Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sevgili Dündar Karagözoğlu dostumuz önceki akşam Cem TV’de Ali Sirmen ve Süheyl Batum’la sohbetimizi izlemiş. Vapur benzetmesini anlamlı bulmuş. Nereden mi çıktı bu benzetme? Efendim, Başbakan Dolmabahçe’de sinema ve sanat temsilcileriyle “açılımın nimetleri”ni konuşurken Güneydoğu’da “Katil T.C., Kürdistan’dan defol” pankartları açılmıştı. BDP lideri de bu nevruzu “Kürdistan’ın bağımsızlığının miladı” ilan ediyordu...
Biz o yüzden soralım demiştik...
- Vapur yanaşıyor mu, uzaklaşıyor mu?
Bir vapur iskeleye yanaşıyor mu ayrılıyor mu önce anlaşılmaz ama birkaç saniye dikkatle bakınca anlarsınız.
Ne var ki, aramızdan bazıları hâlâ vapurun iskeleye yanaşmayıp açılmakta olduğunu anlamamış gibiler.
Neyse.. Dündar bilvesile bize Bekir Sıtkı Erdoğan’ın dizelerini göndermiş:
“Biz uzaktan bakarak fark ederiz taa derini..
En güzel incilerin böylece bulduk yerini..
Gerçi genciz, yaşımız 70’i bulmadı amma...
Kim bilir kaç kere geçtik, feleğin çemberini.”
Dostumuz: “Orjinalinde yaş ‘40’tır ama ben böyle uyguladım”diyor... Yakışır...

Haberin Devamı

Führer ne der?
William Shirer’in “Nazi İmparatorluğu” adlı üç çiltlik ünlü eserinde (İnkılap Yayınları) hukukla ilgili ilginç satırlar bulabilirsiniz. Örneğin Adalet Müşaviri Dr. Hans Frank, yargıçlara görevlerini şöyle anımsatır:
“Nasyonal sosyalizm karşısında hukuk bağımsızlığı yoktur.Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorunuz; Benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?”(s. 349)
Yine de Alman Yüksek Mahkemesi yargıçları hukuktan vazgeçmiyor. Bunun üzerine Halk Mahkemesi adlı korkunç mahkemeler kuruluyor. Bu mahkemenin 9 üyesinden 4’ü hukukçu... 5 üyesi ise partililerden seçiliyor... Böylece kararlarda hukuk değil Führer öne geçiyor.
Neyse ki o karanlık dönemler çoook geride kaldı!

Hırsızlar kasabası
Bir kasabada insanlar her gün hava kararınca maymuncuklarını ve fenerlerini alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş.
Fakat gün doğarken geri döndüklerinde de doğal olarak kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalarmış.
Adamın biri ise diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş. Uzun süre sabreden bu adam sonunda dayanamamış, kasabayı terk etmiş.
Kasaba giderek işi geliştirmiş. Hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Mallarını korumak için bekçiler bulmuş, hapishaneler kurmuşlar. Kendi mallarının çalınmasını da yasadışı ilan etmişler! Büyük çoğunluk fakirleşmiş.
Mesele kalmış mevcut düzeni sürdürecek bir çözüm üretmeye...
Kasaba ileri gelenleri uzun uzun düşündükten sonra düzeni sağlamak için oraları ilk terk eden dürüst adamı başa getirmeye karar vermiş. Sora sora nerede yaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda yazılı bir kâğıt görmüşler. Kâğıtta şunlar yazıyormuş:
“Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geç olmuş demektir...” (İnternetten)

Haberin Devamı

Sarsıntı!
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu gazete haberinde MHP Milletvekili Oktay Vural’ın ayakkabısını küçük bir çocuğa boyatırken görmüş:
- İnsan olarak sarsıldım, diyor.
Bu çocuğu boyacılığa Oktay Vural mı alıştırmış?
Vural ayakkabısını boyatmasa çocuk boyacılığı bırakacak mı?
Siz Çekmeköy Mehmetçik Lisesi’nde TEKEL işçilerini desteklediler diye 24 çocuğun okuldan atılmasını onaylayın...
Oktay Vural küçük çocuğa ayakkabısını boyattı diye sarsılın...
İnanırlar mı?

Haberin Devamı

Soru: İktidara yakın gazetecilere TRT’de program yaptırmanın amacı ne?
Yanıt: AKP’nin reklam ve propaganda bütçesini küçük tutmak...
* * *
The Economist dergisi sormuş: “Anayasa paketi laik düzene son bir saldırı mı?”
Onlar da bir şeylerden şüpheleniyorlar ama bizim kadar emin değiller...
Haldun Ertem

İlgi
Okurumuz İlgi Bilge diyor ki:
- İktidar anayasa paketine neden dokunulmazlıkların kaldırılmasını koymadı. Yargıyı kendine bağladıktan sonra mahkemelerden korkmaya gerek kalmayacağını düşünemediler mi? Yargının ipleri iktidarın eline geçtikten sonra artık hangi yargıç bu kadroyu sahtecilikten, yolsuzluktan, zimmetten mahkûm edebilir?

Irak’ta seçimleri “laik blok” kazanmış. Ne diyelim?
Darısı Türkiye’nin başına.
Fahrettin Fidan

Dünyanın en çok çalışan üçüncü ülkesiymişiz.
Bu çalışmaya rağmen bu kadar yoksulsak “Dünyanın en çok sömürülen birinci ülkesiyiz” demektir.
Gülhan Elmas

Kitap
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Kütüphaneler Haftası ile birlikte TNT Ekspres’in kitap toplama kampanyası başladı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Zeytinburnu Şubesi ile birlikte yürütülen kampanya önümüzdeki eylül ayına kadar devam edecek.
Kampanyada toplanan kitap sayısı her yıl artıyor. Geçen yıl 27 bin kişi ve kurum tarafından bağışlanan 3 milyon 850 bin kitap, 1863 okula ulaştırıldı.
Kitap bağışlamak çok kolay... 444 0 868 no’lu telefonu arıyorsunuz, TNT kuryeleri gelip kitapları evinizden teslim alıyor. Kampanya kapsamında, gençlik klasikleri, çocuk klasikleri, üniversite ve Anadolu liseleri hazırlık kitapları, çocuk hikâyeleri, psikoloji kitapları, çocuk romanları verilmesi rica ediliyor...

Diyorlar ki ;
“Batı demokrasilerinde Anayasa Mahkemesi üyelerini parlamentolar seçer.”
Doğru, ama orada parlamentoları da halk seçiyor, parti liderleri değil.
Ali Dogak