Bugünümüzü çalan iki hırsız var ; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve geleceğe ilişkin kaygılarımız.
Bu iki hırsız bugünümüzü alıp götürür.
Yaşamaya kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız (bugün'lerimiz), gün gelir, yaşanmadan geçmişte kalır. İçinde bulunduğumuz anı yeterince yaşamadığımız zaman, geleceği hakkıyla yaşama şansımız azalır.
Çünkü :
er şeyi biriktirebilirsiniz, ama zamanı biriktiremezsiniz, kendinizi de biriktiremezsiniz. Böyleyse, yaşanmadan ertelenmiş günleri ileride yaşama ihtimalimiz yoktur..
Bugün ne varsa yarın tarih olacaktır ; tarih olmadan onların kıymetini bilmekte keyif vardır.
Geçmiş bu an artık yoktur ; gelecek ise henüz yoktur.
Eğer sürekli yas içindeyseniz geçmiş sizi kontrol ediyor demektir; sürekli korkuyorsanız gelecek sizi kontrol ediyor demektir ; eğer yasla ve korkuyla başa çıkmışsanız, bugününüzü kontrol edebilir, geleceğinizi planlayabilirsiniz.
*"Kalabalıkların başı çok, beyni yoktur."
Pivarol
Korumalığını yaptığı banka aracını soyan ve 500 bin dolar götüren Orhan Kaya yakalandı. 3'ü kadın 6 akrabası da ona yardım ve yataklıktan gözaltına alındı. Hürriyet'in haberine göre bu akrabalar Orhan'la aslında dargınmışlar. Ancak soygunu duyduktan sonra onunla barışmış ve kendisine yardım ve de yataklık etmişler.
Demir Özlü dostumuz telefonda:
- Yahu, dedi, eskiden suç işleyen adamın akrabaları ondan yüz çevirir hatta afaroz ederdi. Şimdi dargınlar barışıyor, yakınları soyguncunun yardımına koşuyor. Amma değiştik...
*Kim hangi şenlikte dolanıyor:
MHP: Yayla şenliği
ANAP: Ulusal güvenlik şenliği
DSP: Tanker şenliği
Vatandaş: Sosyal çatlama şenliği!..
Cihan Demirci
Telefon çalıyor.. Açıyorsunuz:
- Efendim Telekom'dan arıyorum.. Telefonlara karşıdan arayanın numarasını bildiren bir cihaz takıyoruz. Şimdi taktırırsanız 38 milyon lira.. Eğer gecikirseniz iki ay sonra 100 dolar ödemek zorunda kalacaksınız...
Durumdan kuşkulanan bir okurun uyarısı üzerine Telekom'dan soruşturduk. Böyle bir girişim yok. Bazı açıkgözler son günlerde gazetelerde ilanlarını gördüğümüz cihazı takmak için bu tür senaryolar yazıyor. Dikkatinize...
DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Egebank ve Etibank'la ilgili işlemleri geciktirdiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan hakkında fezleke hazırlıyor. Özkan:
- Hukuk siyasete alet ediliyor, diye isyan ediyor...
Oysa Hüsamettin Bey:
- Hakkımda soruşturma açarak suçsuzluğumu kanıtlayacağı için Sayın Savcıya teşekkür ediyorum, deseydi.. Hatta daha ileri gidip:
- Bankalar yalnızca işadamları tarafından hortumlanmış değildir. Hortumcuların bürokrat ve siyasetçi ortakları da vardır. Savcıları bu bürokrat ve siyasetçileri kovuşturmaya davet ediyorum, şeklinde çağrıda bulunsaydı...
Ne kadar şık olurdu...
Toplum, banka hortumcularının yalnız olmadıklarını... Bankaların siyasetçi ve bürokrat desteğinde soyulduğunu biliyor... Siyasetçi ve bürokrat ayağının da soruşturulmasını bekliyor.. Bunu askerler de bekliyor..
Son muhtıradaki:
- Ekonomiyi bu hale getirenler hakkında en ufak işlem yapılmamıştır, sözleri herhalde boşuna değildi... Hal böyle olunca dürüst siyasetçiye düşen her türlü soruşturmaya yardımcı olmak değil midir?
Okurumuz Sayın Hüseyin Savcı, "Kanal D ve NTV'de Mesut Yılmaz'a sorulmasını arzuladığım bir soru vardı, ancak sorulmadı" dedikten sonra soruyor:
- Varsayalım ki Türkiye tüm demokratik açılımları gerçekleştirdi. Tüm uyum yasaları çıktı ve hatta uygulandı... Ekonomisi dibe vurmuş, parası dolar karşısında 6 ayda yüzde 100 devalüe edilmiş, yıllık enflasyonu zorlama rakamlarla bile yüzde 65'lerde seyreden bir ülkeye AB kapılarını açar mı? Özetle siyasi iktidar kendi üzerine düşen her şeyi yapmıştır da ortada tek engel olarak güvenlik konsepti mi kalmıştır?