Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin"... Pozitif Yayınları, Falih Rıfkı Atay'ın bu ve diğer kitaplarını yeniden bastı... "Çankaya", "Atatürkçülük Nedir?", "Zeytindağı" da bu seriden temiz ve özenli kapaklarla basılarak raflara indi."Bu Darbeler Kime?": Her darbeden sonra hızlı darbeci kesilen "sokaktaki yurttaş"lar... Darbecilerin arkasındaki başarılı kadınlar... Darbeyi kalkan yaparak dümenini yürütenler... Nail Güreli, bu kitabını "Gırgır mı gırgır, bir acayip belgesel" diye tanıtıyor (Heyamola Yayınları)... Güreli, 1970'lerdeki röportajlarını da "İşte Türkiye" adlı kitapta bizlere sunuyor."Bülent Tarcan, Bir Hekimin Senfonik Öyküsü"... Kendi kendine keman çalmayı öğrenen ve 12 yaşında bir opera besteleyen Bülent Tarcan, müzikteki yeteneği ölçüsünde başarılı bir hekimdir de... Klasik müziğimizin önde gelen isimlerini belgeleştiren ve bu alanda büyük bir hizmet veren Evin İlyasoğlu, Tarcan'ı bize hem müzik hem de hekim yönüyle tanıtıyor. Bir yaşam belgeseli sunuyor..."Ne Olursa Olsun Savaşıyorlar": Prof. Server Tanilli'nin kadınları irdelediği kitap Alkım Yayınları'ndan çıktı... 'Mondros'tan Musul'a Türk - İngiliz İlişkileri'... Profesör Ömer Kürkçüoğlu'nun doçentlik tezi... Mülkiye'ye bizimle aynı yıl, 1964'te birinci olarak giren Ömer Kürkçüoğlu, titiz bilim adamı kimliğini hiç eskitmedi. İmaj Yayınevi'nden çıkan 400 sayfalık kitap, dış politikada İngiliz oyunları hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere hitap ediyor. 2050'de nüfusumuz 100 milyon olacakmış. O tarihte AB ile müzakereler hangi aşamada olacak acaba... Başbakan, 17 Aralık 2004'te Brüksel'de Kıbrıs Rum Yönetimi'ni Ada'nın hâkimi olarak tanımaya söz verdi. Bakan Beşir Atalay'ın eliyle anlaşma imzalandı. Şimdi AB bu sözün tutulmasını istiyor. İlk adım, "Limanları aç"... İkinci adım, Türkiye'de Kıbrıs Büyükelçiliği açılmasına izin ver, Rum büyükelçiyi kabul et, KKTC'nin varlığına son ver. Üçüncü adım, "Askerini Ada'dan çek"...Daha beteri.. İki yıl önce karşımızda sadece Rumlar ve Yunanistan vardı. Brüksel'de atılan uğursuz imza sonucu Kıbrıs artık tüm AB'nin sorunu oldu. Bugün 25 AB ülkesi Türkiye'ye karşı tek vücut halinde Ada'yı istiyor. Biz önce çözüm diyoruz. Ama Başbakan'dan Ada için söz alan ve 24 AB ülkesinin desteğini sağlayan Rumlar çözüme yanaşır mı?Son soru... 17 Aralık'ta Brüksel'e her gazeteden yazar ekipleri götürüldü. Bunlar orada Tayyip Erdoğan'ın başarılarını öve öve bitiremediler. Yıkadılar yağladılar. Mutlu yarınlardan söz ettiler. Kıbrıs tuzağını yok saydılar, okurdan sakladılar. Acaba Milliyet'tekiler de dahil, bu arkadaşlar şimdi halktan özür dilemeyi hiç düşünmüyor mu? Yazarlara soru! Bir insan durup dururken Hasan Pulur olmaz... Tesadüfler, olağandışı koşullar, insan hamurundaki kaynağı meçhul direncin hayatla çatışması oluşturur olağandışı kişilikleri... "Olaylar ve İnsanlar'ın Peşinde Bir Ömür" adlı kitapta yer alan Hasan Pulur'un yaşamöyküsü bunun misalidir.Atmaca'nın kafa kesitini iki yıl üst üste çizemediği için Nişantaşı Ortaokulu'ndan atılıyor... Daha 14 yaşında matbaa işçisi, terzi çırağı... 3 yıl sonra yeniden okula dönüş... Kabataş Lisesi yıllarında Salah Birsel, Behçet Necatigil, Orhan Veli gibi ünlü isimlerden alınan şiir sevgisi... Gençlik fırtınaları... Şiir matinesinde çıkan olaylar sonrasında karakola düşen Hasan Pulur'a komiser soru soruyor. O işin şakasında:- Senin akiden (inancın) ne?- Hacı Bekir, diyor Hasan Pulur...İş Bankası Yayınları'na ait kitap Safa Kaplan'ın akıcı kalemiyle bizleri kâh güldürüyor kâh hüzünlendiriyor. Polis muhabirliğiyle başlayan gazetecilik... Parasız yıllar... Sonra bir dönüm noktası:- Abdi İpekçi Milliyet'te "Söz Sırası" diye bir köşe açtı... Oraya pek çok arkadaşımız yazdı, ben de yazdım... Onlar arasından sadece ben yazar oldum...Acaba dünkü basınla bugünkü basının farkı nedir? Hasan Pulur'un görüşü:- Çok farklı elbette, teknik olarak bir şey diyemem. O günkü imkânlarla yapılan gazeteler muhteva olarak bugünkülerden çok daha kaliteliydi. Bugün gazetelerin çoğu tek taraflı yayın yapıyor...Burhan Felek, "Kahve pişirir gibi yazı yazıyor" demiş Hasan Pulur için. Ne doğru tanım...1950'den bu yana bütün iktidarları, bütün askeri darbeleri yaşamış... Gazetelerin ve gazetecilerin nereye kadar eğilip nereye kadar büküldüğünü ya da bükülmediğini görmüş... Tüm bu yıllar içinde onurlu bir duruşu ve ilkeli bir meslek yaşamını sürdürebilmiş pek az gazeteciden biridir Hasan Pulur... Olaylar ve insanlar karşısında yargısız ve tarafsız durma çabasındadır. Ne var ki ulusal çıkarlar, Anayasa, Cumhuriyet gibi konularda taraflıdır. Taraftır. Bir zamanlar o ve onun gibiler için "dinozor" yakıştırması vardı. Artık yok. Ona dinozor diyenler zamana yenildi, genç yaşta ihtiyarladı, oraya buraya yamandılar. Basınımızı ve ülkemizi yakından tanımak isteyenler ve cümle gazeteciler mutlaka okumalı bu kitabı... m.asik@milliyet.com.tr Hasan Pulur...