kurumlarda İstiklal Marşı okumak komik olurdu zaten... m.asik@milliyet.com.tr