Anayasa Mahkemesi üniversitelere türbanla girişi sağlayacak anayasa değişikliğini reddetti. Bir başka kararla AKP’yi “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçundan para cezasına mahkûm etti. AKP’nin türban ve tesettür üzerinden din ve siyaset sömürüsü yapma girişimlerinin önü böylece kesilmiş oldu... Derken, Deniz Baykal çarşaflı hanımlara rozet takarak AKP’ye öyle bir hayat öpücüğü verdi ki... Akıl alır gibi değil. Savunmaya bakınız:
“Efendim üye olmak için partimize gelmiş hanıma çarşafını çıkar mı diyecektik?”
Elbette hayır... Zaten türbanlının da çarşaflının da CHP’ye üye olmasına engel yoktu. Burada olay, çarşaflıların partiye girişinin Deniz Baykal’ın şov haline getirmesi, kılık kıyafet merkezli din istismarını yeniden siyasi gündeme sokmasıdır. Nitekim Tayyip Erdoğan yürekten alkışlıyor bu girişimi. Diyor ki:
- Mutluyum, bu gelişmeler güzel şeyler. Temennim odur ki, bunun arkası da gelsin, kesilmesin... Bu duruş böyle devam ederse ülkenin birçok sorunu çok daha çabuk çözülür.
Bunun arkası nasıl mı gelecek? Tabii türbanın üniversite ve kamuda serbest bırakılması için ortak girişimlere başlanarak...
CHP’li muhalif Haluk Koç da dünkü basın toplantısında bunu ifade etti:
“CHP’de parti yöneticileri tarafından halka açılma olarak sunulan son girişimler, AKP tarafından gerçekleştirilemeyen bazı taleplerin CHP üzerinden kapı açılarak meşrulaştırılmasının sağlanması projesidir...”
Baykal’ın açtığı kapıdan irtica girer, istismar girer... Demokrasi girmez...
The New York Times yazmış: “Erdoğan liberallerin desteğini kaybediyor.”
Hiç önemsemez... Onlar genelde dönek oldukları için yarın yine destek olacağını bilir çünkü...
Haldun Ertem
İşte demokrasi...
“İş bölümüne inanıyorum. Siz bizi Kongre’ye yolluyorsunuz; biz sizin para kazanmanızı sağlayacak yasaları geçiriyoruz...
... Ve siz de bu kârlarınızın bir kısmını bizim seçim kampanyamıza harcıyorsunuz ki, yeniden seçilip daha da fazla kazanmanız için gerekli yasaları kabul edelim.”
Boies Penrose (Amerikalı Senatör)
Söylememişmiş...
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Ahmet Sever arayarak, Abdullah Gül’ün Hakkâri heyetiyle yaptığı görüşmede: “Ben burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediğiniz şeyleri biliyorum” dediği şeklindeki haberlerin tamamen yalan olduğunu söyledi. Haber önce Taraf’ta yayımlanmış. Yalanlamışlar. Ancak yalanlama küçük gösterilmiş. O yüzden haber üzerindeki spekülasyonlar alıp yürümüş...
KÖY ÖĞRETMENLERİ
Köy öğretmenin bir haberleşme sitesi var... “http://www.koyogretmeni.com/” Öğretmenler ihtiyaçlarını bu siteye bildiriyor... Yayımlanıyor... Yurtsever insanlarımız da bu sitede belirtilen ihtiyaçları karşılamak için ellerinden geleni yapıyor... Sayın köy öğretmenlerinin..Ve hayırsever yurttaşlarımızın ilgisine...
Mıstıkyeviç anıldı!
Polonya’nın ulusal şairi Adam Mickiewicz’le ilgili konferans davetiyesini görünce çok sevinmiştik... Eminönü Belediyesi ile Varşova Adam Mickiewicz Edebiyat Müzesi’nin ortaklaşa düzenlediği konferansa Kültür Bakanlığı da katkı yapıyordu. Bilvesile güzel ve hafif bir edebiyat esintisi yaşanabilirdi İstanbul’da. Halkımız Polonya’nın en ünlü şairi Adam Mickiewicz’in (Mıstıkyeviç okunuyor) İstanbul’da yaşamış ve ölmüş olduğunu, evinin müzeye dönüştürüldüğünü öğrenir, kültür dağarcığına bir şeyler ekleyebilirdi. Geçen pazar günü konuyu yazarak konferansa dikkat ve ilgi çekmeye çalıştık.
O yüzden birçok okurumuz pazartesi sabahı Topkapı Sarayı Konferans salonunun yolunu tutmuş. Ancak gitmeleriyle dönmeleri de bir olmuş..
Çünkü konferansta hiç bir şekilde tercüme yapılmıyormuş... Konuşmalar Lehçe ve Fransızca imiş. Eminönü Belediyesi konukların otel - yiyecek masraflarını üstlenmekle birlikte tercüman masrafına girmemiş..
Böyle olunca konferansı üç gün boyunca birkaç kişi ya izledi ya izlemedi.
Ankara Üniversitesi’nden çağrılı 3 akademisyen rezervasyonları yapılmasına rağmen gelmedi.
Böylece Polonyalı akademisyen ve uzmanlar kendi aralarında sohbet etmiş oldular.
İlk akşam Eminönü Belediyesi Polonyalı konuklara Eski Eserler Müzesi’nde bir kokteyl verdi. Kokteylde içki yoktu. Osmanlı şerbeti vardı. Polonyalıların canı sıkıldı. Ama bilvesile AB adayı olmakla birlikte “ılımlı İslam devleti” olmaya daha çok özenen bir ülkede bulunduklarını anlamış oldular.
Turistik terör - 2
Antalya’daki Fame Residence otelinin Fransız ve Belçikalı turistleri rehin aldığı haberlerinin Fransız televizyonlarında yayımlandığını anlatmıştık. Yayınlara göre, Belçikalı tur operatörü Fame Residence’a borçlu olduğu miktarı ödemeyince otel turistlerin odalarına çıkmasını engellemişti. Otel Koordinatörü Erkut Kara arayarak, Belçikalı tur operatörü yetkilisi Richard Naujokas’ın ödeme yapmaktan kaçınmak için basına manipülatif demeçler verdiğini, kendilerinin kesinlikle turistlere en ufak baskı yapmadıklarını anlattı... Bir başka otel işletmecisi okurumuz tur operatörlerinin sık sık Türkiye’de otellere para taktıklarını belirtirken, Turizm Bakanlığı’nın konuyla ilgilenmemesinden yakındı. Sıkıntılı bir konu...
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025