Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Hizbullah dosyasını Yargıtay 10 yıl boyunca karara bağlayamadı...
Yandaş medya bu yalanı işlerken AKP Sözcüsü Bekir Bozdağ cevher üretiyor:
- Yargıtay isterse dosyaları bir saatte karara bağlar.
Bu dinamizmi neden Deniz Feneri davasında göstermiyorsunuz diye sormak abes... Amaç belli...
Amaç Yargıtay’ı hırpalayıp orada iktidara bağlı yeni daireler oluşturmanın zeminini hazırlamak...
Hizbullah sanıklarının salıverilmesinin suçlusu gerçekten Yargıtay mı?
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Hürriyet’te Sedat Ergin’e anlatıyor:
- Diyarbakır’daki alt mahkeme Hizbullah davasında kararını 9 yılda verdi...
- Temyiz başvurusu Yargıtay’a ancak 2011 yılı Mart ayında yapıldı...
- Dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne geçen ekim ayında geldi.
- Davanın ilk duruşması 26 Ocak 2011 tarihine konuldu.
Böyle bir dava için Yargıtay’ın yavaş değil, aksine normalden hızlı hareket ettiği söylenebilir.
Neden mi? Çünkü dağ gibi bir dosya bu; tam 85 klasör ve 40 bin belgeden oluşuyor...
Alt mahkemenin ancak 9 yılda bitirdiği davayı Yargıtay 9 ayda sonuca bağlayamadı diye suçlanabilir mi?
Peki suçlu kim? YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu dinleyelim:
“Öcalan davasında ayrı bir mahkemede hızlı yargılama sürecinin yapılmasına, Ergenekon davaları için bile ayrı bir mahkeme oluşturulmasına rağmen, Hizbullah ile ilgili yerel mahkeme sürecinin kısa sürmesi için ayrı bir mahkeme oluşturmayan siyasi irade, bu süreçten doğrudan sorumludur...”
İktidar sorumluluğu üstlenmek yerine krizi ağırlaştırıp Yargıtay’ı kendi istediği gibi yapılandırmak peşinde...

Haberin Devamı

Bakan Cemil Çiçek, “Son tahliyelerde yanlış varsa hepimizin” demiş.
Elhak öyledir. Yanlış varsa hepimizin, başarı varsa sadece sizin!
Fahrettin Fidan

İMKB’de “Helal Endeks” uygulaması başlamış.
Bu gidişle çok yakında casinolarda, “Helal Masa” uygulaması başlarsa şaşırmayalım.
Haldun Ertem

Diktaya bir iki...
TBMM Genel Kurulu’nda, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü kabul edildi.
Eğer tasarı aynen yasalaşırsa:
“Milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde veya kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda Başbakan veya görevlendireceği Bakan, geçici yayın yasağı getirebilecek...”
Yeşil tonlu tek parti diktatörlüğüne ilerlediğimizin pırıl pırıl örneklerinden biri daha huzurunuzda...
Demokrat bir iktidar Nazi Almanyası’na mahsus bu tür yasaları değil yürürlüğe koymak ağzına almaya utanır...

Haberin Devamı

Tuhaf bir durum
Tutukluluk süresi dolduğu için tahliye edilen Hizbullahçılar her gün en yakın karakola giderek imza atıyor. Peki onlar ve onların durumundakiler imza atmaya gitmezlerse ne olur?
Hiçbir şey olmayabilir. İşte bir hukukçu dostumuzun görüşü:
“Tutuklama ceza değil bir tedbirdir. Mahkemeler tutuklama yerine tedbir olarak her gün karakola gidip imza verme veya yurtdışına çıkış yasağı gibi kararlar da alabilir. Ancak bu ikinci tür tedbirler tutuklama kararı alınmayan ya da azami tutuklama süresi dolmadan tahliye edilen sanıklar için söz konusudur. Son tahliyeler yasanın öngördüğü azami tutukluluk süresi dolduğu için yapılmıştır. Dolayısıyla şimdi o kişilere karakola imza gibi tedbir uygulayamazsınız. Çünkü, o tedbire uyulmaması durumda söz konusu kişi ya da kişiler hakkında tekrar tutuklama kararı verme imkânı yoktur.”
Hukuk ve adaletin vitesleri karıştı.. Kim düzeltecek ülkeyi?

Haberin Devamı

Hizbullah sanıklarına cezaevinde internet bağlantılı bilgisayar bile verilmiş.
İktidarın günahını almışız!
Bunlar cezaevinden değil, internet kafeden tahliye edilmiş.
* * *
Bülent Arınç “Padişahın haremini anlatan”
dizi için soruşturma başlatacakmış.
Atatürk’ü kötüleyen bir dizi olsaydı “demokrasi ve fikir özgürlüğü” kapsamında korunmaya alınmıştı...
Gülhan Elmas

Törkiş futbol...
Ernst, Bobo, Holosko, Guti, Ferrari, Fink, Quaresma, Hilbert, Tabata. Zapotochny, Aurelio, Nobre, Sivok, Fernandes, Simao, Almeida...
Kim bunlar? Beşiktaş’ın yabancı futbolcuları... Tam 16 yiğit.. İkisi Türk uyruğunda... Diğer 14’ü saf kan yabancı. Bavulu kapan geliyor, parayı kapan gidiyor. Kulübün arsalarına gökdelenler yapılıyor, oradan elde edilen para bu yiğitlere savruluyor. Başkan Demirören hızını alamadı bir kaçak yapı da İstiklal Caddesi’nin ortasına dikti. Ama kimsenin kaçaklarla uğraşacak hali yok. Kamuoyu Guti ile Quaresma ile meşgul. Böyle başa böyle tarak...