Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Günün sorusu: Meclis kilidi nasıl açılacak? CHP’li Anayasa Profesörü ve Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum’a soruyoruz:
- Tayyip Erdoğan, Hatip Dicle olayını da kapsayacak biçimde, önerileri neyse bildirsinler, görüşelim, dedi. Ne diyorsunuz?
- Hatip Dicle’nin hukuki durumu ile Mustafa Balbay, Mehmet Haberal’ın durumlarının ne alakası var. Dicle hakkında kesin hüküm verilmiş. Balbay ve Haberal öyle mi?
- Sizce bu kriz nasıl aşılır?
- Pek çok yolu var. Örneğin Ceza Yasası’nda, tutukluluk süresi iki yılı geçemez, diye bir değişiklik yapılabilir.
Şu anda tutukluluk süre sınırı bildiğiniz gibi 10 yıl... CHP’nin 2008 yılında yaptığı parti programı tutukluluk süresini 4 ayla sınırlıyordu. Almanya’da tutukluluk süresi 6 ay... Sürenin kısıtlı olması elbet mahkemeleri daha hızlı çalışmaya ve çabuk karar vermeye zorluyor... Türkiye’de tutukluluk süresi 10 yıl gibi korkunç bir rakam olduğu gibi mevcut yasalara da uyulmuyor. Örneğin Ergenekon davası üç yıldır sürdüğü halde yargıçlar “Delillerin toplanması bitmedi” diye tahliyeyi reddedebiliyor.
Gelelim yemin sorununa...
CHP yemin etmediği için yasama çalışmalarına ve oylamalara katılamaz deniyor...
Süheyl Batum ise bu görüşü kabul etmiyor:
- Yemin edenler hangi haklara sahipse etmeyenler de aynı haklara sahiptir. Kanun teklifi de verir, oy da kullanır. Bu konuda İç Tüzük’te veya bir başka yerde madde yok. Haklarımızı kullanabiliriz. Bu arada şunu hatırlatayım; biz üye vermezsek Meclis Başkanlık Divanı’nın ve komisyonların oluşmasında ciddi sorunlar yaşanır. Dolayısıyla Meclis’in çalışmas da aksayabilir.
Netice; adalete değil özel çıkarlara göre biçimlenen yargı sistemi şimdi de Meclis’i tıkadı...



Kadıköy Panayırı

Kadıköy Balon iskelesi önünde Anadolu’nun en fakir ilçelerinde bile raslanmayan bir panayır kepazeliği düzenleniyor... Balık ekmekçiler, mısırcılar, manavlar, incik boncuk satanlar, korsan kitapçılar, aklınıza ne gelirse, iskele boyunca derme çatma kulübeler içinde satış yapıyor.
Bu kepazeliğin mimarı İstanbul Büyükşehir Belediyesi...
Meydan birilerine toptan kiralanıyor, o kişiler tek tek esnafa kiralıyor.
Anakent Meclisi CHP grubu nihayet meseleye el atmış. Hakkı Sağlam ve Serdar Bayraktar, Başkan Kadir Topbaş’a soruyorlar:
- Kadıköy ilçesi sahilindeki bu festivaller hangi yöntemle kime yaptırılmaktadır?
- Festival alanı faaliyetler ile esnafın kullandığı elektrik ve su bedeli nasıl tahsil edilmektedir?
- Bu festivaller düzenlenirken ilgili belediyelerin görüşü alınmakta mıdır?
- Festival kapsamında fiziki durum ve görüntünün 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’a yakıştığını düşünüyor musunuz?”
Kadir Topbaş bir zahmet Kadıköy’e gelse de yarattığı görüntü kirliliğini bir görse...

Roman yıkımı...

İstanbul Ataşehir’de tek göz barakalarda hayata tutunmaya çalışan Roman yurttaşlar, dün sabah 06.30’da yüzlerce çevik kuvvet ekibi eşliğinde gerçekleşen yıkım sonucu evsiz kaldı. Birgün muhabiri Sevgim Denizaltı’nın tespitlerine göre yıkılan yaklaşık 50 barakada yaşayan aileler şimdi sokakta... Daha önce uyaran da olmamış. Diyorlar ki: “Çoğumuzun ev kiralayacak durumu yok, zaten kimse bize Romanız diye ev vermek istemiyor. Hani Roman açılımı vardı? Bu mu?”
Rant değeri iştah açan yerlerde oturan tüm gariban yurttaşlar benzerine hazırlıklı olmalı!..

Roma

Onur Öymen’in piyasaya yeni çıkan “Demokrasiden Diktatörlüğe” adlı enfes kitabında okuduk...
Milattan önce 5. yüzyılda Roma’da hazırlanan ve Roma Hukuku’nun temelini oluşturan yasalar arasında “12 Levha Kanunları” da var. İşte 1 numaralı levhada dikkati çeken hüküm:
“Taraflar aralarındaki ihtilafta anlaşamazlarsa öğlen saatinden önce görüşlerini mahkemede açıklayacaklardır.Her iki taraf da mahkemede hazır bulunacak. Bulunmayan olursa o haksız sayılacak. Her iki taraf da hazır bulunursa görevli tarafları dinledikten sonra güneş batmadan önce hükmünü verecek”
Yani... Haklı haksız “bir günde” belli olacak. Adalet budur...


Abdullah Öcalan “sözleşme safhasındayız” demiş...
Satış şartlarını da öğrensek iyi olurdu...
Fahrettin Fidan



HSYK

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur (Eski Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı) demeç veriyor:
- Ben Balbay ve Haberal dosyasının hâkimi olsaydım tahliyeden yana oy kullanırdım...
HSYK yetkilisi yargıya resmen müdahale ediyor...
O demeç verildiği sırada 14. Ağır Ceza Mahkemesi henüz Haberal, Balbay ve Alan’la ilgili itirazı henüz görüşmemiştir.
Acaba böyle bir demece neden gerek duydu İbrahim Okur?
Ergenekon avukatı Celal Ülgen’in görüşü:
- Haberal, Balbay ve Alan’la ilgili kararların hükümet emriyle verilmediği havasını yaratmaya çalışıyor.
- Acaba itirazı inceleyecek 14. Ağır Ceza Mahkemesi HSYK’nın bu teşvikinden de etkilenip tahliye kararı verebilir mi?
- Hiç sanmıyorum... O mahkemelere el altından ‘Tahliye etmeyin” mesajı gönderildiğine inanıyorum...
Siyasi arenadaki izlenim şu... İktidar, CHP ve BDP’li tutukluları Apo ile aynı pakete koyacak.. Apo’ya ev hapsi kararını Silivri’deki tutukluların tahliyesi karşılığında muhalefete kabul ettirmeye çalışacak...
Cin Ali yalnız ÖSYM’nin başındaki kişi değil.. Herkes cin bugünlerde...



Hakan Şükür bazen Meclisspor formasıyla sahalara çıkacakmış.
Meclis’e başka türlü faydalı olacağı da şüpheli zaten...
* * *
Bir çılgın proce de bizden: Kandil, Bakanlıklar, İmralı hattına teleferik sistemi kuralım...
Haldun Ertem