Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu ülkede işler neden yürümüyor? Çünkü vesayet altındayız! Kimin vesayeti altındayız? Askerin ve yargının... Muhafazakâr, sağcı, ikinci cumhuriyetçi çevrelerin genel düşüncesi budur. Tabii herkes onlar gibi düşünmek zorunda değil. Mesela İrfan Tuna... Bakın onlar için ne diyor:
“Yaklaşık 70 yıldır ABD’nin yörüngesine oturtulmuş olan ülkemizde, eğer bir vesayet söz konusuysa, bu vesayetin ABD vesayetinden başka bir vesayet olmadığını; ABD’nin her dediğini yerine getirmekle ve allayıp pullayarak ülkemize kabul ettirmekle görevlendirilmiş olan bu zatı muhteremler de herkesten çok daha iyi bilmektedirler.
Yapmaya çalıştıkları şey, hem ülkemizdeki gerçek ABD vesayetini gözlerden uzak tutmak, hem de bu gerçek dışı “vesayet’’ suçlamasıyla ülkemizde ABD’ye direnen güçleri demokrasinin önünde bir engel gibi göstermektir.”
* * *
Vesayet sözcüğü, son olarak geçtiğimiz günlerde düzenlenen Abant Toplantısı’nın da konusu idi. Demokrasinin vesayet altında olduğu bütün katılımcılar tarafından vurgulandı. Ancak o toplantıda “1950’de CHP kapatılmalıydı, İsmet İnönü tarihteki huzurlu yere (mezara) gönderilmeliydi” diyen Kırklareli Valisi’ne en ufak tepki gösterilmedi. Böylece vesayetsiz demokrasinin düşünce biçimi hakkında da fikir sahibi olduk...

Haberin Devamı

AKP’li Bekir Bozdağ, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Çarkçı Kemal” sıfatını uygun bulmuş.
Yanlış sıfat... İktidarları döneminde çarklara çomak soktuğu için “Çomakçı Kemal” demeliydi...
Haldun Ertem

Tanzanya bayramı!
AKP, vize konusunda neredeyse her gün yeni bir başarıya imza atıyor. Neredeyse hemen her gün yeni bir ülkeyle vizelerin karşılıklı kaldırıyor. Gerçi bir - iki ülke dışında Avrupa’ya hâlâ vizesiz gidemiyoruz ama olsun. AKP ile birlikte Kamerun, Somali, Ürdün, Suriye, Endonezya’ya gidebilmeye başladık ya. Bu mutlulukları henüz doya doya yaşayamamıştık ki bir yenisi geldi. Tanzanya ile de vizeler kaldırıldı. Gerçi kaldırılan vizeler diplomatik, hususi ve hizmet pasaportu olanlar için. Lacivert pasaportlular yine vize almak zorunda ama bu dahi vatandaşın mutluluğunu gölgelemedi. O mutluluk, haberin yer aldığı Milliyet internette okuyucu yorumlarına şöyle yansıdı:
- Cumhuriyet tarihinin en büyük başarısı. En önemli icraatı. Ömrüm boyunca bunu bekledim. Her gidişimde neler çekiyordum vize için.
- Hayallerimin ülkesine vize kalktı. Gözlerim yaşardı sevinçten.
- Helal olsun bu hükümete. Bi de şey sorayım. Bu Tanzanya, Almanya’ya yakın di mi?
- Tanrım, şükürler olsun! Rüyalarım gerçek oldu. Artık Tanzanya’ya vizesiz girebileceğim.
- Tam da yaz tatilimi nerede geçireyim diye plan yapıyordum. İlaç gibi tam zamanında geldi. Bir de Somali ile vizeleri kaldırırsanız korsanlarla keyif çayı içeriz.
- Aslanlarım be! Yürüyün be! Durmak yok, yola devam be! Sırada Uganda, Mozambik, Fildişi, Togo, Kenya, Gabon, Somali, Moritanya, Mali var.
- Bir Tanzanya var çok uzakta. O Tanzanya bizim Tanzanya’mızdır. Gezmesek de tozmasak da o Tanzanya bizim Tanzanya’mızdır.
- Ben Papua Yeni Gine’yi bekliyordum. O olmazsa olmaz.
- İşte beklediğim an geldi. Yarın Tanzanya’ya uçuyorum. Şükürler olsun.

Haberin Devamı

Paşa
Başbakan ve Cumhurbaşkanı, arkalarında koruma ordularıyla dolaşıyorlar. Başbakan AKP grubuna bile korumalarıyla giriyor. Bu ne güvensizlik?
Geçenlerde bir sohbette şu yorum yapıldı:
- Sadece güvenlik değil... Kişilerin koruma ordusu büyüdükçe gördükleri hürmet de artıyor. Bir sebep de o...
Ve şu olay anlatıldı: Ahmet Vefik Paşa memuriyet mevkiine uşaksız gidip gelirken çevreden pek ilgi görmezmiş. Muhafızla dolaşmaya başlayınca ilgi artmış. Bir kapıdan girerken muhafızların büyük hürmetle selamlaması üzerine Paşa arkasındaki korumaya dönmüş:
- Beni değil seni selamlıyorlar, demiş, sen de onlara selam ver..

Haberin Devamı

Vesayet recimi

Bir otomobilin camından...

Basın
Yandaş basın deyip geçiyoruz.. Oysa Napolyoncu Basın da diyebilirmişiz. Türk basınının duayenlerinden Necati Zincirkiran ağabeyin “Olaylar, Anılar ve Gerçekler” adlı kitabından okuyoruz:
“Napolyon’a göre gazete, hükümetin kararlarını destekleyen, onun istediği şekilde hareket eden, onun yasak ettiği konulara dokunmamakla vatani vazifesini yerine getiren bir matbuadır.”
M. Kemal Atatürk ise şöyle diyor:
- Matbuat, milletin umumi sesidir...
Genç gazetecilere iki yoldan birini seçmek düşüyor.

Adalet Bakanlığı İmralı’ya “sesi yazıya dönüştüren cihaz” gönderecekmiş.
Gitmişken bir zahmet “sesi teröre dönüştüren sistem”i de iptal etsinler...
Akif Kökçe

Mök
Bir YÖK cinayeti de Giresun’da işlendi... Rektörlük seçiminde Prof. Halil İbrahim Bahar 31, Prof Mustafa Türkmen 29, Prof. Aygün Attar 21 oy almıştı...
YÖK, oyların yüzde 60’ını alan Prof. Bahar ve Prof. Türkmen’i listeye almadı.
Listenin başına 21 oy alan Aygün Attar’ı, ikinci sıraya 4 oy alan Aylan Bölük’ü, üçüncü sıraya da 2 oy alan Yılmaz Can’ı yerleştirdi. Çankaya’ya bu listeyi gönderdi.
Üniversitede yapılan seçim hikâye... Esas seçimi YÖK yapıyor...
Aday, türban bildirisine imza atmışsa YÖK onu kafadan liste başına koyuyor.
Ya da hükümetten torpiliniz olacak... Aksi takdirde şansınız yok.

Balıkesir İl Genel Meclisi, Unakıtan’ın oğlunun termik santral amacıyla istediği mera için ikinci kez “olmaz” demiş.
Ayıp etmişler. İnsan hiç olmazsa “Cleveland” derdi!
Fahrettin Fidan