'Biz, egemen bir Arap devletini işgal edip bize hakaret ettiği için liderini devirme hakkını kendimizde görüyoruz. Siz Arapların, kendi sorunlarınızı, kendi çıkarlarınız doğrultusunda çözme yeteneğinizin olmadığını düşünüyoruz. O yüzden bu işi biz üstleniyoruz.''Ghada Karmi, Arapların "rezil olduğunu" yazıyor...Saddam'a yeterli savunma hakkı tanınmadığını, avukatlarının öldürüldüğünü, bunun da Batı için bir utanç olduğunu yazan Karmi, "Saddam Hüseyin acımasız bir diktatördü ama" dedikten sonra ekliyor:"Ne Batı'dan ne Arap dünyasından hiçbir lider sanığın uluslararası mahkemede yargılanması gerektiğini söylemedi. Bu yönde bir baskı da yapmadı. Ne olursa olsun Saddam Hüseyin anayasal bir liderdi.''Yazar ekliyor:"Hiçbir Batılı lider, Saddam Hüseyin'in gördüğüne benzer bir muameleye maruz kalmadı. Araplar bu istisnanın nedenini sorgulamalıdır..."Arap ve İslam dünyası, uğradığı hakaretten utanacağı, işgalci Batı'nın vahşetini kınayacağı yerde ya susuyor ya da "Diktatör öldü" diye sevinç gösterileri yapıyor. Hoş, kendilerini ABD karşısında bu derin haksızlığa karşı ağzını açamayacak kadar köleleştirenlerin yapacağı başka şey de var mı? Soru ülkemizi de kapsıyor... İngiltere'nin Exeter Üniversitesi'nden Arap ve İslam uzmanı Ghada Karmi, Guardian gazetesindeki yazısında Batı dünyasının Saddam'ın idamıyla Ortadoğu'ya şu mesajı verdiğini belirtiyor: Tam olgunlaşmamış zeytinler paslı demirle karartılarak piyasaya sürülüyormuş. Bir de bizim için "Bilimden yeteri kadar yararlanamıyorlar" derler!.. Yeşilköy muhtarı Bülent Yurtsever sorumluluk göstermiş... Uyarıyor:"2007 senesinde yapılacak olan genel seçimlere ilişkin seçmen listeleri 25.12.2006 tarihinden itibaren muhtarlıklarda askıya çıkarılmıştır. Seçmen listelerinde T.C. kimlik numaraları bulunmayanlar ile isim ve soy isimlerinde yanlışlık olanlara seçmen kartları gönderilmeyecektir. Her vatandaşın TC. kimlik numarası nüfus cüzdanında yazılı olmalıdır. Lütfen muhtarlıklara uğrayarak isim, adres ve TC kimlik numaralarınızı kontrol ediniz." Heyyy seç - men! Samanyolu televizyonunda "Yağmurdan Sonra" adlı dizinin son bölümünde kurşunla yaralanan bir kadın hastaneye gidiyor... Doktorlar başörtülü kadını başını açması için zorluyor. Kadın başını açmayı reddedince müdahale edilmiyor ve kadın ölüyor... Devlet hastanelerine şöyle bir göz atınız... Hasta olarak başvuran hanımların çoğunun başı örtülüdür. Başı örtülü diye muayene ve tedavi edilmeyen kimse olmamıştır. Peki o televizyonun yapmak istediği nedir? Provokasyon... Yani kışkırtma.. Hekimlerin, tabip odalarının bu konuda diyeceği bir şeyler olmalıdır... Tele provokasyon Fransa'ya giderek önümüzdeki dönemde bir Fransız üniversitesinde yarım yıl eğitim görecek olan Bilkentli kızımız telefonda dedi ki:- Fransa'da herhalde en çok Ermeni soykırımı konusunda sorularla karşılaşacağım.. Bu sorulara yanıt verebilmek için Ermeni meselesini en hızlı şekilde nasıl öğrenebilirim?Ermeni meselesi bu kadar kısa sürede öğrenilebilir mi? Herhalde hayır... Bu hanım kıza tavsiye olarak Ankara'da Gündüz Aktan gibi isimlerle konuşmasını... Bu sorunun püf noktalarını öğrenmesini... Tuzaklara düşmemesini öğütledik...En iyisi önce hızlı biçimde o trajediye neden soykırım denemeyeceğini öğrenmeliydi...Kendisiyle bunu konuşurken düşündük ki... Yurtdışında bu sorulara muhatap olacak veya olan tek öğrenci o değildir... Türkiye deyince yabancıların aklına Ermeni sorunuyla birlikte, Kürt sorunu, laik - şeriatçı çatışması ve benzeri konular geliyor. Elbet bu konularda birinci ağızdan bilgi almak istiyor ve öğrencilerimize soru yağdırıyorlar. Peki bizim çocuklar ne yanıt veriyor? Herhalde her birinin bu konularda tam donanımlı olmasını bekleyemeyiz. Çoğu bu sorulara muhatap olunca ya konuyu değiştiriyor ya da yarım yamalak bir şey söylüyor olmalı... Ne yapılabilir? Acaba YÖK böyle bir konuya kafa yoruyor mu? Acaba yurtdışına giden öğrencilerimiz için kısa objektif bilgiler içeren kitapçıklar hazırlamak çözümlerden biri olabilir mi? Genç elçilerimiz Dilek Önder Vatan'daki köşesinde Metin Akpınar'ın bir televizyon programında "Viagra kullanıyor musunuz?" sorusunu yanıtsız bırakmasını eleştiriyor. Kadınların bu sorunun yanıtıyla ilgili olumlu - olumsuz hiçbir şey düşünmeyeceklerini kaydederken şu saptamayı yapıyor: "Önemli olan hizmetin kalitesi"...Bu arada Viagra kaleminin de çıktığını yazıdan öğreniyoruz... Nasıl bir şey mi? Okuyalım:"Hani şirketlerin promosyon ürünleri vardır ya, kalem anahtarlık gibi... Viagra da yapmış. Kalemini gördüm. Beyaz tükenmez kalem, üzerinde maviyle Viagra yazıyor." m.asik@milliyet.com.tr Viagra kalemi