Gelenek edinmiş köy halkı,"ben kendimi bildim bileli bu böyledir"Diyor muhtar:29 Ekimde toptan sünnet ederlermiş çocuklarını...Derken ekranda entarili bir çocuk belirdiKirvesi tutmuş kolundanYatırdılar bir kamp yatağına,Ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdiElinde bıçağıyla,Çocuk kaldırdı başını, bağırdı:"Yaşasın Cumhuriyet" diyeBunun üzerine de ekran karardıKorkarım bu, sade Gölköylülerin değil, tümümüzünSade küçüklerimizin değil, büyüklerimizin deDüştüğü bir tarihsel yanılgıÇünkü sünnet değil, farzdır Cumhuriyet Can Yücel Gölköy adında bir yer varmış Geliboluda Televizyonda gösterdiler geçen gün. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet halkını aç bırakmaz. Cumhuriyet, 12 milyon insanı açlık ve sefalet sınırının altında yaşamaya mahkûm etmez. Dış politikası ABD, iç politikası AB, ekonomisi IMF tarafından yönetilen bir rejim, Atatürkün kurduğu Cumhuriyet olamaz. Bu olsa olsa Türkiyeyi sömürgeleştirmeyi öngören "İkinci Cumhuriyet"tir. Kutlu olsun. Kutlu olsunlar... Bugün, Cumhuriyetin kuruluşunun 81. yılı... Büyük Önder Atatürkü, mahcup bir şekilde anıyoruz... Haldun Ertem "Türk" bir ırkın adıdır. Türkiyede yaşayan herkes Türk değildir. O yüzden üst kimliğimiz "Türk" diye değil, "Türkiyeli" diye ifade edilmeli.Tartışma başını almış giderken Kürt asıllı bir dostumuz dün şöyle dedi:- "Türk" deyimi "Türkiyeli"nin kısaltılmışıdır. Ben böyle bakıyorum. Hiç sorun kalmıyor. İyi niyetli çözüm Emniyet Genel Müdürlüğü, Çankırıda radara yakalanan Refik Çınkırın şikâyetiyle ilgili cevap yazısında, "Konunun ilgili birimlerce araştırıldığını, aracın 90 km hızla gidilmesi gereken yerde saatte 143 km / saat hızla gittiğini, durumun videolu radar kayıtları ve tutanağı imzalayan 4 polis memuru tarafından tespit edildiğini, aracın durdurulamamasından dolayı ceza tutanağının araç sahibi alan Münevver Çınkır adına düzenlendiğini" bildirdi... Teşekkürler... Ama polisin görevi polisten kaçan aracı yakalamak değil midir? Polisten kaçtıklarına göre araçtakilerin kanunsuz bir iş yapma ihtimali yüksekken polis aracı neden yakalamıyor da ceza yazmakla yetiniyor? İşte bir merak daha! Emniyet açıklaması Başbakan Erdoğan, Berlindeki üçlü zirveden sonra Schröder ile Chiracın eğilimini soran gazetecilere:- Liderlerin yüzlerine bakın anlayın, diyor...Chirac ve Scröderin yüzleri gülüyor gerçekten... Ama anlaşılıyor ki, bu tebessüm Avrupada işlerin kesat olduğu bir dönemde alınan 2.8 milyar dolarlık Airbus siparişiyle ilgilidir... Nitekim Jacques Chirac, Fransaya döndükten sonra kendi kabinesine bilgi verirken Türkiyeye en küçük umut yollamıyor... Müzakerelerin 15 yıl sürebileceğini kaydettikten sonra 3 olasılıktan söz diyor:1) Ankara gerekli ölçütleri karşıladıktan sonra Fransada halkoylaması yapılarak karar verilir, 2) Görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanır, 3) Türkiyeye farklı bir statü tanınır... Başbakan Raffarin de kabineye "Başbakan Erdoğana söyledik, görüşmeler ile üyelik arasında otomatiklik bulunmuyor" diyor...Türkiye, bütün kriterleri karşılasa da üyelik garanti değil...Fransız halkı, Türkiyeyi üyeliğe istemiyor.Kamuoyu anketlerinde Jacques Chiracın itibarı bugüne kadarki en alt seviyeye inmiş olup bunun iki sebebinden biri Türkiyenin AB üyeliğine yeterli cephe almamasıdır...Fransada halk ve lobiler, Türkiyenin üyeliğe alınmaması için etkili bir kampanya yapıyor. Bu kampanya zaman ilerledikçe azalmaz, artar. Çünkü Türkiye laik düzene değil "ılımlı İslam modeli"ne doğru yolalıyor. ABye Airbus rüşvetiyle falan değil, eğer rotayı Atatürk ilkeleri doğrultusunda laik bir aydınlığa çevirirsek girebiliriz... m.asik@milliyet.com.tr Faldaki tebessüm
