Hrant Dink görüşlerini cesaretle savunan bir gazeteciydi. Sözleri kimi zaman keskin görülmüştür. Bazıları da maalesef istismar edildi. Ne var ki o her zaman barışçıydı. Demokrattı. Tartışmanın tılsımına inanıyordu.Onun şahsında Türkiye'de barış vuruldu... Hatta Türkiye vuruldu...24 Nisan'a doğru Ermeniler büyük merkezlerde yürüyüşlere hazırlanırken... ABD kongresindeki soykırım tasarısı bizim açımızdan daha da mahkûm edici hale getirilirken... Türkiye'nin çevresindeki kuşatma daraltılırken... Bu cinayet Türkiye karşıtlığına muazzam bir doping etkisi yapacaktır.Hrant Dink'i kim vurdu? Bu cinayetin kimi fanatikler tarafından işlenmiş olması mümkündür... Ermeni diasporasının taşeronlarınca işlenmiş olması ihtimalini de gözden uzak tutmayalım. En ilginci ise Aydın Engin'in sözleridir. Engin'e göre, Dink geçenlerde İstanbul Valiliği'ne çağrılmış, bir Vali Yardımcısı'nın odasında meçhul bir şahıs tarafından tehdit edilmiştir.Dün alçakça katledilen kişi bu ülkenin insanıdır. Yaratacağı dünya çapında sarsıntının ağır sonuçlarını da bu ülke yaşayacaktır... Yakınlarına ve tüm ülkeye başsağlığı diliyor, bu acı olayın ayrılıkları körükleyen değil, birliği pekiştiren bir vesile olmasını umuyoruz. Türkiye'yi şu anda en etkili şekilde karıştırmak için kimi vurabilirler diye bir soru ortaya atılsa... Herhalde listenin başlarında Hrant Dink'in adı yer alırdı. Suikastçılar, ülkeyi karıştırmak ve sarsmak için en duyarlı ismi seçtiler. Dışişleri Bakanı Gül, "Başbakan ve benim dünyada nasıl kabul gördüğümüz dillere destandır" demiş. Vatandaşlar arasında bu destanı duyan var mı? Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Necat Birinci, yargı kararlarını uygulamadığı için "Görevde keyfi davranmak" suçundan daha önce 3 kez hapis cezasına çarptırılmış... Aldığı bu cezalar, "Sanığın geçmişi, şahsi hali, yargılamadaki olumlu tutum ve davranışları ve ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaati uyandığı" gerekçeleriyle her defasında paraya çevrilmişti.Müsteşar Birinci, önceki gün aynı suçtan dördüncü defa yargılandı. Bu defa da aynen daha öncekilerde olduğu gibi önce, "6 ay hapis" cezasına çarptırıldı. Ardından, öncekiler gibi "... ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaati uyandığı" gerekçesiyle önce 5 aya indirildi, sonra bu ceza da 1650 YTL para cezasına çevrildi.Aynı suçu 4 kez işlemesine rağmen her defasında yargıçlarda, "İleride bir daha suç işlemeyeceği kanaati" uyandırmayı başarabilen Sayın Birinci'ye geçmiş olsun diyor... Yargıda yarattığı bu "Pekiyi kanaat notu"ndan ötürü kendisini ayrıca kutluyoruz... Kanaat notu: Pekiyi! Yeni Petrol Kanunu, 17 Ocak 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edildi... Zaten hayli liberal olan eski petrol kanunu baştan sona yabancı şirketlerin lehine değiştirildi. Bu arada adının "Türk Petrol Kanunu" (!) olarak değiştirilmesi de ihmal edilmedi!Yeni yasa ile: Petrol arama ve üretim başvurularının değerlendirilmesinde eski yasanın temel kriteri olan "talebin milli menfaatlere uygun olması" ölçütü kaldırıldı. Yabancı devletlerin etkin olduğu şirketler ile yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü yeni yasada yer almadı. TPAO'nun, devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunma hakkı kaldırıldı, özelleştirmenin önü açıldı... Türkiye'de çalıştırılacak yabancı personelin ilgili yasalara tabi olma şartı kaldırıldı. Ülke içinde üretilen ham petrol ve doğalgaz ile bunlardan elde edilen petrol ürünlerinin, kara sahalarında % 65'i ve deniz sahalarında % 55'inin "memleket ihtiyacına" ayrılması zorunluluğu kaldırıldı. Arama ruhsatlarından hektar başına alınan "devlet hakkı" geliri tamamen kaldırıldı... Sonuçta ABD Irak'ta savaşla elde ettiğini Türkiye'de AKP'nin oyuyla aldı. Saddam petrolü vermemek için kellesini verdi. Bizimkiler koltuğu kaybetmemek için petrolü verdi. Petrol... Amerikan kaynaklı haritalarda Diyarbakır merkezli Kürt devleti var. Amerika "muz cumhuriyetlerinden" sonra "karpuz cumhuriyetlerini" kuruyor! m.asik@milliyet.com.tr
