- AB Türkiyeye hayır derse, tarih onları affetmez...Yine böyle kararlı ve haşin bir ifade:- Hayır denirse, dünya mevcut duruma katlanmak zorunda kalır...Bu kararlı ve sert çıkışlar yurt sathında puan topluyor. Başbakan, bu tür puan alıcı demeçlerden sonra, Türkiyenin ne istediğini açıklıyor:- Net ve somut bir tarih istiyoruz...ABnin 17 Aralıkta somut bir tarih vereceği hemen hemen kesin. Peki Başbakan neden "Net ve somut tarih istiyoruz" diye üsteliyor?Belli ki tarih verildiği gün:- İstediğimizi söke söke aldık, diye hava atacak...Hatta o konuşmaya fırsat bulamadan, bizim medya, "Bastırdık, aldık" falan gibi fiyakalı manşetlerle Erdoğanı yağlayıp ballayacak...CHP Milletvekili Onur Öymen soruyor:- 17 Aralıkta bir tarih verilecek ama neyin tarihi verilecek. Türkiyeyi tam üyeliğe götürecek müzakerenin tarihi mi? İkinci sınıf ülke haline getirecek müzakere sürecinin tarihi mi? Tarih almak mesele değil. Mesele, bizi tam üyeliğe götürecek bir müzakere sürecini sağlamak. Onur Öymen olacağı söylüyor:"Halkın bu konuları yeterince bilmemesinden yararlanarak - tarih aldık - diye başarı sergileyecekler..." Başbakan Erdoğan, hayli gösterişli çıkışlar yapıyor. Mesela: Ankara, AB için Brüksele 165 kişilik dev kadroyla gidiyormuş. Gereksiz... Onlar bizim kalabalık bir ülke olduğumuzu biliyorlar zaten... Fransız televizyonları Türkiye ile dopdolu. Hiçbir aday ülkeye bu kadar ilgi gösterilmediğini söylüyor Fransadaki dostlar. Sebep sevgi mi? Hayır korku... Yazılı medyada da bu "korku" çok açık hissediliyor. Mesela Le Nouvel Observateurün kapağı: "Faut-il avoir peur des Turcs? - Türklerden korkmalı mı?", Le Figaronun kapağı: "Faut- il avoir peur de la Turquie? - Türkiyeden korkmalı mı?" Türkiyeye olumsuz bakan Le Figaro inadına Boğaz Köprüsündeki tabelanın resmini koymuş: "Wellcome to Asia - Asyaya hoş geldiniz." Figaro ve ötesi Beşiktaş Kulübü Sözcüsü Reha Muhtar diyor ki: - Fenerbahçe Beşiktaşa yenildi, yalnızca Emrenin Nobreye hareketi konuşuldu. Fener Galatasaraya yenildi. Şimdi de merdivenler konuşuluyor. Bu yöneticilik başarısıdır...GS, Fenere 6 - 0 yenilince Başkan Canaydın, ne sahaya yabancı madde atılmasından yakınmıştı, ne oyuncuların sahadan atılmasından. Sadece elini uzatmış, Aziz Yıldırımı tebrik etmişti. Aziz Bey ise gündemi merdivenlere oturttu. Başarı tebrik edilmeyecek gibi değil... Avrupalılık farkı Kanal Dde yayımlanan "Yıldızlar Sınıfı" programı hem eğlendirici hem de yararlıydı... Yurttaşlar, telefon mesajıyla Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfına katkıda bulundular. Ancak bir şeyi anlamadık. Hem Beyazıt Öztürk hem Okan Bayülgen, toplanan her 50 milyon liranın bir çocuğun eğitimini garanti ettiğini söylüyordu. 50 milyon liraya bir yıl eğitim nasıl mümkün olur? Bu merakla TEGV Genel Müdürü Günseli Tarhanı aradık. Vakfın bambaşka işler yaptığını öğrendik. Dedi ki Günseli Hanım:- Biz öğrencilere burs vermiyoruz, okul yaptırmıyoruz... Amacımız ders dışı eğitim vermek. Ders saatleri dışında çocuklarımızı sokaklarda boş boş dolaşmaktan kurtarmak... Onları hem kendilerine hem de topluma yararlı bilgi ve becerilerle donatıp bu arada hoşça vakit geçirmelerini sağlamak. Bugün, Türkiye çapındaki toplam 89 eğitim birimimiz var. 7 - 16 yaş arasındaki yaklaşık 140 bin çocuğumuz, eğitim gönüllülerimizin nezaretinde bilgisayardan satranca, futboldan tiyatroya, yabancı dilden trafiğe kadar çok sayıda dalda ders dışı eğitim faaliyetine katılıyor. - Başka ne gibi eğitim faaliyetleriniz var? - Bize gönüllü gelen çocuklar yeteneklerini fark ediyorlar. Kimi tiyatroya, kimi fotoğrafçılığa yöneliyor. Girdikleri kulüplerinde bir şeyler üretmeyi öğreniyorlar. Pek çoğu alaturka tuvaleti ilk kez bizde görüyor. Bir kısmının nüfus cüzdanları bile yok, onlara nüfus kâğıdı çıkartıyoruz. Birlikte müzeleri geziyoruz. Ayrıca yaz eğitimlerimiz var. Sadece geçen yıl 22 bin çocuğumuz bu eğitimden geçti... On yılda eğittiğimiz toplam çocuk sayısı ise 600 bine yaklaştı.(Not: Cep telefonunuzla 3353e bir mesaj göndererek 10 milyon lira bağışta bulunabilirsiniz.) TEGV ne yapar? Kürt aydınlarının yabancı basına verdiği ilanın başlığı: "Kürtler ne istiyor?" Çıkan tartışmalara bakılırsa ne istediklerini kendileri de pek bilmiyor... m.asik@milliyet.com.tr