CHP, yemin etmeme eyleminde öylesine kararlıydı ki... Kemal Kılıçdaroğlu o kararlılığı daha geçen gün “Balbay ve Haberal’ın tahliye olmamaları durumunda yemin etmeme eylemi gerekirse 4 yıl bile sürebilir” sözleriyle dile getirmiş... Ardından Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, AKP için “Millet iradesi karşısında diz çökecekler” sözü gelmişti.
Dışarıya söylenenler bunlardı ama grup içten içe kaynıyordu... Yemin kararının gruba sormadan alınmış olması burukluk yaratmıştı. Ayrıca ortak siyasi inanca sahip olmayan insanlardan oluşan bir gruptan ilkeli ve kararlı bir direniş beklemek akılcı değildi. Ricatların başlayabileceği ihtimali ortaya çıkınca kaçınılmaz son geldi. CHP, hiçbir söz ve vaat almadan önüne uzatılan teslimiyet... Pardon, mutabakat metnini imzaladı.
Metinde ne uzun tutukluluk sürelerinin kısaltılmasına, ne hapisteki milletvekillerinin tahliye edilmesine ilişkin bir irade beyanı var. AKP hiçbir taviz vermediği gibi metin CHP’yi suçlama altında bırakıyor. Ne var ki, CHP’liler suçlayıcı cümlelerden de kendilerine pay çıkarmayı başarıyorlar. Mesela:
“Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz” cümlesi AKP’nin verdiği tavizmiş!
CHP yemin etmeme kararıyla hapisteki milletvekillerine dikkati çekmeyi başardı. O haksızlığı insanların kafasının bir kenarına yazdırdı. Ama sonuç partinin mücadele azmini göstermesi açısından pek iç açıcı olmadı... Ortak siyasi çizgi etrafında bütünleşmeyen bir partinin mücadele başarısı bu kadar oluyor.
Tayyip Erdoğan, Kırkpınar güreşlerinde, “Siyasetin Başpehlivanı” diye anons edilmiş.
Normaldir. “Yalancı pehlivan” diye anons edilecek değildi herhalde!
F. Fidan
AKP’li Burhan Kuzu, istikrarsızlığın panzehirinin başkanlık sistemi olduğunu söylemiş.
Demek ki şu an ülkede istikrar yok...
* * *
Soru: Türkiye’deki telekulaklarla İngiltere’deki telekulaklar arsında ne fark var?
Yanıt: Bizde telekulaklığı devlet yapıp bilgileri gazetelere servis ediyor, orada ise gazeteler kendi işlerini kendileri görüyorlar...
Haldun Ertem
ÇYDD...
Yargılanan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyelerinin duruşması 13 Temmuz saat 10.00’da (yarın) Beşiktaş’ta. Sanıkların suçları...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yöneticisi olmak.
Eğitimle ilgili çok sayıda projeye imza atmak, ülkenin dört bir yanında okuyamayan kızlarımızı okutmak...
ÇYDD’den gelen mesaj diyor ki:
“13 Temmuz’da arkadaşlarımız yargılanırken, demokrasi mücadelesi tarihimizde ibretle izlenecek bir davanın tanıkları olmak için yürekli dostlarımızla birlikte Beşiktaş’ta olacağız...”
Kara’ran umut!
Sevim Venüs Kurtuluş 17 yaşında genç bir kızımız. Geçen hafta yüzlerce yaşdaşıyla birlikte Kara Harp Okulu sınavlarına girdi. Tüm aşamaları başarıyla geçti. Sıra sağlık muayenesine geldiğinde ne mi oldu? Babası Merih Kurtuluş’u dinliyoruz:
“Kızımın kalbinde çok ciddi üfürüm ve mitral yetmezliği tespit edildiği için sağlık testinden geçemediği bildirildi. Kızım, eşim ve ben bunu duyunca sınavı - mınavı unuttuk. Bir anda hayatımız karardı. Hemen en yakındaki Yüzüncü Yıl Hastanesi’ne koştuk. Kardiyoloji Profesörü Gülümser Heper bir sürü muayene ve testten sonra sonucu bize şöyle açıkladı.
“Sevim’in kalbi sapasağlam. Aksini iddia edenler art niyetli değilse gidip tıp fakültesini bir daha okusunlar.”
Harp Okulu’ndaki sağlık heyetinin kızımıza koyduğu ikinci teşhis ‘Bel eğriliği’ idi. Yüzüncü Yıl’da bunun da doğru olmadığını raporla tespit ettirdik.”
Merih Kurtuluş, torpillilere yol açmak için pek çok çocuğun sağlık nedeniyle elendiğini iddia ederek işin peşini bırakmayacağını söyledi. Ardından şöyle devam etti.
“Çocukları sınava giren pek çok aile gibi biz de bu sınavın şaibeli olduğu kuşkusunu taşıyoruz. Kızlarda en az 1.63 m. boy olması koşulu varken 1.50’likler kazandırıldı. Gözlük takmıyor olsa bile gözünde en küçük bozukluk olanların elenmesi gerekiyordu. 2, 2.5 derece miyop olanlar ve gözlük kullandığı çok rahat anlaşılanlar dahi testlerden geçti.”
Görüldüğü üzere suçlamalar ciddi. Raporlar ortada... Biz olup bitene bir anlam veremedik... Bir açıklama yapılırsa iyi olur...
Güreşin yağı...
Kırkpınar yağlı güreşlerine ilişkin bir haber dikkatimzi çekiyor:
“Bu yıl 2 ton yağ kullanıldı”
Kırkpınar’da malumunuz en iyi cins zeytinyağı kullanılır... Bu yıl zeytinyağını Trakya Birlik sağlamış... Yağı tenekelerle bu firma yollamış...
Haberi okurken anımsadık.. Geçmiş yıllarda Kırkpınar’ı düzenleyenler TARİŞ’in sponsor olmasını önermişler ancak TARİŞ bu daveti kabul etmemişti...
Müdürlerin gerekçesi şuymuş: “Orası zeytinyağın en kötü koktuğu yerdir...”
Doğrusu öyle de düşünülebilir... Bunun spora bir katkı olacağı da... Trakya Birlik ikincisini düşünmüş...