Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seçmen kütükleri karmakarışık. Askı süresi kısa tutuldu. Parmak boyası yok. Bu seçim her türlü hileye açık.. Peki muhalefet neden sessiz?
Adana Barosu eski başkanlarından Ziya Yergök gönderdiği mektupta diyor ki:
“Anayasa’nın 79. maddesi uyarınca seçmen kütüğünü Yüksek Seçim Kurulu’nun oluşturması gerekir. Ancak son yasal düzenlemeyle bu iş tarafsız yargı denetiminden çıkarılmış ve yürütme organına bırakılmıştır. Bu durum açıkca Anayasa’ya aykırıdır.
Pek çok konuda haklı olarak Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açan CHP ise 5749 sayılı yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmemiştir.Çünkü bu yasayı CHP de desteklemiştir. Yasanın görüşüldüğü TBMM’nin 12 Mart 2008 günlü 76. birleşiminde yasanın tümü hakkında CHP Grubu adına konuşan CHP Antalya Milletvekili Sayın Atilla Emek “Yasayı olumlu bulduklarını, desteklediklerini ve olumlu oy vereceklerini” belirtmiştir. CHP, olumlu bulduğu, desteklediği ve oy verdiği için de yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürme gereği duymamıştır
Keza, diğer muhalefet partisi MHP de yasayı desteklemiştir. Tasarı CHP ve MHP’nin desteği ile yasalaşmıştır.
Her iki muhalefet partisi de AKP’nin tuzağına düşmüş ve denetim görevlerini ıskalıyarak milleti de tuzağa düşürmüşlerdir.”
Peki neden? Herhalde tembellikten.. Ya da umursamazlıktan... Sonuç değişmiyor...

Haberin Devamı

Batı basını Erdoğan’ı eleştirmeye devam ediyormuş.
Erdoğan ayrılıkçılara “Ya sev, ya terk et” deyince Batı basını tarafından da terk ediliverdi birden...
Haldun Ertem

Geleceği satın almak mümkünmüş...
Ne yazık ki satmak da mümkün...
Gülhan Elmas

Türkiye’de yargı bağımsızlığı yokmuş.
En azından önyargı bağımsızlığı var...
Akif Kökçe

TRT borazancılığı
Okurumuz M. Canbeyli’nin dikkatini çekmiş... Diyor ki:
“TRT’de şu sıralarda yayımlanan Şahların Labirenti adında bir belgesel var. Belgesel 1960 ihtilalini, 12 Mart muhtırasını, Kıbrıs çıkarmasını, kısaca 1980 öncesi siyasi durumu anlatıyor. İlgi çeken nokta, uzman olarak görüşlerini anlatan kişilerin ya direk sağ kesimden, ya da dönek solculardan seçilmiş olmaları. Bu kişiler de ağız birliği etmişçesine, örneğin Türkiye İşçi Partisi ile gelişen sol hareketi veya Deniz Gezmişler’in örgütlenmesini aşağılamaya, basit göstermeye çalışıyorlar. O zamanki sol hareketin demokrat olmadığını, askeri darbeyi kışkırttığını vs. anlatıyorlar. Nedense CIA kaynaklarıyla beslenen ajan provokatörlerden, MHP komandolarından, işkencelerde, hapislerde, idamlarda ölen solcu gençlerden, sistemli olarak eritilip sermaye sınıfına peşkeş çekilen sendikalardan hiç bahis yok...”
Halkın parasıyla yayın yapan TRT, artık belli bir siyasi gurubun organı niteliğindedir. Yayın ilkeleri bir yana atılmış, TRT tamamen iktidar borazanı olmuştur... Demokratım diyen herkes bu borazancılığa tepki göstermelidir.

Haberin Devamı

Polis farkı...
Yunan polisinin Atina’da 15 yaşındaki bir çocuğu ateş açıp öldürmesi, tüm ülkede kaos yarattı. Binlerce protestocu, birçok şehirde alışveriş merkezleri, mağaza ve otomobilleri ateşe verdi. İçişleri Bakanı istifaya kalkıştı.. Hükümet sarsıldı.. vs...
Aynı sıralarda bizde neler oluyor... İşte bizden haberler:
“Polise kimlik sorun, uyarısından sonra vatandaşların ‘polis dayağı’ iddiaları arttı. İstanbul’da DTP’li Erol polis dayağına maruz kaldığını söylerken, Bodrum’da bir yat kaptanı da polisin copla ayağını kırdığını öne sürdü. Avcılar’daki müzikholde polis kılığına girmiş kişilerin yarattığı dehşetin ardından yetkililerin ‘polise kimlik sorun’ uyarısına rağmen ‘Kimlik sorduk, dayak yedik’ iddiaları bitmek bilmiyor.”
Dikkat buyurun... Artık polise kimlik sormak bile dayak yeme sebebi... Neden bu noktaya gelindi?
Polisi yönetenler, yönetemediği için...
Polis kendini hukuk tanımaz bir iktidarın, hukuk tanımaz organı olarak görmeye başladığı için...
Yunanistan’da halk demokrasiye sahip çıkarken, Türkiye’de halk kendini sinsi diktatörlüğe alıştırdığı için...

Haberin Devamı

İzmir’den haber
İzmirli okurumuz Emel Aydın yazıyor: “Bir gün kapı çalındı, açtım karşımda iki polis... Ben daha kimlik sormadan anında ikisi de kimliklerini gösterdiler, aradıkları bir kişinin apartmanımızda yaşayıp yaşamadığını sordular... Ben de aynı anda öyle birinin apartmanımızda yaşamadığını söyledim ve gittiler....”
Demek böylesi de mümkün...

Soru: Ramazan Bayramı’nın diğer adı Şeker Bayramı... Kurban Bayramı için de ikinci bir isim düşünülürse bu isim ne olabilir?
Yanıt: Kavurma bayramı...
Ahmet Nedim